3. Dünya Savaşı ve Türkiye’nin Pozisyonu Yüklenme tarihi 7 Aralık 20247 Aralık 2024 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Bugün dünyada yaşananlar açıkça bir savaş halidir. Tarih, bu dönemi bir dünya savaşı olarak yazacaktır. BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın ifade ettiği gibi, ne yazık ki Türkiye, Halep cephesinde HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) ve Batı ittifakıyla aynı tarafta yer alıyor gibi bir izlenim vermektedir. Birleşmiş Milletler ve İsrail Politikaları Son dönemde Birleşmiş Milletlerin İsrail’in Golan Tepeleri’nden çekilmesi talebi ve çift devletli barış çözümüne yönelik kararlar yeniden gündeme geldi. Ancak bu kararlar yeni değil; geçmişte de benzer şekilde alınmıştı. İsrail, bugüne kadar Birleşmiş Milletler’in hiçbir kararını tanımadı ve tanımayacağını açıkça gösterdi. BM’nin bu tür kararları alması, yalnızca “bir şeyler yapıyormuş” gibi görünme çabasından öteye gitmiyor. Çünkü İsrail’e karşı herhangi bir yaptırım uygulanmıyor. Sonuçta bu kararlar, İsrail ve ABD’nin Ortadoğu’da istediklerini yapmasına engel olmuyor. Ortadoğu’nun Parçalanması ve Tarihsel Paralellikler Bugün Suriye’de yaşananlar, Osmanlı’nın son dönemlerinde olduğu gibi, bölgede yeni sınırlar ve güç dengeleri oluşturma çabasını yansıtıyor. Osmanlı’nın son döneminde Anadolu’yu parsel parsel işgal eden güçler, aralarında yaptıkları anlaşmalarla işgalden önce toprakları aralarında paylaşarak bir plan oluşturmuşlardı. Şimdi de Suriye, Lübnan, Irak ve diğer Ortadoğu ülkeleri üzerinde benzer bir oyun oynanıyor. Türkiye ise her tarafı ateş çemberine alınmaya çalışılan bir ülke konumunda. Eğer siyasi iktidar akıllı ve milli projeler geliştiremezse, Türkiye’nin parçalanma riskiyle karşı karşıya kalması kaçınılmaz olabilir. Milli Paralarla Ticaret ve Emperyalizmle Mücadele 3. Dünya Savaşı, emperyal güçlerin diğer ülkeler üzerinde kurdukları modern sömürgeciliği devam ettirebilme projesinden başka bir şey değildir. Prof. Dr. Haydar Baş’ın milli paralarla ticaret söylemi, bu mücadelenin en önemli unsurlarından biridir. Milli paralarla ticaret, ABD’nin tek kutuplu dünya düzenine son verebilecek güçlü bir hamledir. Geçen hafta Donald Trump, BRICS ülkelerine yönelik yaptığı açıklamada, bu ülkelerin ABD dolarını rezerv para birimi olarak kullanmaya devam etmelerini isteyerek; aksi halde BRICS ülkelerinin dolardan uzaklaşmaya çalışmaları halinde yüzde 100 gümrük vergisi uygulayacağını belirtti. Yani, başta BRICS ülkeleri olmak üzere dünyanın ABD dolarını ticaretlerinde kullanma yerine, kendi milli paraları ile ticaret yapma fikri, ABD’yi panikletmiş durumda. Boyalı kâğıdı ile dünyaya liderlik yapmaya çalışanlar, tahtlarının yıkılmasından korkuyorlar. 2005 yılında İstanbul’da düzenlenen Milli Ekonomi Modeli kongresinde Prof. Dr. Haydar Baş’ın ‘milli para uygulamasıyla ABD bitebilir’ ifadesi hala kulaklarımızdadır. Haydar Baş, milli ekonomi modelini ortaya koyarken sadece ekonomik bağımsızlığın değil, siyasi bağımsızlığın da temelini atmıştır. Bu model, sömürgeciliğe karşı duran ancak bir çözüm bulamayan ülkeler için bir kurtuluş reçetesidir. İşte şimdi boyalı kağıtları ile bir sömürü düzeni kuranlarla, emperyalizmin sömürü politikalarına karşı bağımsızlık mücadelesi yaşanmaktadır. Kendi Tarihimiz ve Medeniyetimizle Barışmak Eğer bir ülke, kendi tarihine, medeniyetine ve kurucu unsurlarına karşı bir kavga içerisindeyse ne bir proje üretebilir ne de çözüm sunabilir. Türkiye, uzun vadeli planlar yaparak ve geçmişiyle barışarak hareket etmelidir. Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” anlayışı, önce kendi içinde huzuru sağlamayı, ardından dünyada barışı hedeflemeyi işaret eder. Bu bakış açısı, Türkiye’nin yeniden güçlü bir lider ülke konumuna gelmesi için temel bir adımdır. İsrail’in Kudüs Planı ve Türk-İslam Dünyasının Tavrı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma çabası, iki devletli çözüm önerisiyle örtülü bir planın parçasıdır. Bu anlayış, Türk-İslam dünyasının aleyhine işleyen bir politikadır. Prof. Dr. Haydar Baş’ın yıllar önce söylediği gibi, İslam dünyası Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı kendi başkenti ilan etmelidir. Bu, İslam dünyasının birliğini ve direnişini gösterecek önemli bir adım olacaktır. Ortadoğu’daki bu çatışmalar, Haçlı zihniyetinin günümüzde farklı şekillerde devam ettiğini gösteriyor. Türkiye, emperyalizme karşı duruşunu netleştirerek ve bağımsızlık mücadelesini ön plana alarak bu süreçte güçlü bir liderlik ortaya koyabilir. Ancak bu, günübirlik tartışmalarla değil, uzun vadeli stratejik planlarla mümkündür. Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp