Türkiye’nin Orta Doğu Politikası ve BOP Yüklenme tarihi 7 Aralık 20247 Aralık 2024 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Gerçekten Türkiye’de gündem çok hızlı gelişiyor. Kısa bir süre önce Çayırhan’daki Maden İşletmesinin özelleştirilmesini konuşuyorduk. İlerleyen günlerde tamamen farklı gündemler ortaya çıktı. Şimdi ise daha çok dış politika ön plana çıktı. Şunu belirtmek gerekir ki, bir ülkenin dış politikası ile iç politikası doğrudan ilişkilidir. Bu noktada Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü, iç ve dış politikanın birbiriyle ne kadar bağlantılı olduğunu vurgulayan bir ifadedir. Atatürk, bu iki unsuru arka arkaya sıralayarak iç ve dış politikanın birbirini direkt etkileyeceğini ve paralel yürütülmesi gerektiğini ifade ediyor. Atatürk’ün “Vatandaş için Medeni Bilgiler” adlı kitabında vatandaşlık görevlerini sıralarken; “Dünyadaki tüm milletlerin huzur ve saadet içinde yaşaması bizim görevimiz olmalıdır,” diyor. Sadece Türkiye’deki insanların değil, aynı zamanda tüm dünyanın huzur ve saadet içinde olması gerektiğini vurguluyor. Bu da Türkiye’nin dış politikasının uluslararası barışa katkı sağlama hedefiyle şekillenmesi gerektiğini gösteriyor. Orta Doğu’nun Tarihsel Çatışmaları Bugün Orta Doğu’da yaşananlar, uzun yıllar önce başlayan bir projenin devamı niteliğindedir. 1990-91 Körfez Savaşı sırasında Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız, asıl hedefin Türk milleti olduğunu dile getirmişti. O dönemde söyledikleri, günümüzdeki gelişmeleri anlamamız için bir rehber niteliğinde. Haydar Baş Hoca, ülkeler arasındaki mücadelelerin özünde inanç farklılıklarının olduğunu sık sık vurgulardı. Bu Haçlı zihniyeti, günümüzde başka şekillerde devam ediyor. Batı, Orta Doğu’da sorunları çözebilecek lider ülkenin Türkiye olduğunu çok iyi biliyor. 600 yıl boyunca Osmanlı’nın İslam dünyasına liderlik ettiğini de unutmuyorlar. Tüm bu tarihi gerçekler ışığında Batı, Türkiye’nin Orta Doğu’da güçlenmesini engellemek için her türlü oyunu oynuyor. Ancak maalesef, Türk siyasetinde buna karşı koyabilecek bir stratejik akıl geliştirilemiyor. Türkiye’nin Suriye Politikası 2011’de Suriye’de başlayan iç savaş, bugüne kadar devam etti. Bugünlerde Suriye’de yaşanan olayları değerlendirirken Orta Doğu’nun bütününü ele almak gerekiyor. Suriye’nin parçalanması, YPG gibi terör örgütlerinin güçlenmesi ve küçük terör devletlerinin ortaya çıkması anlamına gelir. Ancak merkezi bir yönetimle güçlü bir Suriye, Türkiye’nin menfaatlerine daha uygundur. Yıllarca Prof. Dr. Haydar Baş daha Suriye’deki iç savaş başlamadan, Esad yönetimi ile iş birliği yapılması gerektiğini dile getirmişlerdi. Bu vizyon doğrultusunda hareket edilseydi, bugün Orta Doğu’daki dengeler çok daha farklı olabilirdi. Terör Örgütleriyle İlişkiler 2014 yılında Kilis Devlet Hastanesi’nde çalışırken, Özgür Suriye Ordusu’nun yaralı üyelerine tedavi hizmeti verdiğimiz günleri hatırlıyorum. Tedavi sırasında bu grupların Suriye halkından olmadığını, başka ülkelerden devşirildiğini açıkça gördüm. Bir yaralının kolunda haç işareti vardı ve bu kişinin Müslüman olmadığını fark ettim. Bu durum, Suriye’deki muhalif grupların büyük bir kısmının paralı askerler ya da başka ülkelerin ajanlarından oluştuğunu ortaya koyuyor. Türkiye’nin Geleceği ve Siyasetin Sorumluluğu Türkiye’nin Suriye ile iş birliği yapmaması, uzun vadede kendi bölünmesine yol açabilir. Bu durum Büyük Orta Doğu Projesi’nin bir parçasıdır. 2018 yılında HTŞ’yi (Heyet Tahrir el-Şam) terör örgütü ilan eden Türkiye, bugün bu örgütle aynı safta yer alıyor gibi bir görüntü veriyor. Bu tür çelişkiler, Türk milletinin onurunu zedelemektedir. Devlet adamlarının geçmişi ve geleceği hesaba katarak hareket etmesi gerekir. Günlük politikalardan uzak, ileri görüşlü bir devlet aklı geliştirilmelidir. Aksi takdirde Türkiye, sadece Suriye’nin değil, kendi bütünlüğünün de tehdit altında olduğu bir sürece sürüklenebilir. Sonuç olarak, Türkiye’nin Orta Doğu’da güçlü bir stratejiye ihtiyacı vardır. Esad yönetimiyle yeniden iş birliği yapmak, Orta Doğu’da barışı sağlamak ve Türkiye’nin liderliğini pekiştirmek için bir zorunluluktur. Aksi halde Suriye’deki ateş, Anadolu’yu da sarabilir. Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp