16 Kasım 2024 Cumartesi

Trump’ın Geri Dönüşü ve ABD’nin Küresel Oyundaki Yeni Dönemi

ABD’nin 45. ve 47. başkanı Donald Trump, bir ara veda ettiği Beyaz Saray’a yeniden dönüyor. Bu gelişme dünya siyasetinde ne anlama geliyor ve gelecekte neleri beraberinde getirecek? Trump, yeniden ABD başkanı olurken; ABD’nin küresel politikası, İsrail ve Orta Doğu’daki dengeler açısından bu değişim ne ifade ediyor?

Trump’ın dönüşü, ABD’nin küresel arenadaki değişen stratejisinin bir yansıması olabilir mi? Ben bu süreci, bazı eskiyen yüzlerin değişmesi olarak görüyorum. Tıpkı Türkiye’de bazen bakanlıkların değişmesi ve yeni isimlerin atanması gibi, ABD’de de görünen figürlerin değişmesi, halkın ve küresel toplumun güvenini tazelemek için bir hamle olabilir. Ancak gemiyi yöneten ve politikaların temelini belirleyen iradenin değişmediğini belirtmek gerekiyor. Trump’ın dönüşü de bu bağlamda değerlendirilebilir: Eskiyen yüz değişti, ama politikanın özü ve hedefleri aynı kaldı.

ABD, dünyanın dört bir yanında gücünü ve etkisini genişletmek isterken, bu gücün sorgulandığı bir döneme girdi. Özellikle Rusya’nın Ukrayna ile girdiği mücadelenin arkasında ABD’nin parmağı olduğuna dair yaygın bir düşünce mevcut. Bununla beraber ABD’nin etkisi, son yıllarda ciddi bir şekilde sorgulanmakta. Bu sorgulamanın ardından Trump gibi bir figürün başkan olarak yeniden sahneye çıkması, ABD’nin küresel imajını yenileme çabası olabilir. Tıpkı “yılanın deri değiştirmesi” gibi, bu değişimin ardında yeni bir yüzle aynı politikaları sürdürme isteği yatıyor olabilir.

Orta Doğu politikalarına bakacak olursak, Trump’ın zafer konuşmasında belirttiği en önemli mesajlardan biri, “Savaş başlatmayacağım, savaşları sona erdireceğim” cümlesiydi. Ancak bu söylemin pratikte ne kadar karşılık bulacağı belirsiz. Trump, 2020 yılında “Yüzyılın Barış Planı” adı altında Kudüs’ün bölünmeden İsrail’in başkenti olarak kalacağını ilan etti. Bu noktada, Trump’ın başkan olmasıyla Orta Doğu’da bir politika değişikliği olmayacağını ve ABD’nin İsrail yanlısı duruşunun devam edeceğini söyleyebiliriz. Belki sadece İsrail saldırılarının hızında bir yavaşlama olabilir, ama bu ABD’nin genel politikasının değişeceği anlamına gelmiyor.

Trump, ekonomi konusunda da dikkat çekici vaatlerde bulunmuş durumda. NATO harcamalarını azaltmak, Çin’e karşı gümrük vergisi getirmek ve ABD’de üretimi desteklemek gibi planları, ekonomik bir dönüşümün işaretleri olabilir. ABD ekonomisinde işsizliğin artması ve ekonomik kriz yaşanması nedeniyle, Trump’ın bu vaatleri Amerikan halkı tarafından ekonomik açıdan güçlü bir lider olarak görülmesine yardımcı oldu. Ancak bu vaatler, kapitalist sistemin sınırlarını zorlayan ve “Milli Ekonomi Modeli” gibi alternatif modellere göz kırpan bir yaklaşımı işaret ediyor.

Günümüzde iklim krizi ve bu konuda alınacak önlemler büyük bir gündem oluşturmuş durumda. Trump ise iklim krizi önlemlerini “büyük bir dolandırıcılık” olarak nitelendiriyor ve bu konuda radikal bir şekilde “ben bildiğimi yaparım” tavrını sürdürüyor. Bu, çevre konularında farklı görüşlerin çatışmasına neden olacak gibi görünüyor.

Sonuç olarak, Trump’ın yeniden başkan olması, dünya için büyük bir değişim anlamına gelmeyebilir. Yalnızca eskiyen yüzlerin yerini yenileri alıyor; temel politikalar, amaçlar ve hedefler ise değişmiyor. ABD, her zamanki gibi dünya üzerindeki etkisini sürdürmeye çalışacak. Trump’ın bu süreçteki rolü, ABD’nin küresel oyun planındaki değişen aktörü olabilir, fakat senaryonun kendisi değişmeyecektir. Hatta ABD Lobileri Demokratların dünyada eskimiş yüzünü, Trump ile değiştirmek, böylece açmakta zorlandığı bazı kapıları açmayı hedeflemektedir.

Tüm bunları göz önünde bulundurarak, ABD’nin attığı adımların ardında yatan esas hedefleri ve güç ilişkilerini doğru okumak, dünyanın gelecekteki gidişatını anlamak için büyük önem taşıyor.

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi