ASALA – PKK Ortaklığı, Talat Paşa ve Güncel Siyasi Bağlantılar Yüklenme tarihi 21 Haziran 202521 Haziran 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Güncel Gelişme: Talat Paşa Anıtı Tartışması CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Altındağ’da Talat Paşa adına yaptırdığı anıt, TBMM’de sert tartışmalara neden oldu. DEM Parti Mardin Milletvekili George Aslan, Meclis kürsüsünden Talat Paşa’ya ağır ithamlarda bulundu. Ancak oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Tekin Bingöl bu sözlere yeterli tepkiyi göstermedi. Bu sessizlik, sadece bir şahsa değil, aynı zamanda Türkiye’nin tarihsel hafızasına ve egemenlik mücadelesine yönelik bir duyarsızlığı gözler önüne seriyor. Saldırının Gerçek Hedefi: Cumhuriyet ve Atatürk Talat Paşa’ya yönelik saldırıların asıl hedefi Cumhuriyet ve Atatürk’tür. Doğrudan Atatürk’e saldıramayanlar, onunla aynı dönemin devlet adamlarını hedef alarak dolaylı bir saldırı stratejisi izlemektedir. Bu kez seçilen figür Talat Paşa olmuştur. Toplumsal değerlerimize yapılan bu saldırılarla, halkın hassasiyetleri kaşınmakta ve toplum bilinçli bir kutuplaşma ortamına sürüklenmektedir. ASALA-PKK Ortaklığı ve Tarihsel Süreklilik 1980 yılı Nisan ayında, Lübnan’ın Sidon kentinde ASALA ve PKK arasında yapılan toplantıda şu açıklama yapıldı: “Savaşçılarımız çok yakın bir gelecekte Kürt savaşçı kardeşlerimizle yan yana geleceklerdir. Biz Ermenistan’ı Kürt savaşçı kardeşlerimizle birlikte kurtaracağız.” (Kaynak: Çitlioğlu, 1998; Karaş, 2007) ASALA’nın silahlı faaliyetleri devretmesiyle birlikte PKK bu alanda başlıca aktör haline gelmiştir. PKK ile ASALA arasındaki bu ilişki sadece ideolojik değil, aynı zamanda yapısal ve taktiksel bir bütünlük içerir. Batı’daki Ermeni diasporası, PKK’nın Avrupa’daki yapılanmasına hem siyasi hem finansal destek sağlamıştır. Her iki yapı da Türkiye’yi ortak düşman ilan ederek hareket etmiştir. 1915 Olayları ve Tehcirin Gerçek Yüzü 1915 olayları söz konusu olduğunda genellikle “Türkler Ermenileri katletti” şeklinde tek taraflı bir anlatı benimsenir. Oysa tarihsel belgeler, Doğu Anadolu bölgesinde Ermeni çeteleri tarafından hem Türklerin hem Kürtlerin hedef alındığını ortaya koyar. Kurmay Albay Aziz Samih İlter’in hatıratında, 16 Ocak 1915 tarihinde Erzurum civarında Ermeni ve Rus saldırılarından kaçan binlerce Müslümanın — Türk ve Kürt — perperişan bir halde yollarda hayatını kaybettiği anlatılır. İlter, “bu zavallılardan her gün kaçı boş köylerin yıkık damları altında can veriyor, doğrusu sayısını ancak Yaradan bilir” diyerek durumun vahametini çarpıcı bir biçimde aktarır (Kaynak: İlter, 1992). Erzurum Valisi ise sadece o dönemde ölü sayısını 15 bin olarak tahmin etmektedir. Bu olayların ardından Talat Paşa, Ermeni ahalinin Osmanlı sınırları içinde daha güvenli bölgelere sevkini organize etmiştir. Bu bir soykırım değil, zorunlu bir iskân ve güvenlik tedbiridir. Tehcir Osmanlı sınırları dışına değil, Osmanlı toprakları içerisine yapılmıştır. 1916 yılında cephe hattındaki tehdit ortadan kalktıktan sonra geri dönüşe izin verilmiş, 4 Ocak 1919 tarihli Resmî Geri Dönüş Genelgesi ile Ermenilerin eski yerlerine dönmeleri, mallarına kavuşmaları ve haklarının korunması resmen tanınmıştır (BOA, DH. ŞFR, dosya no: 62/290). Siyasi Hesaplar ve Anayasa Tartışması Talat Paşa’nın yargılanma süreci Batı’daki Ermeni diasporasının siyasallaşmış tezleriyle şekillenmiştir. Bugün Talat Paşa’yı hedef alanlar, tarihsel bir hesapla değil, siyasal bir projeyle hareket etmektedir. Bu tartışmanın anayasa değişikliği süreciyle şeffaf biçimde çakışması da tesadüf değildir. “Türkiye hedefte” söylemi ile kamuoyuna korku pompalanmakta, bu korku iktidarın içeride siyasi konsolidasyon sağlamasını kolaylaştırmaktadır. Bu noktada Meclis Başkanvekili Tekin Bingöl’ün tutumu da dikkat çekicidir. DEM Parti Milletvekili George Aslan’ın Talat Paşa’ya hakaret dolu ifadelerine oturumu yöneten Bingöl yeterli tepki göstermemiştir. Bu pasiflik, CHP’nin Talat Paşa’ya sahip çıkma konusundaki tereddütlü tavrını da göz önüne serer. Bingöl’ün bu pozisyona gelişi de dikkat çekici bir siyasi denklem içinde değerlendirilmelidir. 16 Nisan 2025’te, bir önceki Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, Anayasa Mahkemesi’nin tutuklu Milletvekili Can Atalay kararını Genel Kurul’da okuduğu sırada AK Parti sıralarından tepki gelmiş, Karaca’nın görevden alınması çağrısı yapılmıştı. Karaca, CHP Genel Merkezi tarafından koruma altına alınmadı; aksine, TBMM Başkanvekilliği için yapılan seçimde adaylığı desteklenmedi ve yerine Tekin Bingöl seçildi. CHP Genel Merkezi’nin bu tutumu, AK Parti’nin beklentileriyle de örtüşen bir zemin oluşturmuştur. Aynı süreçte CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in hem “3T” şartıyla anayasa sürecine açık kapı bırakması hem de Sosyalist Enternasyonal Konseyi’nde DEM Parti’ye alan açması, CHP’nin yeni anayasa zeminine yaklaştırıldığını göstermektedir. Özellikle TBMM kulislerinde Bahçeli ve Özel arasındaki sıcak diyaloglar ve “siyasetin gereği” vurguları bu atmosferi pekiştirmiştir. Tüm bu gelişmeler bir araya getirildiğinde, CHP’nin Talat Paşa’ya sahip çıkamaması sadece tarihsel bir tutarsızlık değil, aynı zamanda anayasa değişikliğine zemin hazırlanmasına dair stratejik bir tercih gibi görünmektedir. (Kaynak: Kepekçi, A. B. (2025). Menemen pişti, şimdi servis edilecek: Anayasa sürecinin perde arkası. alibestamikepekci.com) Terörsüz Türkiye mi, Cumhuriyet Kazanımlarının Erozyonu mu? Bugün “terörsüz Türkiye” söylemi altında anayasa değişikliği gündeme getirilmekte, terörle mücadele söylemi Cumhuriyet kazanımlarının türbülansına dönüşmektedir. Ekonomi bilinçli olarak kötüleştirilmekte, halk geçim derdiyle meşgul edilirken yapısal değişiklikler kolaylıkla dayatılmaktadır. (Kaynak: Kepekçi, A. B. (2024). Menemen pişti, şimdi servis edilecek: Anayasa sürecinin perde arkası. alibestamikepekci.com) Milletin Cevabı: Birlik ve Basiret Milletimiz bu oyunun farkındadır. 86 milyon tek yürek, tek bilek olarak birliğini koruyacak kudrettedir. Ayrımız gayrımız yoktur. Sitem de etsek, tartışma da etsek; bu milletin evlatları bir ve beraberdir. Ahkâm-ı Hâtime: Tarih, iftirayla değil belgelerle yazılır. Talat Paşa’yı karalamak, Cumhuriyet’e giden yolu karartmak isteyenlerin beyhude çabasıdır. Her dönemin Talat Paşa’sı olacaktır; yeter ki bizler tarihimize, hakikatimize ve vatanımızın onuruna sahip çıkalım. Kaynakça Çitlioğlu, E. (1998). Terörizm ve Ermeni Meselesi. Ankara: ASAM Yayınları. Karaş, E. (2007). PKK ve Ermeni Terör Örgütlerinin Ortaklığı. Yeni Türkiye Yayınları. İlter, A. S. (1992). Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi Hatıraları. Genelkurmay ATASE Yayınları. T.C. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), DH. ŞFR, dosya no: 62/290. Kepekçi, A. B. (2025). Menemen pişti, şimdi servis edilecek: Anayasa sürecinin perde arkası. alibestamikepekci.com) Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp