3 Eylül 2025 Çarşamba

30 Ağustos: Milletin Bağımsızlık Manifestosu

“Milli bayramlarını kutlamayan milletler, dini bayramlarını kutlayacak vatan bulamazlar.”
Prof. Dr. Haydar Baş’ın bu veciz sözü, bayramların yalnızca bir anma değil, milletlerin varoluşunu ayakta tutan temel direkler olduğunu vurgulamaktadır. Hafta sonu BTP İstanbul İl Başkanlığı’nın düzenlediği 30 Ağustos Zafer Bayramı programında bu hakikat bir kez daha coşku ve gönülden katılımla ortaya kondu. Bir kez daha görüldü ki, 30 Ağustos bir milletin küllerinden yeniden doğuşunun adıdır. 103 yıl önce, 30 Ağustos 1922’de emperyalizm diz çöktürülmüş, bağımsızlık tutkusu dünyaya haykırılmıştır. O gün verilen mücadele yalnızca askeri bir savaş değil; aynı zamanda milletin iradesinin, imanının ve kararlılığının beyanıydı. Bugün bizler de aynı ruhla, aynı inanç ve kararlılıkla buradayız.

İstanbul’un aczi, Anadolu’nun direnişi

O günlerde İstanbul Hükümeti işgaller karşısında adeta acz içindeydi. Trabzon Mebusu Hafız Mehmet Bey, Meclis’te şöyle haykırıyordu:
“Birçok yerler işgal olunuyor ve Dışişleri Bakanı henüz nerelerin işgal edildiğini bile bilmiyor… Hükümetler mağlup olurlar fakat vatanın müdafaası sonunda bir millet ölse bile namusu ile şerefi ile ölür.”

Evet, hükümetler düşebilir, makamlar boşalabilir. Ama millet dimdik ayakta kaldığında, vatan asla düşmez!

Emperyalizm bugün farklı kılıklarda

Bizlere düşen görev, o günün iradesini bugünün şartlarında hayata geçirmektir. Çünkü milletimiz bir kez daha ekonomik kuşatmalarla, siyasi baskılarla, bölgesel oyunlarla sınanmaktadır. Tıpkı işgal yıllarında olduğu gibi bugün de karşımızda emperyalizm vardır. Ancak artık tankla, tüfekle değil; borçla, faizle, ithalatla, ambargolarla saldırmaktadır.

Balıkesir Hutbesi: Milletin ayağa kalkışı

Balıkesir’de işgallerin hemen ardından Zağnos Paşa Camii’nde Müftü ve eşraf halka şöyle seslenmişti:

“Bu millet esir edilemez! İstiklâl uğruna can vermek haktır, haysiyettir. Silahı olan silahını alsın, olmayan kazmasını, küreğini alsın; yeter ki vatan müdafaasında geri durmasın!”

Bu hutbenin ardından cami avlusunda toplanan yüzlerce kişi tekbirlerle gönüllü yazılmış ve Balıkesir Kuvâ-yi Milliyesi’nin nüvesi oluşmuştur.

İşte bu ruh sayesinde, 30 Ağustos’ta milletimiz dünyaya şu mesajı verdi:
“Türk milleti bağımsızdır, bağımsız kalacaktır!”

Tek millet, tek yürek

Bugünlerde kimi çevreler Türk, Kürt, Arap ayrımı yaparak milletimizi bölmeye çalışıyor. Oysa bizim tarihimizde bu millet ayrılmadı, ayrılmayacak! Çünkü biz tek millet, tek yürek, tek bayrak, tek vatanız. Çanakkale’de yan yana şehit düşen de Türk’tü, Kürt’tü, Arap’tı, Laz’dı, Çerkes’ti, Boşnak’tı… 30 Ağustos’ta aynı siperden aynı düşmana karşı direnen de onlardı. İşte bu ruhu diri tuttuğumuz sürece, hiçbir güç bizi bölemez!

Zaferin Ekonomik Boyutu: Tam Bağımsızlık

30 Ağustos Zaferi yalnızca askeri bir başarı değil, aynı zamanda ekonomik bağımsızlığın yolunu açan bir dönüm noktasıdır. Atatürk’ün en büyük farkı, zaferi yalnızca düşmanı Anadolu’dan kovmakla sınırlı görmemesi, bu zaferi ekonomik kalkınma ve tam bağımsızlıkla taçlandırmasıdır.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın İstanbul’da yaptığı konuşmada altını çizdiği gibi:
“Zafer dediğimiz şey bir bütün. Eğer sadece düşmanın Anadolu’dan postallarını temizlemek olsaydı mesele, 30 Ağustos’tan sonra bir şey yapılmazdı. Ama Atatürk yetinmedi, dedi ki bu devlet benimdir diyebilmem için limanlar, köprüler, madenler, bankalar da benim olacak. Ancak o zaman tam bağımsızlık olur.”

Bugün geldiğimiz noktada ne yazık ki bu gerçeklerden uzaklaştık. Yabancı şirketlerin işlettiği limanlar, özelleştirilmiş enerji kaynakları, küresel sermayeye devredilmiş bankalar… Oysa zaferin gerçek manası, sadece askeri değil, ekonomik bağımsızlığı da kazanabilmekte yatmaktadır.

Burada Prof. Dr. Haydar Baş’ın yıllar önce ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli’ni hatırlamak gerekiyor. Hüseyin Baş’ın da ifade ettiği gibi:
“Aradan 100 yıl geçti, bir Haydar Hoca çıktı ve dedi ki; benim o zaferi bugün de taşımam ve yaşamam için ekonomik bağımsızlığı tam anlamıyla elime almam lazım.”

Demek ki, 30 Ağustos ruhunu yaşatmak istiyorsak, yalnızca geçmişin destanlarını anmakla yetinemeyiz. Aynı zamanda bugün limanlarımızda, madenlerimizde, fabrikalarımızda, bankalarımızda tam bağımsızlığımızı hayata geçirmek zorundayız.

Zaferin manası

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü hâlâ yol göstericidir:
“Zafer, zafer benimdir diyebilenindir.”

Evet, zafer kararlılıkla kazanılır. Zafer, bağımsızlık aşkıyla kazanılır. Zafer, hakka ve halka dayanan bir duruşla kazanılır. Bugün 30 Ağustos yalnızca geçmişin bir hatırası değil, geleceğin de yol haritasıdır.

Ahkam-ı Hatime

Bizler BTP kadroları olarak, ekonomide kendi modelimizi üreten, siyasette kendi yolunu çizen, dünyaya kendi değerleriyle yön veren bir Türkiye’yi inşa etme kararlılığındayız. İşte 30 Ağustos ruhu, bize bu istikameti göstermektedir.

103. yıldönümünde, aziz şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.

Yaşasın bağımsız Türkiye!
Yaşasın milletimizin kutlu zaferi!
Ne mutlu Türk’üm diyene!

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi