Değişmeyen Çizgi, Değişen Türkiye Yüklenme tarihi 12 Aralık 202512 Aralık 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Türkiye, son yirmi yılda siyasal söylemlerden ekonomik tercihlere, kimlik tartışmalarından devlet-toplum ilişkilerine kadar çok yönlü ve derin bir dönüşüm sürecinden geçti. Değişen yalnızca iktidarlar ya da politikalar olmadı; kavramlar yer değiştirdi, değerler aşındı, ezberler bozuldu. Tam da bu hızlı değişim atmosferinde, asıl dikkat çekici olan ise bazı siyasal aktörlerin değil değişmesi, ısrarla aynı yerde durmasıdır. Çünkü siyasette her değişim ilerleme anlamına gelmediği gibi, her süreklilik de durağanlık değildir. Bağımsız Türkiye Partisi’nin (BTP) ve onun fikrî omurgasını oluşturan Atatürk çizgisinin bugün yeniden tartışılmasının nedeni tam olarak budur: Türkiye değişirken, bazıları yönünü kaybetti; bazıları ise istikametini korudu. Bu yazı, değişen Türkiye’de neden değişmeyen bir çizginin yeniden ilgi odağı hâline geldiğini anlamaya çalışmaktadır. Aynı Yerde Duranlar: BTP ve Atatürk Çizgisinde Israrın Hikâyesi Öncelikle şunu ifade etmek isterim: Kongremize gösterilen yoğun ilgi ve talepler karşısında, başta teşkilatlarımız olmak üzere tüm vatandaşlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Biz bu kongreyi başlangıçta Ankara Arena’da yapmayı planlamıştık. Hatta Eylül ayından itibaren, defalarca dilekçe vererek bu talebimizi resmî olarak ilettik. Ancak ne yazık ki Arena tahsis edilmedi. Ardından Ankara’daki farklı salonlar için de başvurular yaptık; aynı şekilde bu taleplerimiz de karşılık bulmadı. Gelinen noktada takvim daha fazla ötelenemez hâle geldiği için kongremizi Taha Akgül Spor Salonu’nda yapmak zorunda kaldık. Şunu özellikle belirtmek isterim: Salon kapasitesinin en az iki-üç katı kadar vatandaşımız dışarıda kaldı. Ben İstanbul organizasyonunda bizzat görev aldım. Şunu içtenlikle ifade edebilirim ki; yaptığımız davetlerde olası bir izdiham riskine karşı bilinçli biçimde frene basmak zorunda kaldık. Bu yoğunluk, tesadüfi değildir. Bağımsız Türkiye Partisi, kuruluşundan bu yana Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir” sözünü kendine şiar edinmiş bir siyasi harekettir. Kongremizin ana sloganı olan “İstikbal Biziz, Biz Geleceğiz”, bu tarihsel sorumluluğun ve iddianın açık ifadesidir. Bugün vatandaşımız ağır bir ekonomik ve sosyal bunalım içindedir. İnsanlar çözüm arıyor. Ve bu çözümün adresi olarak Bağımsız Türkiye Partisi’ni görmeye başlamışlardır. Bunun temel nedeni şudur: Prof. Dr. Haydar Baş, partimizin kurulduğu ilk günden itibaren ne söylediyse, bugün bir bir gerçekleşmektedir. Ben bunu teorik değil, bizzat yaşanmışlık üzerinden söylüyorum. 2002 seçimlerinde Kilis’te seçim koordinasyonunda görev aldım. O gün meydanlarda Haydar Baş Hoca, açıkça şunu söylüyordu: “Bunların koynunda haç var.” Aradan 23 yıl geçti. Bugün “dindar nesil yetiştireceğiz” diyen iktidarın Millî Eğitim Bakanı, Ruhban Okulu’nun açılmasını istediğini açıkça ifade edebiliyor. Bu tablo, Prof. Dr. Haydar Baş’ın uyarılarının ne kadar isabetli olduğunu göstermektedir. Yine Haydar Baş Hoca, yıllar önce AK Parti–MHP–DEM hattına dikkat çekmiş, bunun ülkeyi ayrıştırıcı sonuçlar doğuracağını söylemişti. Bugün yaşananlar bu öngörülerin rastlantı olmadığını ortaya koymaktadır. Ekonomide de aynı durum söz konusudur. Vatandaşlık maaşı, millî ekonomi modeli, orta sınıfın güçlendirilmesi, sosyal devletin yeniden inşası gibi başlıkları biz 2002’de kapı kapı dolaşarak anlattık. Bugün bu kavramlar artık dünya gündeminde, Türkiye’de ise pilot uygulamalar konuşuluyor. Dikkat ediniz: Diğer partiler kongrelerini genellikle transfer edilen isimlerle süsler. Bizim kongremizde ise Genel Başkanımız Hüseyin Baş, konuşmasının sonunda beş akademisyeni sahneye davet etti. Bu kadro yeni değildir; 1980’li yıllardan bu yana aynı çizgide yetişmiş, Haydar Baş ekolünün devamıdır. Yeni değiliz; hep buradaydık. Biz ilk gün ne söylediysek, bugün de aynısını söylüyoruz. Çizgi değiştirmedik. Bu yüzden belki kısa vadede oy alamadık; ama uzun vadede haklı çıktık. Son olarak şunu ifade etmek isterim: Bugün yapılan kamuoyu yoklamalarında, Bağımsız Türkiye Partisi’nin muhalefet içinde en hızlı yükselen parti olarak görülmesi, toplumun özünü aradığının açık göstergesidir. Kongrede en çok atılan sloganın “Bağımsız Türkiye” olması da bunun teyididir. Biz bu sloganı 2002’de de söyledik, 2013’te de, 2020’de de söyledik; bugün de söylüyoruz. Ve bu can bedende olduğu sürece söylemeye devam edeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki Türkiye’nin bütün sorunlarının çözümü, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılaplarında vardır. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Atatürk, bu milletin karşılaşacağı sorunları önceden görmüş ve çözüm yolunu göstermiştir. Bağımsız Türkiye Partisi, Prof. Dr. Haydar Baş’ın fikrî mirasıyla, Atatürk’ün ayak izlerine basmaya çalışan bir kadronun adıdır. Bunu açıkça ifade etmek isterim. Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp