Özümüz Ehl-i Beyt?tir Yüklenme tarihi 26 Ekim 2015 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Geçenlerde iÅŸyerimde istirahat saatinde Prof. Dr. Haydar BaÅŸ Hocamızın Ä°mam Hasan adlı eserini okuyordum. Bir çalışma arkadaşım ne okuyorsun diye sordu. Ben de Ehl-i Beyt?in hayatını okuyorum dedim. Kısa bir süre sessizlik oldu. Anladım ki arkadaÅŸ Ehl-i Beyt derken neyi ifade ettiÄŸimi anlamamıştı. Benim birilerinin hayatını okuduÄŸumu anlamıştı ama Ehl-i Beyt kimdi? Evet, toplumumuzun geldiÄŸi nokta bu… Ehl-i Beyt, toplumumuzun özü, Ä°slam?ın özü. Toplum olarak, her kademede özümüzden o kadar uzaklaÅŸmışız ki. Nerden nereye… Ehl- i Beyt?in önce kelime manasını ifade edersek; Ehl ile ahali aynı köktendir. KiÅŸiler demektir. Beyt ise ev demektir. Yani ev ahalisi manasına gelir. Anlam olarak Ehl-i Beyt Hz. Muhammed (sav) in ailesi demektir. Bu aile ?Hamse-i Al-i Aba? diye ifade edilen Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Fatma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin?den oluÅŸmaktadır. Toplumumuzun her kademesinde Ehl-Beyt’in izi vardır. Hepimizin bildiÄŸi gibi ülkemizde en çok kullanılan isimler Mehmet (Muhammed), Ali; Hasan; Hüseyin, Fatma (Fatıma)?dır. Hepimizin ailesinde bu isimlerden biri veya bir kaçı vardır. Bu isimlerin hepsi de Ehl-i Beyt?i oluÅŸturan 5 kiÅŸinin isimleridir. Ehl-i Beyt soyundan gelenlere de Seyyid ve Åžerif denir. Türk tarihine baktığımızda hep Seyyid ve Åžeriflerin özel yeri olmuÅŸtur. Tarihimizde Ehl-i Beyt ve onların asırlar içerisinde uzanan nesilleri de her dönemde yadigâr-ı peygamberî olarak büyük hürmet ve itibara mazhar olmuÅŸtur. O derece ki Osmanlı?da sadece Peygamber soyundan gelenleri tespit ve ailelerinin ÅŸerefine uygun yaÅŸamalarını temin için ?NakibüleÅŸraflık? denilen resmi bir kurum oluÅŸturulmuÅŸ; bu kurum üyelerine protokolde özel yer ayrılmıştır. Tarihimizde Ehl-i Beyt?in yerinin farklı olmasının bir sebebi de Türklerin Müslüman oluÅŸunun Ehl-i Beyt vesilesi ile olmasından olsa gerektir. Dinimiz Ä°slam’a büyük hizmetlerde bulunmuÅŸ ve Hz. Peygamberimizin (sav) övgüsüne mazhar olmuÅŸ biz Türkler, Ä°slam’ı bizzat Ehl-i Beyt?in kaynaklarından öğrenmiÅŸizdir. Türklerin Ä°slam?la tanışıp Müslüman olma sürecini; Prof. Dr. Haydar BaÅŸ Hocamızın Yeni Mesaj Gazetesinde yayımlanan günlük makalelerinden birinden alıntı yaparak sunmak istiyorum: ?Kerbela’da Hz. Hüseyin’in ÅŸehit edilmesinden sonra, Hz. Peygamber’in (sav) torunları Türkistan’a göçtüler. Horasan ve Maveraünnehir?e yerleÅŸtiler. Ä°mam Hasan (as) ve Ä°mam Hüseyin?in (as) soyu 8. yüzyılın baÅŸlarından itibaren Ä°ran, Horasan, Daylam, Tabaristan, Türkistan bölgesine yayılmışlardır. Bundan sonra baÅŸlayan süreçte Ehl-i Beyt imamlarının Türkleri Ä°slam?a daveti büyük bir muhabbetle gerçekleÅŸmiÅŸtir. Ä°mam Musa Kazım (as) ve oÄŸlu Ä°mam Rıza (as ) Horasan bölgesinde yaÅŸamış olup, kendileri ve çocukları yerli halkla evlenmiÅŸlerdir. Ä°mam Zeynelabidin (as) oÄŸlu Zeyd soyu, Ä°mam Cafer?in (as) oÄŸlu Ä°smail ve onun oÄŸlu Muhammed soylu imamların Türklerle yakın iliÅŸkileri olmuÅŸtur. Halife Memun?un, Ä°mam Rız?ı (as) veliaht tayin etmesi ile Türkler Abbasi ordusunda ve yönetiminde önemli mevkilere getirilmiÅŸlerdir. Abbasiler, Ä°mam Naki?yi (as) Samarra?da yaÅŸamaya mecbur ettiklerinde, Ä°mam Naki (as) de bu bölgede Türklere Ä°slam?ı tebliÄŸ etmiÅŸtir. Türklerin Kur?an?ın Türkçe anlamını öğrenmeleri, Hz. Peygamberin sünnetini, Ä°slam?ın temel prensiplerini kavramaları hep Ehl-i Beyt imamları kanalı ile olmuÅŸtur. Anadolu?nun Ä°slamlaÅŸmasında ve TürkleÅŸmesinde en önemli isim Ahmed Yesevi?dir. Belh, Buhara ve Horasan taraflarından gelen erenleri bu coÄŸrafyalara yerleÅŸtirmiÅŸtir. Ahmed Yesevi, Hacı BektaÅŸi Veli, Sarı Saltuk, Geyikli Baba, Abdal Musa ve Horozlu Dede gibi alperenleri Anadolu?ya göndermiÅŸtir.? Toplumumuzun ÅŸu anki halini bir analiz edelim. Adil, müreffeh, ölçülü ve anarÅŸiden arınmış bir toplumda yaÅŸadığımızı ne derece iddia edebiliriz? Haklı hakkını alabiliyor mu? Haksıza haddi bildiriliyor mu? VatandaÅŸ, günlük yaÅŸantısında bile hakkı olan ÅŸeylerden doya doya istifade edebiliyor mu? Toplumda ne ölçü kalmış, ne düzen. Yüce Peygamberimiz Hadisi Åžeriflerinde de; ?Ben sizin aranızda iki deÄŸerli emanet bırakıyorum; onlara sarıldığınız sürece benden sonra asla sapıklığa düşmezsiniz. Onlar Allah?ın Kitab?ı ve benim Ehl-i Beyt?imdir.? (Sahih-i Müslim, Kitab-u Fezail-i Ali ibn-i Ebi Talib, c.7, s.122) buyurmuÅŸtur. Toplumumuzun geçmiÅŸte olduÄŸu gibi birlik ve beraberliÄŸi, düzeni, tabir caizse Peygamberi ifade ile sapıklığa düşmemesi yukarıda aktardığımız Hadis-i Åžerif?te belirtildiÄŸi üzere Allah?ın Kitab?ına ve Ehl-i Beyt?e sarılmakla mümkündür. EÄŸer toplum olarak daha mutlu ve huzurlu bir yaÅŸamak istiyorsak; yanlıştan dönmek ve gereÄŸini yerine getirmek zorundayız. Bu noktaya gelmiÅŸken toplum olarak son dönemde uzaklaÅŸtığımız özümüzü bizi hatırlatan, bizleri tabir caizse Ehl-i Beyt ile yeniden tanıştıran Prof. Dr. Haydar BaÅŸ Hocamıza şükranlarımızı sunar; kendisine muvaffakiyetler dileriz. Dr. Ali Bestami Kepekçi / 19/04/12 Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAÅžFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp