Hüznü umuda dönüştüren Genel Başkan: Hüseyin BAŞ Yüklenme tarihi 20 Ekim 202026 Temmuz 2021 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi 18 Ekim Pazar günü Ankara’daydık. BTP 5. Olağanüstü Büyük Kongresi’ne katılmak için Türkiye’nin 81 ilinden gelen binlerce delege ve teşkilat mensubu gibi bizde Sincan Harikalar Diyarındaydık. BTP için çok önemli bir gündü 18 Ekim. BTP kadroları Prof. Dr. Haydar Baş’ın rıhletinden sonra bu kadar büyük katılımlı ilk toplantısını yapıyordu. MYK kararıyla Genel Başkanlığa seçilmiş olan Hüseyin Baş’ın beraber çalışacağı MYK’yı oluşturacağı ve tüm delegelerin önüne çıkacağı ilk Büyük Kongre idi. Çok ihtişamlı bir mekan ve sahne seçilmiş idi kongre için; dosta gurur, düşmana korku verircesine. Hele bir de kongrenin sloganı yok mu: “Var bi hayalimiz”… Ciltlerce kitap yazılabilecek kadar dolu slogan. Kongre alanına girince Mustafa Kemal Atatürk, Prof. Dr. Haydar Baş ve Hüseyin Baş’a ait dev posterler karşılıyordu sizi. Sanki posterler konuşuyordu. Alana ilk girdiğimde yaşadığım psikolojiyi iki kelime ile özetlemek gerekirse “hüzün ve umut” derim size. Evet alanda hüzün vardı. Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş’ın bedenen aramızda olmadığı ilk kongre idi. Sadece Türkiye siyasetine değil, dünyaya yön vermiş yeri doldurulamayacak bir Lider Hakk’a yürümüştü. BTP’nin isminden amblemine, tüzüğünden programına her karesinde emeği vardı, Prof. Dr. Haydar Baş’ın. BTP programının iskeleti Haydar Hocaya ait başta Milli Ekonomi Modeli olmak üzere projeler ve fikirlerden oluşmakta idi. Sadece bunlar mı? Oradaki herkesin Haydar Hoca ile yaşanmış bir sürü unutulmaz anısı vardı. 20 Ekim 2019’da yine Ankara’da yapılan BTP 7. Olağan Büyük Kongresinden sadece bir yıl geçmişti daha. Her şey taptaze idi. Evet alanda umut vardı. Katılımcıların, delegelerin çoğunluğunun genç olması, alanda her köşeyi dolduran gençlik teşkilatı üyeleri ve en önemlisi Hüseyin Baş’ın posteri oradaki herkes için umut sebebi olmuş idi. Kongrenin başlaması ile gösterilen sinevizyon, her karesi ile adeta salondakilerin gönlüne tercüman olmuştu. Hele Hüseyin Baş’ın Haydar Hoca’nın başı ucunda verdiği görüntüler ve sözler ne harika idi. Yaşananlar o kadar güzel özetlenmişti ki: “Canımız toprakta, Bedenimiz dimdik ayakta.” Helal olsun Hüseyin Başkan. Gönlümüze tercüman oldun. İçi kan ağlayan, senin gibi “hüzün” içinde olan BTP kadrolarına, senin ifadenle dava arkadaşlarına “umut” oldun. Sana bir kere değil, binlerce kez helal olsun. O ne muhteşemdi sahneye çıkışın, bizleri selamlayışın. “Gururla söylüyorum, ben Haydar Baş’ın oğluyum” diye vurgu yaparak başladığın konuşma ne muhteşemdi. Adeta tüm dünyaya bir haykırış idi: “Haydar Hoca ölmedi, ölmez, fikirleri ile yaşayacak. Ve ben bu fikirlerin sahibi olacağım, takipçisi olacağım, bu fikirleri iktidar edeceğim.” haykırışı. Bu haykırışın hemen ardından “24 yaşında kendini Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum diyen Deniz Gezmiş’in izinden ben de kendimi 29 yaşında Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına adıyorum.” söylemin Haydar Hocanın davası uğruna, vatan uğruna, Millet adına kendini adamış olmanın ilanından başka bir şey değildi. Hüseyin Başkan iyi ki varsın! Sen Haydar Hocanın oğlusun. Her konuşmanda Türkiye siyasetine yeni bir söylem kazandırıyorsun, tıpkı Baban gibi, Haydar Hoca gibi. BTP seninle birlikte siyasete yön vermeye devam ediyor. “Kutlu kader” olarak tanımladığın, “Kendini Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına adamak” diye tarif ettiğin; her vatandaşa, her kesime “empati” kurarak ötekileştirmeye son verdiğin; ”bu koltuğun hayrını görmeye değil hakkını vermeye geldim” dediğin “kutlu yol”da yolun ve bahtın açık olsun. Dr. Öğr. Üyesi Ali Bestami Kepekçi Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp