Fren mi Patladı, Şoför mü Frenden Ayağını Çekti? Türkiye’de Ekonomik Durum ve Bankaların Rekor Karları Yüklenme tarihi 9 Haziran 20239 Haziran 2023 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Bankaların rekor karlar açıklamasının kapitalist sistem gereği olduğu görüşü yaygındır. Kapitalist sistemde paralel olarak para kazanma eğilimi bulunmaktadır, dolayısıyla bankaların karları gelecek dönemde de artmaya devam edecektir. Bu durumda ise vatandaş daha da zor durumda kalacaktır. Gözlemlediğimiz kadarıyla, doların yükselmesi herkesi hem iktidarı hem de muhalefeti sevindiriyor gibi görünmektedir. Son günlerdeki Türk lirasındaki devalüasyon, “piyasaların realize edilmesi” diye tariflenerek “doğru hamle” olarak ifade edilmektedir. Merkez bankasının doların yükselmesini politika gereği mi gerçekleştirdiği, yoksa güçlerinin mi azaldığı konusu aslında tartışmaya açık bir konudur. Acaba bu yükseliş gerçekten kontrollü bir yükseliş midir? Yani aracın freni mi patladı? Yoksa şoför frenden ayağını mı çekti? Yani sebep aracın şoförünün değişmesi midir? Şunu net olarak ifade etmek isterim ki; araç ve rota değişmedikçe şoför değişse bile varış noktası farklı olmayacaktır. Bu nedenle, frenin patlamış olabileceği ihtimalini de göz ardı etmemek gerekmektedir. Bu durum zamanla anlaşılacaktır. Umut ederiz ki şoför frenden kontrollü bir şekilde ayağını çekmiş olsun! Neden böyle düşündüğümü açıklamak istiyorum. BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın bir açıklamasına dikkat çekmek istiyorum. Baş, “O kadar cömert bir Cumhurbaşkanımız var ki… Faizleri indiriyor, konut kredilerinin faizlerini indiriyor, konut projeleri açıklıyor, asgari ücreti yükseltiyor, emekliye zamlar yapıyor, memura zamlar yapıyor… O kadar cömert, o kadar eli açık ama seçime 3 ay kala yapıyor. 20 yıl yapmıyor, seçime 3 ay kala yapıyor!” diyor. Bakınız bu uygulamalar aslında hep beklenilen ve umulan projelerdir. Fakat, bu uygulamaları kapitalist sistemde gerçekleştirirseniz, çökersiniz. Neden mi? Kapital sistem vatandaşın harcamasını bir kayıp olarak görür, hep kemer sıkmayı tavsiye eder. Ama tem tersi bu uygulamaların hepsi Milli Ekonomi Modeli’ne ait parametrelerdir, yani Prof. Dr. Haydar Baş’ın modeline. Milli ekonomi modeli bu uygulamaların, milli paranın devreye alındığı bir ortamda uygulanmasını önerir. Milli ekonomi modeline göre vatandaşın tüketim gücü, kapital sistemin tam tersine ekonominin çarklarını döndüren bir dinamo gibidir. Dolayısıyla yukarıda belirtilen sosyal devlet projeleri, Milli Ekonomi Modelinde modelin gereği iken; kapitalizmde ekonomik açıkların daha da artmasına sebeptir. İşte bu nedenle Türk lirasının son dönemde rekor bir şekilde değer kaybetmesi, son 3-4 ayda yapılan tüm bu uygulamaların sonucu olabilir. Bugünkü ekonomik durumun frenin ayağını çekmekten ziyade, frenin patlamasından kaynaklandığını unutmamak önemlidir. Sayın Bakan Şimşek’in de ifade ettiği gibi Türkiye ekonomisinin “rasyonel zemine dönmek”ten başka şansı kalmamıştır. Fakat rasyonel zemine dönmek, heterodoks ekonomiden, ortodoks ekonomiye dönmekle sağlanamaz. Rasyonalizm ancak Milli kaynaklarımıza yönelmekle, Milli Paranın devreye sokulması ile sağlanır. Enflasyon sorununu çözmediğimiz, dış ticaret dengesini sağlamadığımız, yatırımcıları teşvik etmediğimiz ve merkez bankası rezervlerini gerekli düzeylere getirmediğimiz sürece ekonomide herhangi bir adım atılması imkansızdır. Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp