23 Kasım 2024 Cumartesi

Köpeksiz köyde değneksiz gezenlere duyurulur

Akademik camiada tez, makale ya da kitaplar için “intihal” diye bir kavram vardır. İntihal, TDK sözlüğünde, aşırma olarak tanımlanır. Daha açık ifade ile intihal, “bir kişinin eserinde başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine aitmiş gibi kullanması” dır. Yani sahtekârlık ve hırsızlıktır. Zaten, birçok yerde de bu durum “bilimsel hırsızlık” olarak da tanımlanır.

Onlarca yurt içi ve yurt dışı bilimsel makale, bilimsel kitap ve kitap bölümleri yazmış, bilimsel dergilerde hakemlik yapmış birisi olarak, konumum gereği intihal konusu, ilgi alanım sayılır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu madde.71/3’te herhangi bir kaynak göstermeksizin bir eserden alıntı yapmanın altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılacağı, madde.71/5’te ise yetersiz, yanlış veya aldatıcı nitelikte kaynak göstermenin ise altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını hükme bağlanmıştır.

Ekonominin, hepimizin eğitim hayatı sırasında öğrendiği gibi bir tanımı vardır. Ekonomi, sınırsız olan insan ihtiyaçlarını karşılamak ve maddi refahı artırmak amacıyla kıt kaynakların en iyi şekilde kullanılmasını inceleyen bilim dalıdır.(1)

Prof. Dr. Haydar Baş, ezber bozarak, 2005 yılında kaleme aldığı kitapta, ekonominin tanımını değiştirmiş, “insanın sınırlı ihtiyaçlarının sınırsız kaynaklardan karşılanması ilmidir.” demiştir. Ve bu tanım değişikliğinden sonra Milli Ekonomi Modelini “Ülkelerin gerektiğinde her türlü mal ve hizmeti üretebilme gücüne sahip olması, iç ve dış harcamalarının borçlanmadan temin edilmesinin adı ve formülüdür.”  diye tanımlayarak, “Bu manada Milli Ekonomi Modeli ülkelerin kalkınmasının, ekonomik bağımsızlığın tek (yegâne) yoludur.” şeklinde ifade buyurmuştur. (2)  

Böylece, ilk defa dünya iktisat literatürüne yeni bir ekonomi tanımı girmiştir. Geçen günlerde bir iktisatçı kaynak göstermeden bu tanımın özetini içeren bir tweet attı: “Sınırsız olan ihtiyaçlar değil isteklerdir.”

Ne kadar tanıdık değil mi? İşte size bir intihal. Hiç detaya girmeden, bu kişiye BTP Genel Başkan Yardımcısı Selim Kotil Beyefendinin tepki olarak attığı tweeti paylaşayım:

“2005 yılında prof Haydar Baş, kaynaklar sınırsız, ihtiyaçlar ise sınırlıdır, sınırsız olan ihtiraslardır, dedi. Böylece, kapitalizmi red etti Dün Mahfi Eğilmez de aynısını diyen tweet atmış, ama fikrin sahibini söylemeden. Yazık gerçekten çok yazık. Bir Avrupalı, Rus kadar olamadı”

Belirtmemde fayda var ki, Sayın Eğilmez’e tek tepki veren Selim Bey değildi. Haydar Baş Hocanın fikirlerini kendine dava etmiş binlerce kişi adeta her türlü platformda tepkisini ortaya koydu. Ve hemen ardından, Sayın Eğilmez, eğildi ve bir tweet atmak zorunda kaldı: “Aslında sorunun bir tercüme hatasından kaynaklandığını düşünüyorum. İngilizcesi wants olan kelime Türkçeye istekler yerine ihtiyaçlar diye çevrilmiş ve Türk literatürüne öyle yerleşmiş.” Yani diyor ki, “esas suçlu ben değilim, literatür.” 

Çok da şaşırmadık. Bugün de yine başka intihal uzmanı hem köşesinde bir yazı kaleme almış, hem de saatlerdir TV’de konuşuyor. Milli Parayı anlatıyor. Milli Ekonomi Modelinin temel taşlarını ortaya koyuyor. Ve Milli Para uygulamasına geçilmesi ile “Özeti ABD’nin köpek dişleri dökülüyor.” diyor. Çok detaya girmeyeceğim. Ama keşke, “milli para” terimini de doğru kullansa.

Önce şunu belirteyim. Prof. Dr. Haydar Baş, önce “Para, bir işlemcidir. Emeği ve tüketimi devreye koyan bir tahrik unsurudur. Para, emeğin devreye konulması sonucu elde edilen değerin ( mal ve hizmet ) karşılığıdır.” diyerek yeni para denklemini deklare etmiştir. Ve “Milli para; milletlerin ürettikleri katma değer ve sahip oldukları kaynaklar karşılığı basılan paradır.” diyerek milli para terimini iktisat literatürüne kazandırmıştır. (3)   

Milli Para tanımı böyle iken, bu kopya çekmeyi bile beceremeyenlerin içinde oldukları yanlışı Sayın Baş, Rusya Başbakan’ı Putin’in danışmanı Prof. Dr. Victor Minin ile yaptığı sohbete atıfta bulunarak, bakınız nasıl ortaya koymuş:

“Doları çökertecek olan milli paralarınızla birlikte ticaretinizi yapmanızdır. Yani kendi ülkenizde milli paralarınızı devreye koymanızdır. Biz mili paralarımızı devreye koymuyor muyuz? diye sordu. Evet, dedim koymuyorsunuz. Sadece siz değil, kalkınmakta olan bütün ülkeler bu yanlışı yapıyor. Nasıl oluyor bu? dedi. Bak, dedim ABD’nin Hard Currency denilen yani bizim emeğimiz ve üretimimiz karşılığında bastığı kâğıdı var. Biz bunu borç alarak alıyoruz koyuyoruz hazinemize. Hazine de bunun mukabilinde Türk parası basıyor. Siz de aynı şeyi yapıyorsunuz. Şimdi siz, onun parasını hazineye koyup kendi paranızı bastığınız müddetçe bu para sizin paranız değil. Görünüşte adı Rus rublesi ama hakikatte ABD doları. Türkiye’de de görünüşte bunun adı Türk lirası ama aslında Amerikan doları. Yani şöyle düşünelim elinizde İngilizce ya da Arapça bir metin var. Bu metni okuyamadığınız için gidiyorsunuz tercümana bunu tercüme ettiriyorsunuz, öyle okuyorsunuz. Yani orijinalinden değil, tercümesinden okuyorsunuz. Para konusunda da aynı. Türkiye’de olan para bizim paramız değil, bizim paramıza Bağımsız Türkiye Partisi’yle kavuşacaksınız.”(4)

Sayın Eğilmez’e hemen yanıtlar nasıl geldi ve hemen eğildi ise; ikinci intihalciye de cevap gecikmedi. Bu kez cevap BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’tan:

“@Dogu_Perincek tabi bu yazdıklarınızın hepsi babamın Milli Ekonomi Modeli sayesinde oldu. Onu da yazalım sayın Başkan. Kitabı size de daha önce göndermiştik zaten…”

Şimdi intihal uzmanlarına sesleniyorum:

İnsanlar vücut olarak belki fanidir, ama fikirleri ile hep yaşarlar. Haydar Hocanın tüm fikirleri tescillidir. En önemlisi de sadece Türk Patent ve Marka Kurumunda değil, Milletimizin gönlünde ve aklında da tescillenmiştir. Ve bu fikirlerin ne kadar değerli olduğu, herkesin çalmaya çalışmasından da bellidir. Bu fikirler, sahipsiz değildir. Artık binlerce Haydar Baş vardır. Hepsi de, bu fikirleri sonuna kadar koruyacak, savunacak, uygulayacak ve sadece Türkiye’de değil dünyada iktidar edecek kararlılıkta ve keyfiyettedir.

Son söz babasının fikirleri ile toplumda oluşan rüzgârı arkasına alan babayiğit Genel Başkan Hüseyin Baş’ın olsun:

“O, dünyada bir tek aç çocuk, bir tek aç insan kalmasın diye Milli Ekonomi Modeli’ni (MEM) yazdı. Biz de dünyada ‘bir tek aç insan kalmasın’ diye Milli Ekonomi Modeli’ni hayata geçireceğiz. Kendisi bunu çok defa söyledi ve insanlar da bunu son dönemde anlamaya başladı, şu anda dünyada 4.5 milyar insanın yaşadığı bir coğrafyada modeli ve fikirleri uygulanıyor. Biz bunu dünyada iktidar kılana kadar, son nefesimize kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bunu yaşatmaya devam edeceğiz.”

Köpeksiz köyde değneksiz gezenlere duyurulur.

Dr. Öğr. Üyesi Ali Bestami Kepekçi 

Kaynaklar:

  1. (https://ogmmateryal.eba.gov.tr/panel/upload/etkilesimli/kitap/ekonomi/sec/unite1/files/basic-html/page47.html Görüntülenme tarihi: 06.05.2020)
  2. ( Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, İcmal Yayınları, İstanbul, 2005, Sayfa 37)
  3. ( Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, İcmal Yayınları, İstanbul, 2005, Sayfa 85)
  4. https://btp.org.tr/content/view/1364/kullandigimiz-para-dolarin-tercumesi Görüntülenme tarihi: 06.05.2020)
Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi