4 Kasım 2025 Salı

Cumhuriyet’in 102. Yılında Verilen ve Verilmeyen Mesajlar

Cumhuriyetimizin 102. yılında siyasetin dili bir kez daha fotoğraflar üzerinden şekillendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetine rağmen Cumhuriyet Resepsiyonu’na CHP, MHP ve İYİ Parti katılmadı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, Anıtkabir ziyaretinde bulundular ancak Cumhurbaşkanı ile herhangi bir diyalog kurulmadı.
Devlet Bahçeli Anıtkabir’e gitmedi fakat Erdoğan’a 29 Ekim hediyesi gönderdi.
DEM Parti resepsiyona davet edilmezken, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu yıllar sonra ilk kez Beştepe’ye giderek dikkat çekici bir tablo oluşturdu.
Ayrıca Saadet Partisi lideri Mahmut Arıkan ve Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan da resepsiyondaydı.

Bu tablo, sadece bir kutlama protokolü değil; aynı zamanda siyasi meşruiyetin fotoğrafıydı.
Kimlerin aynı karede yer aldığı, kimlerin dışarıda bırakıldığı; Türkiye’deki güç dengelerinin sessiz ama güçlü bir ifadesine dönüştü.
Verilen ve verilmeyen mesajlar, Cumhuriyet’in 102. yılında siyasetin hangi eksende şekillendiğini açıkça gösteriyor.

Birlik Fotoğrafı Değil, Birlik Bilinci

Türkiye’de ister “rejim değişikliği” deyin, ister “sistem değişikliği”…
Her iki durumda da ortada bir kurgu değişikliği vardır.
Asıl mesele, bu kurguyu kimin yönettiği ve kimin dışarıda bırakıldığıdır.
Bugün ihtiyacımız olan bir fotoğraf karesine sığan bir görüntü değil; ortak hedefte buluşmayı sağlayan bir bilinçtir.
İktidar her fırsatta “Biz ayaktayız.” mesajı verirken, muhalefet cephesinden aynı kararlılığı gösteren bir duruş göremiyoruz.
Oysa Türkiye’nin ihtiyacı tam da budur: ortak akıl ve ortak duruş.
Bu birlik, seçim ittifaklarından değil, ortak değerlerin etrafında kenetlenmekten doğar.
Cumhuriyet, vatan ve adalet gibi kavramlarda birleşen bir toplum, hiçbir krizle yıkılamaz.

ABD Ziyaretinden Beştepe Fotoğrafına

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son ABD ziyareti, bu tablonun dış politikadaki yansıması gibiydi.
Orada verilen fotoğrafların öznesi “millet” değil, ABD idi.
“Bütün fikirler benimle beraber” mesajı, aslında dış meşruiyet arayışının bir ifadesiydi.
Beştepe’de verilen Cumhuriyet Resepsiyonu fotoğrafı da aynı mantığın iç siyasetteki versiyonuydu.

Bugün “benimle olmayan karşımdadır” anlayışı, Türkiye’yi birleştirmekten çok ayrıştırıcı bir çizgiye itiyor.
Üstelik bu kareler, içerideki siyasi mesajlardan ziyade dışarıya gönderilen meşruiyet sinyalleri taşıyor.
İktidar, servis ettiği bu fotoğraflarla “yalnız değiliz, biz her kesimi bir araya toplayabiliyoruz” mesajını vermeye çalışıyor.
Ancak biz biliyoruz ki, bu ülkenin kaderi, devşirme kadrolara veya geçici vitrin değişimlerine emanet edilemez.

Bu tablo böyle devam ederse, yarın Meclis’e getirilecek bir anayasa değişikliğiyle, kendi elimizle Cumhuriyet’in temel sistemini zayıflatma riskiyle karşı karşıya kalabiliriz.
O nedenle muhalefetin de aynı kararlılıkla “Biz de ayaktayız.” diyebilmesi, topluma güven veren bir birlik görüntüsü sergilemesi gerekir.
Türkiye’nin gerçek ihtiyacı, ortak projelerde buluşan, birlikte üreten bir siyaset kültürüdür.
Ortak açıklamalar, ortak seminerler, ortak tavır…
Bunlar ittifak değil, birlik bilincinin göstergesidir.

Ahkam-ı Hatime

Cumhuriyet’in 102. yılında, verilen fotoğraflar değil, verilmeyen birlik mesajı konuşulmalıydı.
Beştepe’deki kare, tıpkı 1 Ekim’deki açılış töreni gibi bir meşruiyet gösterisi olarak servis edildi.
Belki hedef, MHP’ye “eski AKP’liler de artık sahnede” mesajını vermekti.
Ama asıl bu tabloyu vermesi gereken, muhalefet olmalıydı.
Çünkü Cumhuriyet’in asıl gücü, yan yana durabilenlerin fotoğrafıdır.

Bugün Türkiye’nin en büyük ihtiyacı, kavga değil; ortak paydada buluşan bir siyaset dilidir.
Cumhuriyet’in teminatı, bir partinin gücü değil, milletin birliği ve şuurlu duruşudur.
Tarihten aldığımız ders nettir:
Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisi hem dünün kurtuluş reçetesi hem de bugünün sigortasıdır.

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi