16 Kasım 2024 Cumartesi

Siber Savaş: Dijital Dünyanın Yeni Cephe Hattı

Siber savaş, devletler veya örgütler arasında dijital ortamda gerçekleştirilen düşmanca faaliyetler olarak tanımlanabilir. Bu tür saldırılar, bilgi sistemlerine zarar vermek, veri çalmak veya kritik altyapıları devre dışı bırakmak amacıyla yapılır. Siber savaşın kökenleri, Soğuk Savaş dönemine kadar uzanır, ancak internetin yaygınlaşmasıyla birlikte 2000’li yıllarda daha belirgin hale gelmiştir. Özellikle 2007 yılında Estonya’ya yapılan siber saldırılar, bu alandaki ilk büyük ölçekli örneklerden biridir.

Son yıllarda siber savaşın en dikkat çekici örneklerinden biri, Ukrayna-Rusya çatışmasıdır. 2014 yılında başlayan bu çatışma, sadece fiziksel cephelerde değil, dijital dünyada da sürmektedir. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik siber saldırıları, enerji altyapısını hedef almış ve büyük kesintilere yol açmıştır. Bu olay, siber savaşın ne kadar yıkıcı olabileceğini gözler önüne sermiştir.

Siber savaşta kullanılan başlıca yöntemler arasında zararlı yazılımlar, DDoS (Dağıtılmış Hizmet Engelleme) saldırıları ve veri hırsızlığı bulunmaktadır. Zararlı yazılımlar, hedef sistemlere sızarak veri çalabilir veya sistemleri kullanılamaz hale getirebilir. DDoS saldırıları ise, hedef sunucuları aşırı yükleyerek hizmet dışı bırakmayı amaçlar. Veri hırsızlığı ise, hassas bilgilerin ele geçirilmesiyle sonuçlanır. Örneğin, Ukrayna’daki gönüllü bilgisayar korsanları, Rusya’da büyük kaosa yol açan saldırılar düzenlemiştir.

Siber savaşın uluslararası hukuk ve etik açısından değerlendirilmesi oldukça karmaşıktır. Geleneksel savaş kuralları, siber savaş için yeterli değildir ve bu alanda yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Uluslararası toplum, siber saldırılara karşı ortak etik değerler geliştirmeli ve bu değerlere bağlı kalmalıdır. Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, siber savaşın düzenlenmesi için çeşitli girişimlerde bulunmaktadır.

Siber savaşın boyutu açısından; Sayın Bakan Uraloğlu’nun “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla diğer güvenlik birimlerimizle biz her gün 400’ün üzerinde büyük saldırıyı önlüyoruz.” ifadesi bizlere fikir verecektir.

Siber savaşın gelecekte nasıl evrileceği, uluslararası ilişkilerde nasıl bir rol oynayacağı büyük merak konusudur. Tam bu noktada Lübnan merkezli yaşanan çağrı cihazı ve telsiz patlamaları siber savaşı çok farklı bir boyuta taşımıştır. Lübnan Sağlık Bakanlığı verilerine göre söz konusu patlamalarda ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 200’ünün durumunun ağır olduğu ifade edilen yaklaşık 3 bin kişi de yaralanmıştır.

Siber savaş, geleneksel savaş yöntemlerine kıyasla daha düşük maliyetli ve daha az görünür olması nedeniyle gelecekte daha sık kullanılabilir. Ayrıca, yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi teknolojilerin gelişmesi, siber savaşın daha karmaşık ve etkili hale gelmesine yol açabilir. Bu nedenle, ülke olarak siber güvenlik alanında daha fazla yatırım yapmak ve savunma mekanizmalarını güçlendirmek zorundayız. Tabii ki bunu yaparken, devlet kurumlarının ve milli yatırımların önceliğe alınması şarttır. Yazılımı ile donanımı ile tüm teknolojileri milli olan araç ve makinalar üretebilmek gelinen noktada artık bir zorunluktur.

Ne dersiniz bu konuda adım atarken; beyin göçü ile yurt dışına kaptırdığımız değerleri kazanarak ve beyin göçüne dur diyerek başlamak en doğrusu değil midir?

Gelin parasızlık nedeniyle okuyamayan öğrencilerin, çocuğuna harçlık veremediği için intihar eden velilerin, araştırma yapmak istediğinde ödenek ya da imkân bulamayan araştırmacıların, fikir ve görüşleri nedeni ile devre dışı bırakılan akademisyenlerin, ödeneksizlik nedeni ile kendi haline bırakılan üniversitelerin sorunlarını çözelim, bu ve benzeri sorunlar nedeni ile yurt dışına giden beyinlerimize kucak açalım. Dijital alanda, uzay teknolojisinde, teknolojide ithalat yapan değil ihraç yapan, dünyaya yön veren ülke olalım, “Kâinat Devleti” olalım.      

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi