Terörle Mücadelede Milli Duruş Yüklenme tarihi 25 Mayıs 202525 Mayıs 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı meseleleri değerlendirirken şu temel gerçeğin altını çizmiştir: “Türkiye’de bir “Kürt sorunu” değil, bir “terör sorunu” vardır.” Merhum Prof. Dr. Haydar Baş, bu görüşü yıllarca kararlılıkla dile getirmiş, asıl hedefin Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü olduğunu ifade etmiştir. Henüz 1990’lı yıllarda yaptığı değerlendirmelerde, Kuzey Irak’tan Kuzey Suriye’ye kadar uzanan bir “Kürt koridoru” oluşturulmak istendiğini ve bu bölgede bir Yahudi-Kürt yapılanmasının planlandığını söylemiştir. Haydar Baş, bu tespitiyle bugün yaşanan birçok gelişmeyi yıllar öncesinden ortaya koymuştur. Küresel Planın Parçaları Prof. Dr. Haydar Baş’a göre, PKK’nın sahaya sürülmesi, sözde Ermeni soykırımı iddiaları, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye dayattığı reformlar, Kıbrıs meselesi ve Ege Adaları’ndaki oldubittiler; hepsi aynı büyük planın farklı başlıklarıdır. Ortak amaç, Türkiye’nin milli egemenliğini zayıflatmak, toplumsal dokusunu çözmek ve milletimizi tarihsel kimliğinden uzaklaştırmaktır. Bu noktada Haydar Baş her zaman şu ilkeyi savunmuştur: Anadolu’da yaşayan insanlar olarak, karşımıza çıkan olayları değerlendirirken, kararlarımızı kendi milli ve manevi değerlerimize göre vermek zorundayız. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri bu değerlere dayanır. Atatürk’ün Lozan’daki Vurgusu Mustafa Kemal Atatürk, Lozan’da Türk milletini tanımlarken ortak payda olarak “din”i, yani İslam’ı esas aldığını açıkça belirtmiştir. Bir arada yaşayan insanları Kurtuluş Savaşındaki mücadele ile tek potada eritmeyi başarmıştır. Durum böyle olunca bölgemiz üzerinde hedefi olanlar, tüm kurgularını din üzerinden yapmışlardır. Hatta günümüzde “kürt isyanları” gibi lanse edilen Şeyh Said ve Seyid Rıza İsyanlarının kökenini araştırdığınızda ana tema “etnisite” değil, “din”dir. (Bu konuyu inşallah yakın zamanda bir yazımızda detaylı inceleyeceğiz.) Özellikle 90’lı yılların sonunda ve 2000 yılında 3. Milenyumun başlaması ile Türkiye gündeminin ilk sıralarını almaya başlayan “dinler arası diyalog” adı altında yürütülen projelerle milletin manevi bütünlüğü hedef alınmıştır. Bunun en dikkat çekici örneklerinden biri, Mayıs 2004’te Mardin Kasımiye Medresesi’nde düzenlenen “Hz. İbrahim’in Aydınlığında Dinler ve Barış” sempozyumudur. Etkinlikte temsili bir “Sırat Köprüsü” inşa edilerek Müslüman, Hristiyan ve Yahudi din adamlarının buradan geçişi sahnelenmiştir. Prof. Dr. Haydar Baş’a göre bu tür sembolik etkinlikler, toplumun inanç temelli birliğini zedelemeye yönelik bilinçli adımlardır. Dinler Bahçesi ve Diğer Sembolik Uygulamalar 2005 yılında Sayın Erdoğan’ın temelini attığı “dinler bahçesi” projesi, bu sürecin başka bir örneğidir. 2010 yılında Urfa’daki İbrahim Camii’nde bir haham, bir papaz ve bir müftünün şahitliğinde bir Hristiyan akademisyen ile bir Müslüman kadının nikâhının kıyılması da benzer şekilde kamuoyunda ciddi tartışmalara yol açmıştır. Mardin, Şanlıurfa ve benzeri şehirlerde yapılan çok sayıda etkinliklerin özellikle Güneydoğu Bölgesinde yapılması da rastlantı değil, küresel stratejilerin parçasıdır. Haydar Baş’ın Uyarıları ve Bugünkü Sorumluluk Tüm bu gelişmelere karşı Prof. Dr. Haydar Baş, halkı ve yöneticileri uyararak esas hedefin “milletimizin birliğini parçalamak” olduğunu ifade etmiştir. “Oyuna gelmeyelim. Bizi millet yapan değerlerden uzaklaştırmak istiyorlar.” sözleri ile bugünlere de ışık tutmuştur. Prof. Dr. Haydar Baş, yazılarında ve konuşmalarında ısrarla şu vurguyu yapmıştır: “Milli bütünlüğümüz, dini bütünlüğümüzdür; dini bütünlüğümüz de milli bütünlüğümüzdür.” Bugün aynı misyonu, merhum liderin mirasına sahip çıkarak, Genel Başkan Hüseyin Baş liderliğindeki Bağımsız Türkiye Partisi kadroları kararlılıkla sürdürmektedir. Ve şunu da unutmamak gerekir: FETÖ yapılanması da bu süreçte, milli ve dini birliğimizi parçalamak için özel olarak organize edilmiş, önü bilinçli biçimde açılmış bir projedir. Dinler arası diyalog süreciyle eşzamanlı olarak gelişen bu yapı, Türkiye’ye yönelik planların iç ayağını oluşturmuştur. Sonuç Bugün yaşanan bölgesel krizlerin, içeride yürütülen kültürel projelerin ve dayatılan siyasi söylemlerin hiçbirinin tesadüf olmadığı açıktır. Prof. Dr. Haydar Baş’ın yıllardır yaptığı bu uyarılar, bugün daha net şekilde anlaşılmaktadır. Türkiye’nin milli direniş hattı, ancak milletimizi millet yapan değerlerle mümkündür. Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp