7 Ekim 2024 Pazartesi

Hani Seninle Dosttuk?

Arkadaşların hayatımızın her dönemindeki etkileri tartışılmazdır. Televizyon dizi ve programlarının, sinemalarda vizyondaki filmlerin, sosyal medyanın toplumu bir arada tutan harçları dağıtmak için adeta yarıştığı günümüzde; bırakın çocuklarımızı, bizleri de koruyabilecek tek kalkan kurduğumuz dostluklardır.

Geçen bir iş arkadaşımla sohbet ediyoruz. Arkadaşımın çocuğu bu sene lise son sınıfta, üniversite sınavına hazırlanıyor. Derslerinde başarılı bir delikanlı. Ailesi derslerinde başarılı olduğu için onu, bu yıl okuduğu okuldan alıp, bir temel liseye yazdırmış. Daha önce okuduğu okul, evinin yanındaki bir semt lisesi imiş. Okulunun değişmesi ile birlikte, delikanlının tamamen arkadaş çevresi de değişmiş. Bu yılbaşına kadar derslerinde başarılı olan öğrenci, şimdilerde bırakın derslerinde başarılı olmayı, okula devamsızlık yapmaya, eve geç gelmeye, daha önce olmayan bazı kötü alışkanlıklar kazanmaya başlamış. Çocuk aynı çocuk, aile aynı aile. Değişen tek şey okul ile birlikte arkadaş çevresi.  “Bana arkadaşını söyle; sana kim olduğunu söyleyeyim. “

Arkadaşlık, dostluk birbirini tamamlayan davranışlardır. Bazı arkadaşlıklar, dostluklar vardır; şartlara bağlıdır. Bazıları da kader birlikteliğidir adeta.

“Bir gün yılanla tilki arkadaş olur. Günlerce gezer, dolaşırlar. Dostlukları iyice ilerler. Ta ki bir nehrin kenarına gelene kadar. Tam bu anda tilki suya dalar, nehrin karşısına geçmek üzere yüzmeye başlar. Arkasından yılan ıslık çalarak seslenir:

“Tilki kardeş, tilki kardeş. Hani seninle dosttuk? Yoksa dostluğumuz buraya kadar mıydı? Lütfen geri dönünde beni de sırtınıza alın, birlikte karşıya geçelim” diye sitem eder. Tilki yılanın yalvarmasına dayanamayarak döner. Onu sırtına alır. Tam nehrin ortasına geldiklerinde yılan tilkiye;

“Tilki kardeş ben seni sokacağım” der. Tilki her ne kadar rica etse de yılanı ikna edemez. Sonunda ona;

“Mademki beni sokacaksın, sen de benimle birlikte öleceksin, hani seninle dosttuk” demesine aldırmayan yılan;

“Bu benim tiyniyetimdir, mayamın gereğidir” deyince tilki, işin şakasının olmadığını anlar ve;

“Bak yılan kardeş; mademki beni sokacaksın, getir şu yüzünden öpeyim, helalleşelim, ondan sonra sok beni” der. Yılan da onun son isteğini yerine getirmek üzere yüzünü uzatır. Tilki fırsatı kaçırmayarak yılanın kafasını ısırır ve ezer. Sonra karaya çıkınca yol üzerine boylu boyunca uzatır ve;

“Eee.. yılan kardeş, ben öyle eğri büğrü zikzak çizen dost istemem. İşte böyle dosdoğru olmak gerekir” der..

Dostlukta yarı yolda kalmamak için birlikte olacağımız kişilerin tıyneti, huyu geleceğimizi belirleyecektir. Dost bizi hem bu dünyada, hem ahrette rezil edebileceği gibi; hem bu dünyada zirveye, hem ahrette Allah(c.c.)’a layık bir kul mertebesine çıkarabilir.

Görüldüğünde Allah’ın hatırlanıldığı kişiler ile yapılan dostluk ne güzel bir dostluktur. Bu dostlarla yapılan yolculuk bizi yolda bırakmaz, Allah’a vuslat ettirir.

“Öküz öldü ortaklık bozuldu.” denilen şarta bağlı dostluklar da vardır.

“Dost düğünde halaya, ölümde tabuta omuz verendir.” diyebileceğimiz; hem iyi günde hem kötü günde yanımızda olan omuzdaşlarımız da vardır.

“O gün (Allah için birbirini seven) muttakîlerin dışında bütün dostlar birbirinin azılı düşmanı olur.”[Zuhruf, 43/ 67]

Ne mutlu ebedi dostluklarının temelini, fani dünyada atabilenlere.

Yrd. Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi     14-02-2017

e-posta: alibestami@gmail.com

Benzer Yazılar
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi