Komisyon Mu, İllüzyon Mu? Yüklenme tarihi 5 Ağustos 20255 Ağustos 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi “Milli Dayanışma” Adı Altında Toplumsal Mutabakat mı, Siyasi Tasarım mı? Türkiye’de uzun süredir beklenen ama bir türlü toplumsal karşılığı netleşmeyen “Terörsüz Türkiye” süreci, TBMM çatısı altında yeni bir evreye girdi. Kurulan yeni komisyonun adı, ilk toplantıda belirlendi. Ancak bu süreçte gözden kaçmaması gereken temel bir soru var:Gerçek bir toplumsal mutabakat mı kuruyoruz, yoksa yeni bir siyasi ilüzyon mu yaşıyoruz? Güncel Durum: “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” TBMM’de, iktidarın “Terörsüz Türkiye” vizyonuyla başlattığı süreç doğrultusunda kurulan komisyonun adı belli oldu.“Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” ismi, TBMM Başkanlığı’nın önerisiyle oy çokluğuyla kabul edildi. Bu adlandırmada, sürecin birlik, barış ve demokrasi çerçevesinde yürütüleceği vurgulandı. Komisyon bugün ilk toplantısını yaptı. Sandalye dağılımı şöyle şekillendi:Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 21, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 10, DEM Parti 4, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) 4, Yeni Yol 3, HÜDA PAR 1, Yeniden Refah Partisi (YRP) 1, Türkiye İşçi Partisi (TİP) 1, Emek Partisi (EMEP) 1, Demokratik Sol Parti (DSP) 1 ve Demokrat Parti (DP) 1 üyeyle temsil edilecek.İYİ Parti’ye ayrılan 3 üyelik için ise şu ana kadar bildirimde bulunulmadı. Peki, bu tablo ne anlatıyor? Topluma Ortaklık mı, Siyasi Sorumluluğun Paylaştırılması mı? Bu süreçte CHP yetkilileri, “Katılacağız ama … ” şeklinde temkinli açıklamalar yaparken, kamuoyuna “bakın herkes sürecin içinde” mesajı verilmek isteniyor. Fakat bu, kalıcı bir devlet politikası oluşturma amacı taşımaktan çok, toplumsal mutabakat izlenimi oluşturma çabasına benziyor. Hafta sonu Afyonkarahisar’daki BTP Gençlik Kampı’nın kapanış konuşmasında BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, sürece dair çarpıcı bir değerlendirme yaptı: “Bu yanlışı meşrulaştırmak için ne yapıyorlar? ‘Biz bunu Meclis’te halledeceğiz’ diyorlar. Yani bir yanlış yapacaklar, günün sonunda faturayı Türk Milleti’ne kesecekler. Diyecekler ki: ‘Ey Türk Milleti, bunu sen yaptın.’” “Bugüne kadar hiçbir şeyi Meclis’e sormayan bir iktidar yapısı, ne oldu da bu ‘Terörsüz Türkiye’ sürecini Meclis’le çözmeye çalışıyor? Siz bugüne kadar hiçbir şeyi Meclis’e sormadınız. Hatta Meclis’in sesini bile duymadınız. Bugün gelip diyorsunuz ki: ‘Büyük bir proje var, bunu Meclis’le yapmamız lazım.’” “Devletin anayasasına aykırı projesi olabilir mi? Devlet dediğin anayasadır. Anayasasına uymayan bir projeyi devlet hayata geçirebilir mi? Böyle bir planı olabilir mi?” Bu ifadeler, sürecin hukukilik ve meşruiyet boyutunun açıkça tartışmaya açılması gerektiğini göstermektedir. Eğer ortada anayasal zemini tartışmalı bir proje varsa, buna toplumsal destek üretmek için Meclis’in “danışma kurulu” gibi kullanılması kabul edilemez. Çünkü yasama organı, siyasi sorumluluğun yıkılacağı bir mecra değil; milletin iradesinin temsili ve denetleyici gücüdür. 11 Vatandaş Lehine Komisyon Teklifi Reddedildi! Bu noktada bir durup düşünmek gerek. Gerçekten de yakın geçmişte Meclis’e sunulan ve halkın doğrudan yararına olan birçok komisyon teklifi, iktidar çoğunluğu tarafından reddedilmişti. İşte son iki yıldan sadece bazı örnekler: Polis intiharlarının araştırılması Deprem sonrası AFAD faaliyetlerinin incelenmesi Seçim güvenliğinin denetlenmesi Kızılay bağışlarının kullanımı Çorlu tren kazasının sorumluluğu Çiftlik Bank dolandırıcılığı FETÖ’nün siyasi ayağının araştırılması Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri Hakikat ve Adalet Komisyonu teklifi Özgür Özel’e yönelik saldırının araştırılması 12 askerin mağarada şehit olması olayı Tüm bu teklifler reddedildi.Hepsi vatandaşın lehineydi.Hepsi için ‘hayır’ oyu verildi. Şimdi ise farklı bir süreç için komisyon kuruluyor ve tüm siyasi partiler sürecin parçası olmaya davet ediliyor.Peki ne değişti? Cevap şu olabilir: Toplumu sürece dâhil etmek değil, alınacak kararlara ortak etmek. Sonuç: Göstermelik Katılım Gerçekçi Çözüm Getirmez Eğer bir iktidar, vatandaş lehine olan hiçbir öneriye “evet” dememişse; şimdi kurduğu komisyon da halkın yararına değil, yeni bir siyasi pozisyon arayışına hizmet ediyor olabilir. “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi” adıyla sunulan bu girişim, adı itibarıyla umut verici görünse de içeriği şeffaf ve katılımcı değilse, gerçek dayanışma fikrine hizmet etmesi zordur. Çünkü: Gerçek dayanışma, halkın taleplerine kulak vermekle başlar; yalnızca isimlerde “dayanışma” geçmesiyle değil. Bugün sorulması gereken asıl soru şudur: “Birlik görüntüsü mü istiyoruz, yoksa gerçekten birlikte çözüm mü?” Yanıt, geçmişte reddedilen 11 teklifin gölgesinde saklıdır. Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp