PKK’nın Feshi Ne Anlama Geliyor? Yüklenme tarihi 4 Mayıs 20254 Mayıs 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi AKP iktidarından önce, PKK terör örgütü büyük ölçüde Türkiye Silahlı Kuvvetleri tarafından etkisiz hale getirilmişti. Başka bir ifadeyle, AKP iktidara gelmeden önce PKK bitirilmişti. Ancak bugün, bu örgüt bir silah bırakma pazarlığı üzerinden yeniden gündeme taşınıyor ve adeta yeniden büyütülüyor. Bu sürecin temelleri, 1990’ların sonunda atıldı. 1998 yılında Kuzey Irak’ta Barzani önderliğinde kurulan özerk yapının inşası sırasında, Türkiye’deki mevcut hükümet yeterince kararlı bir duruş sergileyemedi. O dönem Türkiye, “Size Abdullah Öcalan’ı teslim edelim, PKK’yı Türkiye içinde susturalım; siz de Barzani’nin kuracağı yapıya ses çıkarmayın” şeklindeki bir öneriyle karşı karşıya kaldı. Böylece bu sürecin ilk ayağı tamamlandı. Günümüzde benzer bir süreç tekrar ediyor. Cumhur İttifakı, dış politikada özellikle ABD ile yapılan pazarlıklarda, “Türkiye dışındaki Kürt yapılanmalarına evet deyin, biz de PKK’yı susturalım” önerisiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu öneriye sıcak bakılması, Türkiye içinde PKK’nın baskısının azalacağı beklentisiyle kabul edilmiştir. Ancak bu, sorunun çözümü değil yalnızca ertelenmesidir. Bu tür süreçler, PKK’nın silah bırakması, kendini feshetmesi ile sonuçlansa bile terörün sona ermesi değil, sadece isim değiştirmesi olur. Bu gelişmelerle birlikte, Kuzey Suriye’deki yapı, sözde “Büyük Kürdistan” projesinin—daha doğrusu Büyük İsrail Projesi’nin veya Büyük Ortadoğu Projesi’nin—ikinci ayağı olarak karşımıza çıkmaktadır. İlk adım, Kuzey Irak’taki özerk bölgeydi. Şimdi sıra, Kuzey Suriye’de benzer bir yapının kurulmasındadır. En son gerçekleştirilen Kuzey Suriye’deki Kürt birliği toplantısında, Barzani mesaj gönderdi; DEM Parti temsilci gönderdi. Bu toplantılarda federasyon ve adem-i merkeziyet sistemi gibi konular açıkça tartışıldı. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) vasıtasıyla Suriye’nin ana yapısına sızılması durumunda, yarın Türkiye bu yapıyla karşı karşıya geldiğinde tüm Suriye’yi karşısına almış olacaktır. Olası bir özerklik ilanı da bu riski daha da artıracaktır. Bugün sınırlarımızın ötesinde kurulmak istenen Kürt yapılanmalarına sessiz kalmak, ülkemizdeki terör sorununu çözmek yerine yalnızca geleceğe ötelemektedir. Hükümetimizin ve halkımızın bunu açıkça görmesi gerekmektedir. Süreç tam da bölgedeki oyun kurucuların istediği şekilde yürümektedir. Mesele yalnızca bugünün değil, gelecekteki hamlelerin de şekillendiği bir projedir. ABD, bölgede güçlü bir Türkiye istememektedir. Kıbrıs’taki son gelişmeleri birlikte izliyoruz. Yakında Kıbrıs ile ilgili çok daha ciddi meseleler yeniden gündeme gelecektir. “Ermeni Soykırımı” iddiaları yeniden uluslararası platformlarda dile getirilecek ve Ermenilere tazminat konusu dahi açılabilecektir. Geçmişte, 1974 Kıbrıs Harekâtı sırasında vatandaşlarımızı korumak için yaptığımız faaliyetler nedeniyle Güney Kıbrıs’taki bazı Rumlara tazminat ödemesi gündeme gelmişti. Mevcut iktidar, bu tazminatları ödemeyi kabul etmiştir. Benzer durumların tekrar yaşanması olasıdır. Dolayısıyla bu süreç burada bitmeyecek; devam edecektir. Bu nedenle Türkiye’nin artık net bir duruş sergilemesi, safını ve tutumunu açıkça ortaya koyması elzemdir. Bu olay, “Sarı Öküz” hikâyesine dönmemelidir. Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp