Vatandaşın cebine para koyarsak enflasyon artar mı? Yüklenme tarihi 4 Mart 20253 Mart 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Günümüzde enflasyon ve ekonomi politikaları üzerine yapılan tartışmaların büyük bir bölümü, paranın nasıl yönetildiği ve vatandaşın cebine giren miktarın ekonomiye etkisi üzerine yoğunlaşıyor. “Vatandaşın cebine fazla para koyarsak enflasyon artar” söylemi sıkça karşımıza çıkıyor. Peki, bu gerçekten böyle mi? Öncelikle mevcut durumu ele alalım: Türkiye’de asgari ücret, açlık sınırının altında seyrediyor. Aynı şekilde, devlet memurlarına verilen maaşlar da yeterli alım gücünü sağlamaktan uzak. Eğer vatandaşa ek bir gelir sağlanırsa, bu gerçekten enflasyona neden olur mu? Bu soruya verilecek cevap, paranın kaynağına bağlıdır. Eğer devlet, ek ödemeleri döviz karşılığı borçlanarak ya da yüksek faizle yurt dışından para temin ederek yaparsa, evet, bu durum enflasyona neden olabilir. Çünkü borçlanılan para, geri ödenirken daha büyük bir finansal yük oluşturur ve vergilerle bu açık kapatılmaya çalışılır. Ancak devlet, kendi öz kaynaklarını kullanarak, kendi parasını basarak ya da senyoraj hakkını devreye sokarak bu artışı sağlarsa, enflasyon kaçınılmaz bir sonuç olmaz. Kapitalist sistemin temel bakış açısına göre, para kaynağı olarak vergiler, özelleştirmeler ya da dış borçlanma görülür. Ancak Prof. Dr. Haydar Baş’a ait Milli Ekonomi Modeli, paranın yönetiminde farklı bir perspektif sunar. Milli Ekonomi Modelinde para, ülkenin senyoraj hakkını kullanarak devreye koyduğu “Milli paradır.” Vatandaşlara sağlanan ek destekler, doğrudan ticaret hacmini artırır. Daha fazla tüketim, daha fazla üretim demektir ve bu da devletin vergi gelirlerini dolaylı olarak artırır. Ekonomik politikalar belirlenirken, doğru teşhis koymak hayati önem taşır. Tıp dünyasında nasıl ki yanlış teşhis yanlış tedaviye yol açıyorsa, ekonomi yönetiminde de yanlış yaklaşımlar kalıcı hasarlara neden olabilir. “Vatandaşın eline para geçerse talep artar, bu da fiyatları yükseltir” düşüncesi, ancak üretimin artırılamadığı ve kaynakların yanlış yönetildiği senaryolar için geçerlidir. Oysa doğru ekonomik planlamalar ile piyasaya sunulan para hem üretimi destekler hem de vatandaşın alım gücünü artırarak sürdürülebilir bir ekonomi yaratır. Eğer tüketim, üretim kapasitesinin çok üzerinde olursa ve piyasada yeterli mal yoksa, evet, talep enflasyonu ortaya çıkabilir. Ancak Türkiye gibi bir ülkede, temel ihtiyaçlara erişimin kısıtlı olduğu bir ortamda, insanlar daha önce erteledikleri harcamaları yapmaya başlayacaklardır. Bu da piyasanın hareketlenmesini sağlayarak üreticilere yeni yatırım ve üretim imkanları sunacaktır. Türkiye’de göz ardı edilmemesi gereken en önemli husus enflasyonun maliyet enflasyonu olmasıdır. Artan enerji maliyetleri, işçilik giderleri, hammadde fiyatları, yüksek vergiler ve faiz oranları gibi faktörler üretim maliyetlerini artırmakta, bu da fiyatlara yansımaktadır. Üreticiler, artan maliyetleri karşılamak için fiyatlarını yükseltmek zorunda kalırken, tüketiciler de alım gücünün azalmasıyla daha zor bir ekonomik duruma sürüklenmektedir. Bu bağlamda, enflasyonu düşürmenin en önemli yollarından biri üretim maliyetlerini azaltmaktır. Yerli üretimin teşvik edilmesi, enerji maliyetlerinin düşürülmesi ve tüketicinin desteklenmesi gibi adımlar, maliyet enflasyonunu kontrol altına almak için gereklidir. Eğer sadece tüketimi kısarak enflasyonu düşürmeye çalışırsak, ekonomik durgunluk kaçınılmaz hale gelir. Oysa üretim odaklı ve tüketimi teşvik eden bir ekonomik model, enflasyonu düşürmede daha sürdürülebilir bir yaklaşımdır. Temelinde tam istihdam, sürekli büyüme ve adil gelir dağılımı olan Milli Ekonomi Modelini benimseyen ülkelerin, ekonomik istikrar sağlama noktasında başarı elde ettikleri görülmektedir. Dolayısıyla, ekonomiyi yalnızca borçlanma ve faiz sarmalında değerlendirmek yerine, üretim ve tüketim dengesini gözeten bir perspektifle ele almak gerekir. Ekonomik büyümenin sağlanabilmesi için, vatandaşın alım gücünü artıracak politikalar benimsenmeli ve üretim üzerindeki maliyet baskıları azaltılmalıdır. Ancak bu şekilde, sürdürülebilir bir ekonomik model inşa edilebilir. Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp