Papa XIV. Leo’nun İznik Adımı: Teoloji, Sembol ve Jeopolitik Bir Hatırlatma Yüklenme tarihi 1 Aralık 20251 Aralık 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Papa XIV. Leo’nun, seçildikten yalnızca altı ay sonra ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye yapması ve 27–28 Kasım’da İznik’te konsil ayini yönetmesi; salt bir “dini tören” değildir. Seçilen tarih, mekân ve içerik bir araya geldiğinde ortaya çıkan tablo, Türkiye’nin kültürel, diplomatik ve jeopolitik geleceği açısından son derece kritik bir anlam taşımaktadır. Bu nedenle şu soruyu sormak zorundayız: Bu ziyaret, teolojik bir buluşma mı, yoksa tarihsel ve siyasal bir hatırlatma mı? 1. İznik Konsili’nin 1700 Yıllık Mesajı Ayin için seçilen 28 Kasım tarihi, Hristiyanlık tarihinde özel bir yere sahiptir: ➡ 28 Kasım 325 – Birinci İznik Konsili’nin açılış günü. Bu konsil; Roma Kilisesi ile Doğu Hristiyanlığını ortak bir otorite altında birleştirme idealinin başlangıcıdır. Papa XIV. Leo’nun İznik’te bu tarihe gönderme yaparak ayin yönetmesi, Katolik–Ortodoks yakınlaşmasının yeni bir aşamaya taşınmak istendiğini göstermektedir. Vatikan’ın ana hedefi açıktır: Doğu Hristiyanlığını yeniden yapılandırmak, Katolik–Ortodoks ayrımını yumuşatmak, İstanbul ve Anadolu merkezli yeni bir teolojik eksen oluşturmak. Bu nedenle İznik hamlesi, sembolik olduğu kadar egemenlik boyutları olan stratejik bir adımdır. 2. Ekümeniklik Tartışmasının Yeniden Isıtılması Lozan Antlaşması, Fener Rum Patrikhanesi’nin yetkisini açıkça sınırlar: ➡ Patrikhane yalnızca Türkiye’deki Rum Ortodoks toplumu üzerinde ruhani otoritedir;➡ “Ekümenik” değildir, siyasi bir statüye sahip değildir. Fakat Papa’nın İznik ziyareti ile birlikte: Ekümeniklik söylemi yeniden gündeme taşınmış, Fener Patrikhanesi’nin uluslararası konumu tartışmaya açılmış, Ayinler global medya görünürlüğü eşliğinde sembolik şekilde konumlandırılmıştır. Bu, Lozan’ın çerçevesini gevşetmeye dönük kültürel-diplomatik bir manevradır. 3. “Daha Önce de Papalar Geldi” İtirazı Neden Eksik? Türkiye geçmişte birçok Papa’yı ağırladı: • VI. Paul – 1967• II. John Paul – 1979• XVI. Benedict – 2006• Francis – 2014 Bu ziyaretlerin her biri diplomatik açıdan önemliydi. Ancak hiçbiri aşağıdaki unsurları taşımadı: İlk kez “İznik’te Konsil Ayini” yapıldı.Önceki ziyaretlerde İznik, konsil sembolizmi veya birlik mesajı için kullanılmadı. Konsil temalı liturji ilk kez sahaya sürüldü.Papa’nın bu ziyareti, Hristiyanlığın teolojik birliğine açık referans içeren nadir adımlardan biridir. Ekümeniklik tartışması ilk kez bu derece siyasallaştı.1979 ve 2006 ziyaretlerinde konu elbette vardı; ancak Lozan’ın statüsünü zorlayan bu ölçüde bir görünürlük, Konsil sembolizmi, Doğu Hristiyanlığını yeniden örgütleme mesajıaçık biçimde kullanılmamıştı. Dolayısıyla: “Papa daha önce de geldi” demek, 2024 İznik hamlesinin niteliğini gözden kaçırmaktır. 4. ABD Büyükelçisi’nin Ruhban Okulu Açıklaması: Manidar Zamanlama Papa ziyareti devam ederken ABD Ankara Büyükelçisi’nin Heybeliada Ruhban Okulu için tarih vermesi, sürecin yalnızca teolojik değil, aynı zamanda jeopolitik bir eşgüdümle yürütüldüğünü göstermektedir. Burada üçlü bir basamak ortaya çıkmaktadır: Ekümeniklik → Siyasi statü talebi Ruhban Okulu → Kurumsal altyapı İznik Ayini → Uluslararası görünürlük ve meşruiyet Bu zincir, Vatikan’ın ve Batı’nın bölgesel stratejisini açıkça işaret eder. 5. Türkiye’nin Jeopolitik Konumunun Yeniden Şekillendirilmesi Bugün dünya yeni bir güç dengesi arayışındadır: ABD’nin Ortadoğu hesapları, Avrupa’nın enerji kaygıları, Rusya’nın Ortodoks coğrafyasındaki nüfuzu, Çin’in İpek Yolu hattı… Bu tablo, Anadolu’yu yeniden dinî ve kültürel rekabet alanı hâline getiriyor. Vatikan’ın amacı: Anadolu’yu erken dönem Hristiyanlığın merkezi olarak yeniden yapılandırmak, Türkiye’nin laik–üniter yapısını yumuşatmak, Fener Patrikhanesi’nin alanını genişletmek, Kültürel nüfuz üzerinden yeni bir jeopolitik eksen kurmak. Bu nedenle biz Türkiye olarak bu hamleleri “dini etkinlik” düzeyinde okursak yanlış yaparız. Sonuç: Sembollerin Dili ve Türkiye’nin Konumu Papa XIV. Leo’nun İznik ziyareti, bize üç kritik gerçeği hatırlatıyor: Kiliseler Birliği projesi yeniden canlandırılmak istenmektedir. Ekümeniklik tartışması Türkiye’nin jeopolitik alanına tekrar sokulmaktadır. Heybeliada Ruhban Okulu ve benzeri adımlar, bu stratejinin kurumsal basamaklarıdır. Egemenlik yalnızca toprak üzerinden değil, kültür, sembol ve tarih üzerinden de test edilir.Türkiye bu gelişmeleri iyi okur, sembolik dili doğru çözerse güçlü kalır; aksi takdirde kültürel-diplomatik bedeller kaçınılmaz olur. Aman dikkat! “Milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüz, dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür.” (Prof. Dr. Haydar Baş) Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp