24 Kasım 2024 Pazar

Efendilik mi Uşaklık mı?

İngiliz kralı VIII. Edward’a İstanbul’a Atatürk’ü ziyarete geldiği zaman verdiği ziyafetteki görevli Türk garsonlardan bir tanesinin heyecanlanarak, elindeki servis tabağını elinden düşürdüğünde Mustafa Kemal Atatürk’ün Kral’a eğilerek söylediği sözleri hepimiz biliriz:

-”Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim!”

Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın hep kullandığı “hepiniz patron olacaksınız” sözünü hatırladıkça hemen aklıma bu davet gelir. Bu konuda yazmaya karar verince, Hocamın bu sözünün tam metnini bulayım diye elektronik medyaya başvurdum. Önüme 26 Mayıs 2010’da Yeniçağda yazılmış bir makale çıktı. Konu o kadar güzel kaleme alınmış ki, yeniden yazmanın anlamı yok dedim. Makaleyi bu vesile ile rahmetle anmayı borç bildiğim, Ekim 2015’te Hakk’a yürüyen Hasan Demir yazmış.        

“Haydar Hoca, “Herkese vatandaşlık maaşı bağlayacağım” diyor, nasıl olacağını anlatıyor. “Sizi madenlerinizin ortağı yapacağım, hepiniz patron olacaksınız” diyor, nasıl olacağını anlatıyor. İnanmayan olabilir diye, “Vallahi de, billahi de yapacağım” yemini veriyor.

Böyle bir yemin edebilmek her babayiğidin harcı değil. İnanmasa, güvenmese bu yemini edebilir mi?

Sonra NTV’de Mayıs 2015’de yayınlamış haber videosunu izledim. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın Bakırköy Mitingi konuşmasından bir alıntı. Bakınız ne diyor Prof. Dr. Haydar Baş:

“Benim işçim asgari ücret olarak 5 bin değil 10 bin Türk lirası alacak. Bizim Avrupalıdan ne farkımız var? Avrupalı bizi işçi yaptı, dünyayı işçi yaptı. Memleketine çağırdı. İşçi olarak bizi çalıştırdı. Utanmıyoruz. Bu kadar servet elimizde. Ben Avrupa ve Amerika’yı buraya işçi getirmezsem namerdim. Var mısınız buna?”

Ve bu haberi sunan Oğuz Haksever’in sözlerini de aktarmadan geçemeyeceğim:

-“…Haydar Baş’ın son vaatlerinden biri de yabancı işçilerle ilgili; getirecek söz verdi. Ama Çin’den, Afrika’dan ya da akla gelen 3. dünya ülkelerinden değil!” 

Yapboz parçaları yan yana geldikçe

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerde ekonomide yeni dönemi başlattığını ilan ederken “bizim tek derdimiz var, ihracat, ihracat, ihracat. Ve bunu başaracağız.” diyor. Anlaşılan modelin esası tamamen ihracatı artırmaya yönelik. Ve bu yönde kararlar almaya başladıklarını ifade ediyor ve “zor olanı seçtik”, “ekonomik kurtuluş savaşı” gibi ifadeler kullanarak da sanki vatandaşı bir şeylere hazırlıyor.

Başka ne diyor, Sayın Erdoğan: “Üretimle yabancı yatırımcıların dikkatini çekeceğiz. Çin böyle büyümüş. Biz onlardan daha avantajlıyız. Biz pazara daha yakınız.”

Yapılan açıklamalar ve yapılanlar birer yapboz parçası gibi yan yana dizildikçe bu ekonomideki yeni dönemin tüm detayları ortaya çıkıyor.

Aslında BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş açıklamaları ile uzun süreden beri büyük fotoğrafı gözlerimiz önüne seriyor. Genel Başkan’ın Flash TV programında söylediği gibi doların bir anda 8 liradan 13 liraya çıkarılması da hükümet tarafından bilinçli yapılan bir hareket. Yine Sayın Baş’ın 28 Ekimde sosyal medya üzerinden yaptığı açıklama:

-“ Kimseye açıklamadıkları, sır gibi sakladıkları, bilinçli bir şekilde dövizi artırma ve vatandaşı fakirleştirme operasyonlarının sebebini sonunda çözdüm. Maksat cari açığı azaltmak hatta cari fazla vermek ve belki de bu verilen cari fazla ile dövizi tekrar düşürmek.

Fakat gözden kaçan husus şudur ki; öz varlıklarının üretimi olmadan ve katma değeri yüksek girişimleri öne çıkarmadan ülkeye döviz sokarak cari fazla verme politikası bir nevi borçlanmadır ve günün sonunda çok daha vahim bir tablo ortaya çıkar. Hülasa dövizi bilinçli artırma ve halkı fakirleştirme hamlelerin sonuncunda umduklarını bulamayacaklar ve olan yine güzelim ülkemize olacaktır.”

Sanırım birileri milletimize Mustafa Kemal Atatürk’ün bir türlü öğretemediği uşaklığı öğretmek de kararlı. Anlaşılan o ki hedeflenen, Çin’in 2013’de bıraktığı, “ucuz iş gücü” ile “ihracat odaklı” ekonomik bir model uygulamak. 

Tek dert ihracat olunca tabii, Türkiye kasım ayı verilerine göre ihracatta rekorların kırıldığı bir dönem geçiriyor. Yani Hüseyin Başkanın ifade ettiği gibi günlük istatistiklerin bazılarının iyi yönde geleceği aşikar. Tamam da en büyük ihracat kalemlerimizden birisi tekstil. Ama ne var ki; dünya çapında bir tane tekstil markamız yok. İhracat edilen ürünler, ya yurt dışındaki firmalar adına yapılan fason ürünler ya da imitasyon ürünler.

Ben bir cümle de asgari ücret artışında yüksek bir artış beklentisi olanlara seslenmek istiyorum. Hedef belli. Nerde ise tamamen hammaddesi, kullanılan enerjisi ithalata dayalı olan bir üretim merkezinde düşürülecek tek maliyet, tek yerli olan iş gücüdür. Dolayısıyla iş gücünün artması, Sayın Erdoğan’ın “yeni ekonomik modeli” ile uyuşmamaktadır. Biliyorsunuz “ekonomik kurtuluş savaşı” var. Bunu kabullenmek zorundasınız. Ha ucuz iş gücü ile ben çalışmam derseniz. Siz aç kalabilirsiniz, fark etmez. Yedek kulübesinde ucuz iş gücü de olsa çalışmayı bekleyen kayıtlı kayıtsız göçmenler var. Unutmayalım ki; ucuz iş gücü temini yani vatandaşın sömürüsü kapital sistemde bir gerekliliktir.

Bir tarafta “Milleti patron yapma”nın tüm yollarını ortaya koyan Milli Ekonomi Modeli ve BTP. Diğer tarafta da “Milleti fakirleştirerek uşak yapma” kararında olanlar.

Son söz Prof. Dr. Haydar Baş’ın konuşmalarının yer aldığı sinevizyondan sonra BTP Konya İl Başkanlığı Kongresindeki konuşmasında “Babam. Sinevizyonda dinlediğimiz kadar, herhalde hepimiz ikna olduk. O adamı başa getirse idik bugünleri yaşamazdık.” Diyerek bir kez daha milletimize seslenen Hüseyin Baş’ın olsun:

“BTP kadroları dimdik ayakta bütün arzusu ile bütün sevgisi ile ilk günkü gibi babamızdan aldığımız emaneti en yükseklere taşımak için Atamızdan aldığımız Cumhuriyeti en yüce noktalara taşımak için mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Konya’dan bütün Türk milletine söz olsun, yemin olsun.”            

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi