Din, Jeopolitik ve Türkiye Yüklenme tarihi 6 Aralık 20256 Aralık 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Türkiye’nin bugün karşı karşıya olduğu gelişmeleri sağlıklı değerlendirebilmek için meselelere parçalı biçimde değil, bütünsel ve stratejik bir perspektifle yaklaşmak gerekiyor. Papa XIV. Leo’nun İznik’te yönettiği ayin de bu çerçevede yalnızca dinî bir etkinlik değil, tarihsel ve jeopolitik bağlamı olan bir gelişme olarak ele alınmalıdır. Sosyal medyada Papa’nın Türk bayrağına eğilerek selam vermesi bazı çevrelerde “Türkiye’ye özgü özel bir saygı gösterisi” şeklinde yorumlandı. Oysa Katolik protokolünde bu selamlama biçimi, tüm resmî ziyaretlerde uygulanır. Bu nedenle jesti Türkiye’ye özel anlamlarla yorumlamak, geniş bağlamı gözden kaçırmaya yol açabilir. Daha geniş fotoğraf ise tarihsel örüntüde karşımıza çıkıyor:Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’ye beş Papa geldi; bunların üçü son yirmi yılda gerçekleşti ve bu ziyaretlerin önemli bir bölümü 28 Kasım hattında, yani Hristiyanlık tarihinde kritik bir dönemeç olan 1. İznik Konsili’nin yıl dönümünde yapıldı. Bu durum ziyaretlerin yalnızca diplomatik değil, sembolik bir zemine de sahip olduğunu gösteriyor. Papa XIV. Leo’nun İznik’te ayin yönetmesi, bu sembolik tarihe dikkat çeken bir geri dönüş niteliği taşıyor. Ayrıca Batı’daki teolojik yaklaşımlar düşünüldüğünde, Anadolu’nun tarihî rolünün uluslararası tartışmalarda yeniden vurgulandığı görülüyor. Nitekim 2006 yılındaki ziyarette Papa Benedict’e atfedilen “İstanbul’a değil, Konstantinopolis’e geliyorum” ifadesi, bu sembolik yaklaşımın geçmişte de tartışıldığını göstermişti. Prof. Dr. Haydar Baş’ın o dönemde yaptığı, “bölgesel hafızanın canlandırılmasına dönük sembolik adımların ciddiyetle ele alınması gerektiği” yönündeki değerlendirmesi bugün analitik açıdan yeniden önem kazanmaktadır. Evangelizm, Orta Doğu Politikaları ve Ümmet Söylemi Batı’daki bazı dini akımların, özellikle Evangelist hareketlerin, uluslararası politikalarda etkili olduğu bilinen bir gerçektir. Bu çevrelerin Orta Doğu’ya ilişkin teolojik okumaları, zaman zaman bölgedeki politik süreçlerle kesişebilmektedir. Bu nedenle dinî ve jeopolitik gelişmeler çoğu durumda birbirine paralel ilerler. Türkiye’de eş zamanlı olarak gündeme gelen üç ana eksen özellikle dikkat çekicidir: İznik Ayini – Hristiyanlık tarihinin merkezî bir mekânına yapılan sembolik vurgu Ümmet söyleminin yükselmesi – İç politik söylemlerin din eksenine kayması Etnik-kültürel tartışmaların artması – Dil, temsil ve yerel yönetim eksenli söylemlerin yoğunlaşması Bu başlıklar farklı toplumsal aktörler tarafından farklı amaçlarla dile getirilse de, tamamı Türkiye’nin toplumsal bütünlüğü ve jeopolitik konumu açısından dikkatle takip edilmesi gereken alanlardır. Son yıllarda bazı akademik veya kültürel çevrelerde “Kürt–Yahudi tarihsel ilişkisi”, “Karadeniz’de Pontus mirası”, “Mezopotamya’da çok katmanlı dini yapı” gibi konuların daha görünür hâle gelmesi de, uluslararası literatürde uzun süredir tartışılan kimlik teorilerinin Türkiye’deki yansımalarıdır. Bu tartışmaların kültürel çeşitlilik bağlamından çıkarılıp siyasal mühendislik alanına taşınması, ülkenin bütünlüğü açısından dikkatle izlenmesi gereken bir süreçtir. AK Parti Dönemindeki Düzenlemeler ve Diyalog Politikalarının Yansımaları 2000’li yıllardan itibaren Türkiye’de dinlerarası diyalog söylemi uluslararası ilişkilerde daha görünür hâle geldi. Bu süreçte: • Sümela, Akdamar, Tarsus gibi tarihî mekanlarda düzenli ayinlere izin verilmesi• Çeşitli şehirlerde ibadet mekânlarının sayısının artması• İmar düzenlemelerinde ibadet mekânı statüsünün kolaylaşması• Kimlik kartlarında din hanesinin kaldırılması• Ruhban Okulu konusunun uluslararası platformlarda zaman zaman gündeme gelmesi gibi adımlar atıldı. Bazı çevreler bu adımları din özgürlüklerinin genişlemesi şeklinde değerlendirirken, bazı analizler bu gelişmeleri bölgedeki teolojik ve kültürel nüfuz alanlarının genişlemesi bağlamında yorumlamaktadır. Bu iki yaklaşım da demokratik tartışma çerçevesinde ifade edilen görüşlerdir. Merhum Prof. Dr. Haydar Baş’ın sıklıkla vurguladığı, milli ve dini bütünlüğün bir arada korunması gerektiğine dair yaklaşım, bugün de toplumsal dengeyi sağlamak açısından önemli bir perspektif sunmaktadır. Sonuç: Büyük Resmi Görmek Türkiye’nin Yararınadır Papa XIV. Leo’nun İznik’te yönettiği ayin, yalnızca litürjik bir etkinlik değil; tarihî, diplomatik ve kültürel boyutları olan çok katmanlı bir gelişmedir. Türkiye’nin çıkarı, bu tür adımları: • Lozan dengeleri,• Laik ve üniter devlet yapısı,• Jeopolitik konumu,• Toplumsal bütünlüğü çerçevesinde dikkatle değerlendirmesindedir. Bugün ihtiyaç duyulan şey, hem Atatürk’ün devlet aklı, hem de toplumsal dayanışmayı güçlendiren milli–dini birlik perspektifi ışığında geniş bir analiz çerçevesi geliştirmektir. Büyük resmi doğru okumak, Türkiye’nin geleceği açısından hayati önem taşımaktadır. https://www.youtube.com/watch?v=47KK1ex3hTU Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp