1 Nisan 2025 Salı

Gençler Umutlarını Kaybediyor

Günümüzde Türkiye’de en büyük sorunlardan biri, insanların hayal kuramaz hale gelmesidir. Artık büyük hedefler belirlemek bir yana, insanlar günü nasıl geçireceklerini, bir sonraki öğünde ne yiyeceklerini düşünüyor. Geleceğe dair umut taşımak, uzun vadeli planlar yapmak lüks haline geldi. İşte en büyük kaybımız da bu!

Ekonomik Gerçekler ve Umutsuzluk

TÜRK-İŞ’in Şubat 2025 raporuna göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 23.324 TL, yoksulluk sınırı 75.973 TL olarak hesaplandı. Bekâr bir çalışanın yaşam maliyeti 30.206 TL iken, yıl sonuna kadar değişmeyecek asgari ücret 22.104 TL olarak kaldı. Asgari ücret, daha yılın ilk ayında açlık sınırının altında kaldı.

Şubat 2025’te enflasyon %39,1 seviyesinde açıklanarak son 20 ayın en düşük noktasına inse de bu durum yüksek faiz politikalarıyla tüketimin azalmasına bağlanıyor. Ekonomistler, özellikle asgari ücretle geçinenlerin bu süreçten olumsuz etkilendiğini vurguluyor. İşsizlik ise resmi verilere göre %8,4 ancak iş aramaktan umudunu kesenlerin sayısının %30 arttığı belirtiliyor.

Bu ekonomik kriz yalnızca yetişkinleri değil, çocukları da derinden etkiliyor. Türkiye’de çocukların üçte biri yoksulluk içinde yaşıyor. Bu durum, eğitimden uzaklaşmalarına, erken yaşta çalışmak zorunda kalmalarına yol açıyor.

Gençler Geleceğe Umutla Bakamıyor

FES’in 2024 Türkiye Gençlik Araştırması’na göre gençlerin:

  • %72’si Türkiye’nin gidişatından memnun değil.
  • %63’ü fırsat bulursa yurt dışına gitmek istiyor.
  • %66’sı işsizliği en büyük sorun olarak görüyor.
  • %81’i ekonomik durumunu kötü buluyor.
  • %47’si gelecekten umutlu olmadığını söylüyor.
  • %60’ı siyasi partilere güvenmiyor.

Çok merkezli yapılan bu araştırmaya göre Türkiye’deki gençler yaşam memnuniyeti ve gelecek beklentileri açısından diğer ülkelere kıyasla en kötümser grubu oluşturuyorlar. 

Ekonomik sorunlar, adaletsizlik algısı, göç ve gelecek kaygısı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü endişeleri, eğitimde fırsat eşitsizliği düşüncesi, yaşam tarzına müdahale eden sosyal baskılar, artan psikolojik yükler (depresyon ve kaygı bozuklukları) gençleri gelecek için umutsuzluğa iten en önemli konu başlıkları.

Gençler, ekonomik bağımsızlıklarını elde edememekten, liyakatsizlikten ve eğitim kalitesinin düşüklüğünden şikayetçi. Geleceklerinin belirsizliği, ülkeden göç etmeyi bir seçenekten çok zorunluluk haline getirdi. Üniversite öğrencilerinin en çok sorduğu sorular artık “Yurt dışına nasıl gidebilirim?”, “Orada iş bulabilir miyim?” oldu.

Ülkemizdeki sorunlara bir de bölgemizde yaşanan kaosun eklenmesi ile toplum, günübirlik yaşamaya mahkûm edilmiş durumda. İnsanların hayatları yalnızca bugünü idare etmeye odaklanmış. Bu da kişilerin yarınlar için bir hayal kurmasına fırsat tanımıyor.

Hayal Kuramayan Bir Toplum, Geleceğini Kaybeder

Eskiden sokaklarda şarkılar söyleyen, yüzleri gülen insanlara rastlardık. Şimdi ise özellikle gençler mutsuz, kaygılı ve umutsuz. Hayal kuramayan bir toplum, üretkenliğini ve geleceğini kaybeder. Çünkü ancak hayalleri olan bireyler, bir ülkenin gelişmesine katkı sunabilir.

Hayal kurabilmek, bir ülkenin gelişmişlik seviyesinin en önemli göstergelerinden biridir. Bir toplum ne kadar özgür, demokratik ve adaletli bir yapıya sahipse, bireyler de o kadar özgürce hayal kurabilir ve bu hayallerini gerçekleştirme fırsatı bulabilir. Ancak baskıcı yönetimler, insanları yalnızca günü kurtarmaya iter ve böylece toplumların geleceği de ellerinden alınmış olur.

Bu noktada, gençler için fırsatlar yaratacak, onların umutlarını yeniden canlandıracak politikalar geliştirilmesi gerekiyor. Bilimde, sanatta ve teknolojide kendilerini ifade edebilecekleri alanlar açılmalı, liyakat esas alınmalı. Bağımsız düşünebilen, özgürce hayal kurabilen bir gençlik yaratılmadığı sürece Türkiye’nin ilerlemesi mümkün olmayacaktır.

BTP Lideri Hüseyin Baş’ın “Var bir hayalimiz” sloganı, işte tam da bu yüzden gençler için umut ışığı olmaktadır. Çünkü bu sorunu ancak gençler kendileri çözebilir!

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi