23 Kasım 2024 Cumartesi

Bilmiyorlar ki söylesinler

Ülkemizde kime sorsanız, gidişatın iyi olmadığı konusunda hemfikirdir. Neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Ekonomi, eğitim, sağlık, diyanet, dış siyaset. Bu başlıkları istersek çok daha fazla artırabiliriz.

AKP iktidarının artık sona yaklaştığı konusunda da birçok kişi hemfikir.

İyi güzel de. Ya meclis muhalefeti, iktidardan çok mu farklı? Ana muhalefet başta olmak üzere, muhalefet üzerlerine düşen görevleri yerine getiriyorlar mı? Sanırım bu konuda da birçok kişi hemfikir.

Hafta sonu BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, hafta sonu partisinin Kocaeli İl Kongresinde idi. Sayın Baş, yine tüm konuşmalarında olduğu gibi, ezber bozan açıklamalar yaptı. Hemen ardından Başkan ekledi:

“Başka partilerden bunları görüyor musunuz diye bir soru gelebilir.  Onlar niye bunları söylemiyorlar? Bilmiyorlar ki söylesinler. Ben ‘zekatlarını açıklasınlar’ dedim. Bir arkadaşım, ‘Muhalefet yıllardır bunu hiç söylemedi’ dedi. Ben de , ‘muhalefetin de zekatla ilgili bir bilgisi yok ki’ dedim.”  

Başkan bu sözleri ile aslında meclis muhalefetinin sorununun esas sebebini ifade etmiş oldu bence.

Kelin ilacı yok ki kendi başına sürsün   

Bizim ülkemizde muhalefet, sorunları gündem etmekteki maharetini, çözüm üretmekte gösteremiyor. Çünkü çözüm yollarını onlar da bilmiyor. İktidara tek dedikleri, “Senin ifade ettiklerini, sen yapmayı beceremiyorsun. Biz daha iyi yaparız”. “Biz daha iyi borç alırız, biz Avrupa Birliğine daha rahat gireriz” gibi.  Çözüm yollarını bilmedikleri gibi, arasalar da bulamazlar. Çünkü çözümü iktidarla aynı yerlerde arıyorlar. Suyu havana koy, döv döv yine su.

Sadece bunların zekatıyla ben asgari ücreti 10 bin lira yaparım

Diyanet İşleri Başkanlığının billboardlarla insanlara  ‘Zekatlarınızı verin kardeşliğimiz artsın’ çağrısı ile ilgili Baş’ın sözlerini hatırlayalım: “Bu mevcut hükümetin üyeleri her namaz çıkışı demeç veriyor. Her Umre’de kameralar arkalarında kendilerini gösteriyorlar. Her iftarı kamera önünde yapıyorlar. Bunlar zekatlarını niye hiç sergilemiyor? Şimdi ben buradan sesleniyorum, lütfen zekatlarınızı açıklayın. Biz kırk ile çarpar neyiniz var neyiniz yok öğreniriz. Öyle oturduğun yerden devletin bedava bilboardına girip, ‘Zekatlarınızı verin, kardeşliğimiz pekişsin’ yok. Öyle kardeşlik olmaz. Şimdi burada 3-5 bin insan varız, aranızda ihtiyaç sahibi olan mutlaka vardır. Diyanet’ten herhangi bir yardım alanınız var mı? Bu zekatları ne yapıyor bunlar. Zekatlarını açıklasınlar, biz de görelim. İddia ediyorum ve diyorum ki, asgari ücret BTP iktidarında 10 bin Türk Lirası olacak. Sadece bunların zekatıyla ben asgari ücreti 10 bin lira yaparım.”

Diyanet’in başına Alevi birini getirelim

Ülkemizde toplumsal barışı istemeyenlerin kullandığı önemli argümanlardan biri olan “alevi-sünni meseleleri”, “Alevilik nedir, ne değildir, cem evleri ibadethane sayılabilir mi?” ve “diyanet kapatılsın açılsın” tartışmaları yıllardır süre dursun, tam da kitabın ortasından bir açıklama yine Baş’tan geldi: “Diyanet’le mesele halindeyiz. Hiç düşündük mü, Bektaşi dergahında kurulmuş bir cumhuriyetten bahsediyoruz. Biz Diyanet’in başına hiçbir Alevi kardeşimizi, Caferi kardeşimizi getirmeyi düşündük mü ülke olarak? Diyanet’in başına biz Alevi birini getirelim. Ne var ki?”

Her Cuma Atatürk ne yazdıysa onu okutacağız

M. Kemal diye yazdıkları, adını anmaktan bile korktukları Atatürk’ten atıfla hutbelerde “M. Kemal’in hutbelerde hiçbir liderin adının anılmaması talimatı” vermesini, “Cumhuriyet’in kuruluşunun anlatıldığı” hutbelerde “Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk” isminin anılmamasına gerekçe gösterenlerin anlayamayacağı bir açıklama yine Baş’tan geldi: “Biz Prof. Dr. Haydar Baş’ın Hoş Geldin Atatürk kitabını açıp okuduğumuzda Atatürk’ün yazdırdığı 52 tane hutbeyi görüyoruz. Bir yılda 52 tane Cuma var. Atatürk her Cuma namazında okunacak hutbeyi yazdırmış. Şimdi yeni Diyanet İşleri Başkanımıza, ‘Senin Cuma hutbelerin Atatürk’ün yazdırdığı hutbelerin dışına çıkamaz’ diyeceğiz.”

BTP 10 Kasım’da Ayasofya’da Atatürk Mevlidi için başvuru yaptı

Bağımsız Türkiye Partisi’nden adeta milletimizin gönüllerinden süzülerek gelen dikkat çekici bir çıkış daha geldi.

İstanbul Valiliği’ne dilekçe sunan BTP İstanbul İl Başkanlığı, Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitlerimiz için 10 Kasım’da Ayasofya Camii’nde mevlidi şerif programı için izin başvurusu yaptı.

O gündemi değil, gündem Onu takip ediyor

Söylemleri ve icraatları ile adeta iktidarın dümen suyuna giden meclis muhalefetinin olduğu bir ortamda söylem ve girişimleri ile Hüseyin Baş, gündemi belirlemeye devam ediyor.

Bu söylemleri ve icraatları, ancak  “Kutlu kader” olarak tanımladığı, “Kendini Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına adamak” diye tarif ettiği; her vatandaşa, her kesime “empati” kurarak ötekileştirmeye son verdiği; “bu koltuğun hayrını görmeye değil hakkını vermeye geldim” dediğin “kutlu yol”da yürüyen bir lider söyleyebilir.

Haydar Hocanın tezgâhında yetişmiş, babasının fikirlerinden aldığı ışıkla, ateşten gömlek giymeyi kabul eden babayiğit Genel Başkan Hüseyin Baş söyleyebilir.

“ Biz bugün iktidar partilerinden de muhalefet partilerinde de daha iyi bu ülkeyi yönetiriz. Kolaylığımız da şurdadır: Biz yeni bir Milli Ekonomi Modeli yazmayacağız, yeni bir Atatürk yazmayacağız. Zaten önümüzde hazır olan kuralları işletip, bu kurumu iktidar etmek için elimizden geleni yapacağız” diyerek Haydar Hocanın ve Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda yürüyeceğini ifade eden bir lider söyleyebilir.  

“Tarihe baktım, hep şunu gördüm. Türk milleti ne zaman ki Ehl-i Beyt’in nefesinden uzaklaşmış her zaman kaybetmiş, Türk milleti ne zaman ki Ehl-i Beyt’e sarılmış her zaman muzaffer bir millet olmuş.”  diyerek Ehl-i Beyt’in nefesini, İmam Ali (a.s.)’ı arkasına alan bir lider söyleyebilir.

Siyaseti sadece Allah c.c. için yapan bir lider söyleyebilir.

Var bi hayali, Var bi hayalimiz…  

Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi    

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi