12 Ağustos 2025 Salı

Zengezur: Kaçırılan Fırsat, Kayıp İnisiyatif

Güney Kafkasya’da imzalanan “Trump Rotası” anlaşması, kâğıt üzerinde Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir barış belgesi gibi görünebilir. Ama satır aralarına baktığınızda bu imza, Türkiye’nin yıllardır peşinde koştuğu Zengezur Koridoru’nun anahtarının, ABD’ye teslim edilmesi anlamına geliyor.

O koridor, öyle sıradan bir geçiş hattı değil. Nahçıvan üzerinden Azerbaycan’a, oradan da Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’ne uzanan en kısa, en güvenli bağlantı. Ticaret için altın değerinde, strateji için paha biçilemez. Turan vizyonunun da, Orta Koridor projesinin de tam kalbinde duruyor. Enerji hatlarından fiber optiğe, demiryolundan otoyola kadar her şey bu güzergâhtan akabilir.

Bu hattın önemi tarihî perspektifle daha iyi anlaşılır. Osmanlı döneminde İpek Yolu’nu kontrol edenin hem ticarette hem siyasette belirleyici güç olması boşuna değildi. O zaman kervan yolları neyse, bugün enerji nakil hatları, lojistik koridorlar odur. Kontrol eden, sadece malın değil, bölgenin kaderini de belirler.

Peki biz bu hikâyenin neresindeydik?
2020 Karabağ Ateşkesi sonrası ilk taslaklarda Türkiye, Azerbaycan’la birlikte bu hattı işletmeyi planlıyordu. 2021–2022’de Kars–Nahçıvan demiryolu projeleri hazırlandı, bazı ihaleler duyuruldu. Ama Ermenistan, “egemenlik” bahanesiyle Türk-Azeri ortak işletmeye kapıları kapattı. 2023’te Rusya devreye girip “güvenlikte tek yetkili” olmak istedi. Ankara masada kalmaya çalıştı ama dengeler değişti.

Ve nihayet 2024’te ABD, Erivan’a hem güvenlik garantisi hem finansman paketi sundu. Masaya geç oturmadı; masayı bizzat kurdu. 8 Ağustos 2025’te imzalanan anlaşmayla, koridorun geliştirme ve işletme hakkı 99 yıllığına ABD’ye geçti.

Bu ne demek biliyor musunuz?

  • Kontrol bizde değil. ABD işletir, biz ancak kullanırız.
  • Gelir başkasına gider. Transit ve lojistik gelirleri başkasının kasasına girer.
  • Nüfuz alanımız daralır. Güney Kafkasya’da ABD’nin kalıcı varlığı, Türkiye’nin etkinliğini sınırlar.
  • Stratejik hedefler zayıflar. Turan ve Orta Koridor hedefleri, üçüncü bir ülkenin kontrolündeki hattın insafına kalır.

Tarih, kaçırılan fırsatlar mezarlığıdır. Lozan’dan sonra Hatay’ın Türkiye’ye katılması, doğru zamanda ve doğru diplomasiyle kazanılan bir başarıydı. Zengezur ise tam tersi bir örnek oldu. Fırsat penceresi açıktı; ama Türkiye, Ermenistan’ı ikna edecek, Rusya’yı dengeleyecek, ABD’nin önünü kesecek bir diplomatik paket sunamadı.

Üstelik bu süreçte Ankara’nın önünde engel olan sadece dış aktörler değildi. İçeride yoğun gündem, dağınık öncelikler ve sürekli değişen dış politika rotası, proaktif diplomasi yerine reaktif tavır alınmasına yol açtı. Gazze, Suriye, Ukrayna, Ege derken Güney Kafkasya masasında boş sandalye kaldık. Boş kalan o sandalyeyi, Washington doldurdu.

Güçlü devlet olmanın ölçüsü, sadece ekonomik büyüklük ya da askerî kapasite değildir. O gücü doğru zamanda, doğru yerde, doğru yöntemle kullanabilmektir. “Biz istedik ama olmadı” cümlesi, diplomasi sahasında teselli değil, yenilgi ifadesidir. Hele ki, bu yenilgi stratejik bir hattın kontrolünde yaşanıyorsa, sonuçları sadece bugünü değil, gelecek on yılları etkiler.

Koridor açıldığında elbette Türkiye bu hattı kullanacak. Ama kendi elleriyle kurduğu hayalin anahtarını başkasına teslim etmiş olacak. Ve bu, sadece ekonomik bir kayıp değil; stratejik bir inisiyatifin elden gitmesi anlamına geliyor.

Bugün ABD’nin kontrolündeki Zengezur, yarın başka jeopolitik dosyalarda da karşımıza çıkabilir. Çünkü bu durum, “oyunu kimin kurduğu” meselesini ortaya koyuyor. Oyun sahada kazanılmaz; masa başında kurulur. Ve bu masada, artık oyun kurucu Türkiye değil.

Bu tablo bize, dış politikada reflekslerle değil, uzun soluklu stratejiyle hareket etmenin zorunluluğunu bir kez daha hatırlatıyor. Zengezur, bu anlamda bir ders niteliğinde. Ama dersin bedeli ağır: kaybedilen sadece bir koridor değil, bölgesel liderlik iddiasının somut bir testi.

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi