Suçlu vatandaş mı? Yüklenme tarihi 16 Kasım 202116 Kasım 2021 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Aşılama, bulaşıcı hastalıkların azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılmasında toplumlar tarafından en yaygın kabul görmüş, en etkin ve en ekonomik girişimdir. 20. yüzyılda aşılanma sayesinde pek çok hastalık türünden kurtulan insanlık, 21. yüzyıla korona virüs ile girmişti. Türkiye’de ilk aşılama 1930’da Çiçek aşılaması ile başlamıştır. Bunu 1930’da Difteri, Boğmaca aşılaması takip etmiştir. Ülkemizde aşı ile korunabilir hastalıkların ve bu hastalıklardan kaynaklanan sakatlık ve ölümleri engellemesi için genişletilmiş bağışıklama programları uygulanmıştır. Günümüzde de Türkiye’de güncel aşı programı ile 10 farklı aşı güçlendirme dozları ile birlikte 20 doz şeklinde doğumdan itibaren tüm çocuklarımıza uygulanmaktadır. Aşıların koruyuculuğu farklı olmakla birlikte, aşılamada ama toplumsal bağışıklığı sağlamaktır. Böylece aşılanmamış kişilerin, aşılanan kişiler nedeniyle, hastalık etkeni ile temaslarının azalması sonucu, toplumda o hastalığın görülme hızı azalır. Devlet politikası haline getirilen aşılama çalışmaları sayesinde 2015 yılında aşılanma hızımız %97’ye ulaşmıştır ( Kaynak: GÜLCÜ, S., & ARSLAN, S. (2018). Çocuklarda aşı uygulamaları: güncel bir gözden geçirme. Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 8(1), 34-43.). Yani çocuklarımızın nerde ise tamamı aşılanmaktadır. Yani şu aşılanmada kararsız kalan vatandaşlarımız var ya; hepsi ortalama 20 kez daha önce aşı olmuş. Daha önemlisi canımızdan çok sevdiğimiz çocuklarımızın tamamını ortalama 20 kez aşı uygulamışız. Gelelim korona virüs aşısına Ülkemizde çocukluk aşılarını uygulamada % 97 olan ulusal aşı takvimine uyma oranı; korona virüs aşılarında %60’larda. Aşı konusunda tıp dünyasındaki bölünmüşlük, bilimin tabiatı ve analiz metotlarındaki görüş farklılığı gereği gayet normaldir. Bu tartışmalar bilimin gereğidir, en güzeli bulmak için de her zaman olmalıdır. Ama bu tartışmalar, vatandaş düzeyine iner, fanatikliğe dönüşürse; toplum sağlığı için tehdit haline gelebilir. Benim de çevremde korona virüs aşıları konusunda kararsız olan dostlarım var. En önemli iddiaları, aşılarda olduğunu düşündükleri katkı maddeleri ile kendilerine ve çocuklarına zarar gelebileceği. Ve hangisine sorsam hepsi de çocuklarına ulusal aşı takvimine uygun tüm aşıları yaptırmışlar. Hem de bu konuda çok hassaslar. Onlara hep bir soru ile yaklaşıyorum: “-Aşı ile ilgili şu katkı maddesi ile bu katkı maddesi ile bize ve çocuklarımıza zarar verecekler!- diyorsunuz. Eğer aşı üreticilerinin böyle bir hedefi olduğunu kabul edersek; neden o zaman çocuğunuza tüm çocukluk aşılarını yaptırdınız?” Çok basit bir mantık kuralım Çocuklardaki aşılama oranının bu kadar yüksek olduğu ülkemizde bize zarar vermek isteyen aşı firmaları, bu fırsatı kaçırırlar mı? Uygulanan 10 çeşit aşının içine ne istiyorlarsa katarlar. Bu aşılara bir şey katmadılar da korona virüs aşısına mı katacaklar? Bu katkı madde meselesi, laf cambazlarının safsatasından başka bir şey değildir. Hepimiz çok iyi biliyoruz. Şu anda ülkemizde uygulanan tüm aşılar yurt dışından geliyor. Sadece bir-ikisi ülkemizde ambalajlanıyor. Hepsi ithal. Yerli aşımız yok. Biliyorsunuz, olma ihtimali olmasın diye de mevcut hükümet tarafından Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü 2011 yılında kapatıldı. Dolasıyla eğer mesele aşı ile bize zarar verecekler meselesi ise, biz zaten çoktan yanmışız. Bu işin sorumlusu kim? Amerika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (cdc.gov) internet sitesine girip baktığınızda korona virüs vaka, vefat ve aşı uygulamaları ile ilgili onlarca grafik, yetmedi halkın anlayacağı dilde detaylı bilimsel çalışma sonuçları görürsünüz. Yine bu merkez tarafından ülke genelinde eğitim merkezlerinde, şehir merkezlerinde online ya da yüz yüze seminerler, toplantılar organize edilmekte, topluma aşılar anlatılmakta. Tüm veriler, yaş, cinsiyet, ek hastalıklar ve en önemlisi aşılanma durumları ile birlikte sunulmakta. Gelelim bizim ülkemize. Adeta yetkililerimizin ağzından verileri kerpeten ile alıyoruz. Bakanlık her gün bir harita yayınlıyor. Tam bir renk cümbüşü. Hala 18 yaş üzeri vatandaşların aşılanma oranları sunuluyor. Esas önemli olanın tüm nüfustaki aşılanma oranı olduğunu artık herkes biliyor. Neden hala biz detaylı, şeffaf veriler sunmuyoruz? Dost bizi alışverişte görsün misali tablolar yayınlıyoruz? Bizim insanımız ariftir Bizim insanımız anlayışlıdır. Eğer vatandaşlarımız çocuk aşılarına gösterdiği hassasiyeti, korona virüs için göstermiyorsa bunun sebebi idarecilerimizin tutumudur. Demek ki mesele tam ortaya konulamamıştır. Yetmedi aşı karşıtlarının önü açılmıştır. Toplum sağlığını direkt ilgilendiren bir konunun medya tartışması haline getirilmesine izin verilmemelidir. Aşı karşıtlığının insan hayatını tehdit eden bir radikallik olabileceği topluma net anlatılmalıdır. Aşıların etkili olabilmesi için güven ortamı şarttır. Yöneticilerimiz, şeffaf ve detaylı veriler sunmalı. Renk cümbüşü harita yerine, detaylı grafiklerle insanımız aydınlatılmalıdır. Yöneticiler ve biz bilim insanları konuyu tam ortaya koyabilir isek, toplumumuzun çocuk aşı uygulamalarına gösterdiği hassasiyeti korona virüs aşıları için de göstereceğine eminim. Kalın sağlıcakla. Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp