23 Kasım 2024 Cumartesi

İncinsen de İncitme

Hâk yolunda turab isen, sende güller biter,

Hâk seni derd bela kemendiyle, elde eder,

Madeni halisler potada erir curufu defeder,

Hâk yolunda turab isen, sende güller biter,

Hâk seni derd bela kemendiyle, elde eder…

Mısraları ile Hak yolunda turab olmadan bahsediyor, bir Şair.

Dinimize göre; Hakk’ın tecelligahı olan insan gönlünü kırmak, Kabe’yi yıkmak gibidir.

Yunus Emre bu konuda,

Bir kez gönül yıktınsa, bu kıldığın namaz değil,

Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil” diyerek bizlere yol gösteriyor. 

Dinimize göre; Hakk’ın tecelligahı olan insan gönlünü kırmak, Kabe’yi yıkmak gibidir.

Bir gün sahabelerden bazıları Hz. Muhammed’e şöyle sordular : “Ya Resulallah, Hz. Ali’yi niçin bu kadar çok seviyorsunuz ?”

Hz. Peygamber o anda, orada bulunmayan Hz. Ali’yi çağırmaya bir sahabeyi gönderir. Bu arada da orada bulunanlara hemen sorar : “Birisine iyilik etseniz, o da size kötülük etse ne yaparsınız?” Hep birlikte cevap verirler :

“Yine iyilik ederiz Ya Resulallah.”

“Yine kötülük yapsa ?”

“Biz yine iyilik ederiz”.

“Yine kötülük yapsa ?”

Bu üçüncü sorudan sonra eshab cevap vermedi, başlarını öne eğdiler. Bunun anlamı iyilik yapmaya devam edemeyiz demektir. Bu sırada Hz. Ali o meclise geldi. Resulallah aynı şekilde Hz. Ali’ye sordu:

“Ya Ali, iyilik ettiğin biri sana kötülük etse ne yaparsın ?”

“ İyilik ederim, Ya Resulallah”.

“Yine kötülük yapsa ?”

Yine iyilik yapardım.” Hz. Peygamber, soruyu tam yedi defa tekrarlar. Hz. Ali yedi defasında da “yine iyilik ederim” diye cevap verir. Orada bulunan sahabeler dediler ki: “Ya Resulallah, Ali’yi çok sevmenizin sebebini şimdi anladık”.

Hz. Ali (r.a.) ‘da zirvesini yaşadığımız bu hal, her zaman Ehl-i Beyt yolunun ana düsturu olmuştur. Her dönemde bu yolun mihmandarlığını yapan zevat da bu hali görürüz.

Malum olduğu üzere; Anadolu’nun İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde başta gelen Horasan erenlerinden olan; Ehl-i Beyt neslinden Hacı Bektaş’ın rolü büyüktür. Hoca Ahmet Yesevi’nin talebelerinden oluşan alperenler, 13.yy. da Türkmen boyları ile birlikte Anadolu’ya geldiklerinde; adeta Ehl-i Beyt’in nefesini, bu topraklara taşımışlardır. Anadolu’da yaşayanları Ehl-i Beyt potasında eritmiş, birliği sağlamışlardır. Anadolu’da yaşanan medeniyette, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulmasında Hacı Bektaş-ı Veli’nin rolü büyüktür. Kurduğu Ahilik teşkilatı ile toplumun her zerresine, ahlaken zirveyi yaşamayı nakşeden Hacı Bektaş-ı Veli, Osmanlıyı ayakta tutan Yeniçeri Ocağının da Piri kabul edilir.

Ehl-i Beyt yolunda “Turab Olma“, yani “Ayakaltı Olma” diye ifade edilen zirve halini anlatması açısından sizlerle bir anektod paylaşmak  isterim. Nevşehir’in Hacı Bektaş ilçesindeki Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’nin türbesinin de için de bulunduğu dergaha gidenlerinizin çok iyi bileceği gibi; Aslanlı Çeşme’nin hemen önündeki sütunun arakasına gizlenmiş zeminle aynı seviyede, üzeri mermerle kaplı bir mezar vardır. Kimindir bu mezar?

”Hacı Bektaş-ı Veli Dergahı faal durumdayken, dergahta Kahveci Baba diye bir kişi yaşarmış. Kahveci olduğu için her gün dibekte kahve döver, bunu yaparken de çok ses çıkardığını, dergahtaki babaları, dervişleri rahatsız ettiğini düşünürmüş. Bundan dolayı ölmeden önce, ‘Ben dergahta günlük kahve döverdim. Bunu yaparken çıkan sesle herkesi rahatsız ederdim. Onun için beni ayak altına bir yere gömün. Ben yaşarken nasıl onları rahatsız ettiysem, yaşayanlarda ben öldükten sonra mezarıma basıp beni rahatsız etsinler’ diye vasiyette bulunmuş.”

Evet bu mezar, Kahveci Baba adında bir zat’a ait. Kahve yaparken, çıkardığı gürültü ile orada insanları rahatsız ettiğini düşündüğü için; mezarının ayak altı bir yere yapılmasını isteyen Kahveci Baba’ya.

Nasıl bir anlayış değil mi? Prof. Dr. Haydar Baş Beyin ifadesi ile; Anadolu’nun Genel Kurmay Başkanı Hacı Bektaş-ı Veli, bu toplumun temellerini ne kadar da sağlam ölçüler üzerine oturtmuş. Hünkar, “İncinsen de İncitme” ifadesi ile; yukarıda bahsettiğimiz Velayet yolunun başı Hz. Ali (r.a.) daki zirve hali bizlere taşımıştır.

Hacı Bektaş-ı Veli talebelerine, hep gönül kırmama konusunda çok hassas olmalarını tenbihte bulunmuş; “Velevki senin gönlünü kırmış olsalar bile, sen kimsenin gönlünü kırma” demiştir.

Bu yol, ne büyük bir yol; bu hal ne güzel hal? Kahveci Baba, sadece bir örnek. Ehl-i Beyt yolunun özüdür; tevazu sahibi olmak, turab olmak, gönül kırmamayı düstur edinmek. Bu hal, yine Ehl-i Beyt yolunda zirve bir isim Yunus Emre’de “Yaratılanı yaratandan ötürü sevmek şeklinde” şeklinde kendini göstermiştir.

Gelelim günümüze. Ehl-i Beyt konusunda çığır açan, Ehl-i Beyt sevdalısı; bizim de Ehl-i Beyt sevgisini kendisinden öğrendiğimiz Prof. Dr. Haydar Baş’ta bu zirve halin yansımasını “İnsan gönüldür gönül” sözünde görüyoruz.

Yakın zamanda tanıdığım, Ehl-i Beyt yolunun yolcusu olduğuna şahitlik ettiğim, Hakka uğurladığımız hastalarımdan Zeynep Teyzenin şahsında hep analarımızın ağzında olan “Onların yüzü suyu hürmetine…” diye başlayan dualar, toplumumuzun Ehl-i Beyt’e ve sevdalılarına olan hürmetidir. Onların, Allah (c.c.) un yanında çok özel yerleri olduğuna olan inançlarıdır. Sizce de bizi biz yapan bu Ehl-i Beyt sevgisi değil midir?

Hz. Ali’nin gücü bileğinizden, Hz. Hüseyin’in cesareti yüreğinizden, On İki İmamların nuru yüzünüzden eksik olmasın.

    Dr. Ali Bestami Kepekçi / 30.06.2013

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

170 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi