19 Ağustos 2025 Salı

Sahte Diploma, Dijital Tehdit

Geçtiğimiz günlerde patlak veren sahte diploma skandalı, yalnızca bireysel bir sahtekârlık değil, devletin dijital güvenliğinin nasıl pamuk ipliğine bağlı olduğunu da ortaya koydu. Gündeme sadece bir kişinin sahte belgelerle kamu görevine yerleşmesi gibi yansısa da asıl mesele çok daha derin: Bu diploma sisteme nasıl girdi? Hangi dijital kayıtlar kullanıldı? Kim, nasıl onayladı? Cevaplarını alamadığımız her bir soru, aslında devletin kurumsal zaaflarına ve güvenlik açıklarına işaret ediyor.

Bugün sahte diploma sistemde yer bulabiliyorsa, yarın vergi affı, tapu devri, seçmen kaydı ya da emeklilik işlemleri gibi daha kritik alanlara da müdahale edilebilir. Bir düşünün: Bir kişinin sahip olmadığı akademik unvan, e-imzayla ve birkaç dijital tuşla sisteme eklenebiliyor. Üstelik kimse fark etmiyor. O hâlde bu sistemde neler silinebilir, neler yeniden yazılabilir?

Devletin dijitalleşmeye geçmesi elbette çağın bir gereğidir. Ancak bu geçiş, güvenlik altyapısı güçlendirilmeden yapıldığında açık davetiyeye dönüşür. Bugün yaşadığımız tam da budur. Tek katmanlı e-imza sistemleri, OTP (tek kullanımlık şifre) entegrasyonu olmadan çalışıyor. Biyometrik doğrulama, dijital log takibi ve çift taraflı yetki denetimleri gibi sistemler neredeyse yok. Böyle bir yapının ne akademik liyakati koruması ne de adil kamu yönetimini temin etmesi mümkündür.

Daha da vahimi, bu sahte belgeyi kullanan kişi ortaya çıktıktan sonra bile hukuki yaptırımların yetersiz kalmasıdır. “Ama o belgeyi hiç kullanmadı” savunmasıyla işin içinden sıyrılmaya çalışanlar, kamu vicdanını daha da zedeliyor. Oysa mevzuat çok açıktır:
Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesine göre resmî belgede sahtecilik suçtur.
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu ise e-imzanın, ıslak imza ile eşdeğer olduğunu net bir şekilde belirtir.
Bu suçların karşılığı cezasızlık değil, adil ve caydırıcı yaptırımlardır. Bu yalnızca bir sistem hatası değil, bir adalet krizidir.

Eskiden en küçük bir yüz kızartıcı suç bile kişinin toplum önünde itibarını yitirip geri çekilmesine neden olurdu. Bugün ise suç sıradanlaşmış, ahlaki yozlaşma normalleşmiştir. Kamuoyunun karşısına hiçbir mahcubiyet duymadan çıkan kimi isimler, hukuki değilse de toplumsal açıdan ciddi bir güven erozyonuna sebep olmaktadır. Eğer bu gidişatı durduramazsak, herkesin başına bir polis dikmenin imkânsız olduğu bir ülkede, vicdanı zayıflamış bireylerin yönettiği bir sistemle karşı karşıya kalırız.

Toplumun ana dinamiklerini sarsan bu erozyonun önüne geçmek için yalnızca ceza mekanizmaları değil, değer temelli bir seferberlik de gereklidir. Eğitimden aileye, medyadan siyasi liderliğe kadar uzanan bu zincirde her halkaya sorumluluk düşmektedir. Aksi hâlde “tuzun koktuğu” bir düzende hiçbir kurumu ayakta tutamayız. Unutmayalım:

İnsan bozulursa, her şey bozulur.

İşin bir de seçim güvenliği boyutu var. Yakın gelecekte yurt dışı seçmenler için dijital oylama planları gündemde. Ancak bugünkü dijital altyapının zayıflığı düşünüldüğünde, bu sistemin ne kadar güvenli olabileceği ciddi bir soru işaretidir. Eğer bugün bir diploma sistemde “varmış gibi” tanımlanabiliyorsa, yarın bir oy da “verilmiş gibi” tanımlanamaz mı?

Unutmayalım, adalet sadece mahkemede değil, veri tabanlarında, kayıt sistemlerinde, idari karar süreçlerinde de sağlanmalıdır. Verinin şeffaflığı, işlemlerin kayıt altına alınması ve sistemin suistimale kapalı olması, devletin meşruiyetini ve vatandaşın güvenini doğrudan etkiler. Bugün diploma patladı, yarın tapu, belki seçmen listesi… Bu liste uzar gider.

Devletin hafızası dijitalleştiyse, güvenliği de dijitalleşmelidir.
E-imza sistemine çoklu doğrulama, görevli onay eşikleri ve merkezi denetim modülleri eklenmeden bu tür skandalların önüne geçilemez.
Hukuki düzenlemelerin de mutlaka bu yeni çağın risklerine göre güncellenmesi gerekiyor. Aksi hâlde adalet sadece kâğıt üzerinde kalır.

Ahkâm-ı Hatime

Devletin temeli adalettir.
Adalet yalnızca mahkemelerde değil, tüm idari süreçlerde ve karar mekanizmalarında tecelli etmelidir.

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi