Atatürk ve SaÄŸlıkta Millilik Yüklenme tarihi 26 Nisan 201926 Temmuz 2021 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Mustafa Kemal Atatürk’ün «Beni Türk Hekimlerine Emanet Ediniz.» sözü, tüm alanlarda olduÄŸu gibi SaÄŸlık alanında da «millilik» esasına dikkat çekmesi açısından önemlidir ve bizlere önemli mesajlar vermektedir. Åžimdi onun saÄŸlık alanında söylediÄŸi söz ve icraatlarına dikkatlerinizi çekmek isterim. Atatürk ve SaÄŸlık Atatürk, insan saÄŸlığı üzerine olan çaÄŸdaÅŸ kavramların ve deÄŸerlerin ülkemize getirilmesinde öncülük etmiÅŸtir. Onunla birlikte ülkemizde saÄŸlık kavram ve hizmetleri yepyeni bir biçim ve içerik kazanmıştır. SaÄŸlık tarihi yönünden Türkiye Cumhuriyeti’ndeki en önemli olaylardan biri kuÅŸkusuz SaÄŸlık Bakanlığı’nın kuruluÅŸudur. SaÄŸlık hizmetleri, Osmanlı Devleti’nde İçiÅŸleri Bakanlığı kapsamında temsil edilmekte idi. TBMM’nin açılmasından hemen sonra kurulan ilk hükümette SaÄŸlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı da yer almıştır. SaÄŸlığın bakanlık düzeyinde iÅŸlevsellik kazanması, ülkemiz için yepyeni bir durumken, dünyada da saÄŸlık hizmetlerinin bakanlık düzeyinde temsil edildiÄŸi ilk birkaç ülkeden biri olmuÅŸtur. 1923 yılında saÄŸlık hizmetleri ülke genelinde yaygınlaÅŸtırılırken, ilk yıllarda koruyucu hekimliÄŸe önem verildi. Atatürk Koruyucu HekimliÄŸi «Tıbbi bir saÄŸlık koruma olduÄŸu gibi sosyal bir saÄŸlık korumadır» ÅŸeklinde tanımlamıştır. Ve temel kaygılarından birinin, «koruyucu ve geliÅŸtirici hizmetlerin bir an önce halka ulaÅŸtırılması» olduÄŸunu ifade etmiÅŸtir. 1924’te alınan bir kararla Ankara, Ä°stanbul, Sivas, Trabzon, Erzurum ve Diyarbakır’da örnek hastaneler yaptırıldı. Bu hastanelere bulunduÄŸu ilin adı ile birlikte Numune Hastanesi adları verilmiÅŸtir. Halk saÄŸlığı kavram ve hizmetlerinin geniÅŸ biçimde algılanması ve yaÅŸama geçirilmesi adına «Etimesgut Numune Dispanseri» Atatürk’ün direktifleriyle hizmete açılmıştır. 1925 yılında hazırlamış olduÄŸu bir programla, saÄŸlık sorunları üzerine dikkatle eÄŸilmenin gereÄŸini duymuÅŸtur. 1930 yılında «Umumi Hıfzıssıhha Kanunu» yürürlüğe girmiÅŸtir. Halk SaÄŸlığı hizmetlerinin «Hıfzıssıhha Kanunu» ile yasal bir temele oturması Türkiye’de saÄŸlık alanına bütüncül bir açıdan bakılmasının önemli kilometre taÅŸlarındandır. 1931 yılında «Merkez Hıfzıssıhha Müessesesi» hizmete açılmıştır. Bu kurum, memlekette hüküm süren hastalıklar ve bunların sebepleri, mücadelede güdülecek yollar ve yöntemler hakkında incelemelerde bulunmuÅŸ, aşılar ve serumlar hazırlamaya baÅŸlamıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizde 22 farklı çeÅŸit aşı üretilmeye baÅŸlanmıştır. Üç milyonu aÅŸkın doz çiçek aşısının sadece Sivas’ta üretilmiÅŸ olduÄŸunu dile getirmek, bu baÄŸlamda yeterli bir fikir verebilir kanımca. 1936 yılında çıkarılan «SaÄŸlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı TeÅŸkilatı ve Memurin Kanunu» ve bu kanunlara ek olarak çıkarılan kanunlarla, saÄŸlık hizmetleri ve Bakanlığın merkez ve taÅŸra örgütü düzenlenmiÅŸtir. Sınır ÅŸehirlerinde saÄŸlık kontrolleri artırılarak, bulaşıcı hastalıkların ülkeye girmemesi için tedbirler alınmıştır. Bataklıklar kurutulmuÅŸtur. 11 Haziran 1868 tarihinde «Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti» adıyla kurulan Kızılayı teÅŸkilatının ismi , 1935’te «Türkiye Kızılay Cemiyeti» olarak Atatürk tarafından deÄŸiÅŸtirilmiÅŸtir. Kızılay teÅŸkilatı devletin desteÄŸi ve halkın bağışlarıyla güçlendirildi. Bu sayede Kızılay, daha çok kiÅŸiye yardım etme olanağını elde etmiÅŸtir. Bulaşıcı hastalıklara karşı alınan köklü tedbirlerle verem, trahom, frengi, sıtma kontrol altına alınmış, çiçek, tifüs, veba, kolera gibi hastalıklar da ülkede pek görünmez olmuÅŸtur. Atatürk, 1922’de söylediÄŸi ÅŸu sözle, SaÄŸlık Alanındaki hedefleri sırlamıştır. «SaÄŸlık ve sosyal yardım konularında izlediÄŸimiz amaç ÅŸudur: Milletimizin saÄŸlığının korunması ve kuvvetlendirilmesi,Ölümün azaltılması, Nüfusun artırılması, Bulaşıcı ve salgın hastalıkların etkisiz hale getirilmesi, Bu yolla millet bireylerinin dinç ve çalışmaya yetenekli bir halde saÄŸlıklı vücutlar olarak yetiÅŸtirilmesi… » 1922 (Atatürk’ün S.D.1, s. 217) Günümüz ve SaÄŸlık Ãœlkemizde son olarak, aşı üretimi 1996’da DBT ve kuduz aşısı, 1997’de BCG aşı üretiminin kesilmesi ile sona ermiÅŸtir. Aşı üretiminin sona ermesi ile aşılar satın alınarak temin edilmektedir. Son yıllarda sadece bazı aşıların paketleme, enjektöre dolum iÅŸlemleri ülkemizde yapılmaya baÅŸlanmıştır. Bakanlık 2019 AÄŸustos ayında yerli eriÅŸkin difteri-tetanos aşısı üretime geçecek ÅŸeklinde açıklama yapmıştır. Ve üzülerek söylüyorum; döviz kurlarındaki ani yükselmeler sonucu ithalatçı firmaların zarar etmeleri sebebiyle birçok ilaçta olduÄŸu gibi aşılarda da bugünlerde ülkemizde yokluk dönemine girilmiÅŸtir. Bazı aşılar, stoklarda tükenmiÅŸ olup; bebeler aşılanamamaktadır. Günümüzde 2012 başında geçilen GSS –Aile HekimliÄŸi- sistemi ile koruyucu hekimliÄŸe ağırlık verilecek dense de; bu sözde kalmıştır. SaÄŸlık hizmetlerinin sosyalleÅŸtirildiÄŸi, koruyucu saÄŸlık hizmetlerinin öne çıkartıldığı hiçbir ülkede, bu sistem uygulanmamaktadır. Adeta, vatandaşın hastalanmasını engellemek yerine, hasta olanların tedavisini parayla yapmayı hedefleyen bir sisteme geçilmiÅŸtir. Bu sistemle vatandaÅŸlar önce hasta olacaklar sonra kamu ya da özel sektörde tedavi olacaklar. Böylelikle saÄŸlık piyasalaÅŸmış, para ve kazanç getiren bir iÅŸ durumuna gelmektedir. Aile hekimlerine koruyucu saÄŸlık hizmetlerine teÅŸvik yerine adeta reçete yazmaya teÅŸvik edilmektedirler. Daha önceki saÄŸlık ocakları, hem koruyucu hekimlik hem de tedavi edici hekimlik yapıyor idiler. SaÄŸlık Ocakları kapatılıp, aile hekimliÄŸi hizmetine geçilmesi ile koruyucu saÄŸlık hizmetleri geri plana alınmıştır. Bu sistemin zararı ve koruyucu saÄŸlık hizmetlerinin geriye gitmesini artan saÄŸlık hizmeti harcamalaro yansıtmaktadır. GSS’nin saÄŸlık hizmetlerinin maliyetini düşüreceÄŸi iddiası tam bir fiyaskoyla sonuçlanmıştır. SaÄŸlık hizmetlerinin maliyeti artmıştır. SGK’nın hastanelere ödediÄŸi fatura tutarları 2012-2016 yılları arasında bazı hastaneler için 3 katına kadar çıkmıştır. Sosyal Devlet – Milli Devlet ve SaÄŸlık Ä°nsana hizmet gaye edinmiÅŸtir. Devlet, bireylerin en önemli ihtiyaçlarından olan saÄŸlığı temin etmekle mükelleftir. SaÄŸlık sistemi 3 kısma ayrılmıştır. Koruma Amaçlı TedbirlerKontrol ve Ä°yileÅŸtirmeTedavi Sistemi Koruma Amaçlı Tedbirler: Bireylerin hastalanmalarına sebep olan çevresel ve bireysel etkilerin azaltılması saÄŸlanacaktır. Kontrol ve Ä°yileÅŸtirme: Her ÅŸeyden önce yetersiz beslenmeye karşı, öncelikle her doÄŸan çocuk için 15 bin liralık yıllara yayılmış kademeli doÄŸum desteÄŸi verilecektir. Tedavi Sistemi: Aile hekimliÄŸi sistemi ile hizmet vatandaşın ayağına götürülecek, gerekli görülen hallerde daha ağır tedaviler için hastaneler kullanılacak. Direkt aile hekimlerinin organize ettiÄŸi randevu sistemi ile, kuyruklara ve yanlış branÅŸ baÅŸvuruları ile zaman kaybına son verilecektir. Atatürk’ün saÄŸlık uygulamalarında olduÄŸu gibi «Koruyucu SaÄŸlık Hizmetlerine» ağırlık veren bir model olan Sosyal Devlet-Milli Devlet Projesini ortaya koyan Prof. Dr. Haydar BaÅŸ Hocama Saygı ve Hürmetlerimle şükranlarımı sunarım.Dr. Öğr. Ãœyesi Ali Bestami Kepekçi / 23.Nisan.2019 Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAÅžFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp