Kelin ilacı olsa… Yüklenme tarihi 3 Mart 201926 Temmuz 2021 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Ülkemizde 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu olmak üzere kanunlar, belediyelere sosyal yardım ve sosyal hizmet alanında önemli yetki ve fonksiyonlar yükleyerek, Sosyal Belediyecilik hizmetlerini şart koşmuş, güvence altına almıştır. Kimsesizlerin, evsizlerin, sokak çocuklarının ve muhtaç kadınların barınma ihtiyaçlarından tutun da yaşlılara huzurevleri tesis etmek, kütüphane ve kültür merkezlerini mahallelere kadar […] Devamını oku
Gazze Unutturuluyor, Hedef: İran ve Yeni Cizye Düzeni Yüklenme tarihi 17 Haziran 202517 Haziran 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Bu yazı, son dönemde Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin arka planını sorgulamakta ve İsrail’in saldırgan politikalarının nasıl sistematik olarak algı yönetimiyle desteklendiğini gözler önüne sermektedir. Gazze gündemden düşürülürken, dikkatler İran’a çevrilmiş; bu süreçte ABD Başkanı Trump’ın Müslüman ülke liderlerinden aldığı ekonomik ve siyasi “biat” vurgulanmıştır. Trump’ın Ortadoğu turu, yalnızca trilyon dolarlık anlaşmalar değil, aynı zamanda Siyonist planlara açık bir destek taahhüdüyle sonuçlanmıştır. “Yeni Osmanlı” söyleminden Öcalan’ın “Demokratik Konfederalizm”ine, BOP’tan Sevr haritasına kadar tüm projelerin, görünürde farklı olsa da, nihayetinde Büyük İsrail hedefine hizmet ettiği vurgulanmaktadır. Netanyahu’nun “Osmanlı geri gelmeyecek” sözleri, Türkiye’ye yöneltilmiş açık bir uyarıdır. Makale, Türkiye’nin bu büyük oyunu artık görmesi ve tarihî kırılmaları tekrar yaşamamak için dirayetli bir duruş sergilemesi gerektiği çağrısıyla sonlanır. Devamını oku
Ortadoğu’da Kritik Savaş ve Türkiye’nin Rolü Yüklenme tarihi 16 Haziran 202516 Haziran 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi 13 Haziran’da İsrail’in İran’a yönelik geniş çaplı saldırılarıyla başlayan çatışmalar, sadece iki ülkeyi değil, tüm bölgeyi etkileyecek küresel bir krizin fitilini ateşledi. İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatması dünya enerji arzında 1973 Petrol Krizi’ni hatırlatan bir şok etkisi yarattı. ABD ve İsrail beklenmeyen bu sert karşılık üzerine diplomatik çıkış yolları aramaya başlarken, Trump’ın barış çağrısı dikkat çekti. Öte yandan Rusya’nın temkinli tutumu ve ABD ile örtülü iş birliği, Türkiye açısından yeni bir denklem ortaya koyuyor. Türkiye’nin milli duruşu ve stratejik kararları, bu kriz ortamında hem kendi güvenliğini hem de bölgenin kaderini belirleyecek nitelikte. Devamını oku
İsrail’in Mesajı ve Ortadoğu’nun Kaderi Yüklenme tarihi 14 Haziran 202514 Haziran 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Netanyahu’nun “Yaralı aslan ayağa kalkacak” sözleriyle Kudüs’te başlattığı sembolik mesajlaşma, kısa sürede “Yükselen Aslan” operasyonuyla jeopolitik zemine taşındı. Bu saldırı sadece İran’a yönelik değil; tarihsel, teolojik ve psikolojik kodlarla tüm Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme niyetinin dışavurumudur. Aslan sembolü üzerinden hem Tevrat kaynaklı Mesih inancı hem de Pers kültürüne hitap eden çift yönlü bir algı operasyonu yürütülmektedir. Prof. Dr. Haydar Baş’ın “savaşan artık ordular değil, medeniyetlerdir” tespiti, bu sürecin esas mahiyetini gözler önüne seriyor. Aynı zamanda BTP Lideri Hüseyin Baş’ın “ABD’de hedef değişmez, sadece nasıllar değişir” sözü, bölgedeki gelişmeleri yorumlamak için stratejik bir anahtar işlevi görüyor. Bu bağlamda “Yükselen Aslan”, bir saldırıdan fazlasıdır: Bu, Tanrı adına yürütüldüğü iddia edilen bir medeniyet seferidir. Bu seferin karşısında duracak olan da tank değil, milli irade ve bilinçtir. Devamını oku
Yükselen Aslan: Sadece İran’a mı? Yüklenme tarihi 14 Haziran 202514 Haziran 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi İsrail’in İran’a saldırısına verdiği “Yükselen Aslan” ismi, tesadüf değil. Hem İran’ın hem İsrail’in sembolü olan aslan, bu kez bir medeniyet çatışmasının simgesi olarak karşımızda. İsrail bu isimle: Bölgeye: “Yeni lider benim” mesajı veriyor. İran rejimine: “Seni yıkacağım” diyor. İran halkına: “Ayağa kalk, aslan sensin” çağrısı yapıyor. Amaç, sadece İran’ı vurmak değil; iç muhalefeti de harekete geçirmek. Ve unutmayalım: Bu çemberin son halkası Türkiye. 📌 Haydar Baş 2004’te ne demişti? “BOP’un nihai hedefi Türkiye’dir. Milli devlet yapısı tasfiye edilecek.” 🔚 Ya bu topraklarda yeni bir aslan doğacak ya da sessizliğe gömülecek. Devamını oku
İran Bombalanırken Türkiye Kuşatılıyor Yüklenme tarihi 13 Haziran 202513 Haziran 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi İran Bugün, Türkiye Yarın mı? İsrail’in İran’a saldırısı sadece bir askeri hamle değil; Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) yeni aşamasıdır. Gazze, Suriye, Yemen derken şimdi hedef İran… Ve unutmayalım: Bu zincirin son halkası Türkiye! Netanyahu’nun Osmanlı’ya saldırısı, sadece tarihe değil Türkiye’ye bir mesajdır. 📌 Bahçeli’nin sözleri doğru ama iktidarın fiili politikaları çelişkili. 📌 Hüseyin Baş ise açıkça uyarıyor: “Türkiye son kaledir!” 👇 Detaylı analiz yazımızda Devamını oku
Türkiye İçin Üçüncü Yol Zamanı Yüklenme tarihi 11 Haziran 202511 Haziran 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Artık kutuplar arasında sıkışmayı reddeden bir halk iradesine ihtiyaç vardır. Yol gösterici yıldız, gökte değil; Atatürk’ün mirasında, milletin ortak aklında parlıyor. Yeni anayasa talepleriyle şekillenen bu süreçte, mesele artık sadece siyasi bir tercih değil, bir milletin geleceğini koruma mücadelesidir. Devamını oku
Menemen Pişti, Şimdi Servis Edilecek: Anayasa Sürecinin Perde Arkası Yüklenme tarihi 10 Haziran 202510 Haziran 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Anayasa süreci bitmiş, “menemen pişti”! Artık içerik değil, sunum tartışılıyor. CHP’nin bu komisyonda yer alması, hem Türkiye Cumhuriyeti hem de CHP için bir harakiri girişimi! Bu gidişata dur demek hepimizin boynunun borcu. Meclis’teki vekillerimiz doğru pozisyon almazsa, millet onları affetmeyecek! Devamını oku
Rusya – Ukrayna Savaşı: Barış Mı, Zaman Kazanma Oyunu Mu? Yüklenme tarihi 3 Haziran 20253 Haziran 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi İstanbul’da Rusya-Ukrayna görüşmeleri sürüyor. Masada barış var gibi görünüyor ama sahada hâlâ savaş devam ediyor. 📌 Rusya’nın talepleri açık: 4 bölgeyi istiyor, NATO’dan vazgeçilsin diyor. 📌 Türkiye ise bu süreci iç siyasette koz olarak mı kullanıyor? Görünüşte barışa ev sahipliği yapan, bölgede istikrar arayan bir güç olarak sunulsa da, Ankara’nın bu süreçteki pozisyonu iç politikaya dönük bir “gösteri” niteliği taşıyor olabilir. Yeni anayasa tartışmalarının, ekonomik krizin ve Suriye’deki kontrol kaybının konuşulmadığı bir ortamda Ukrayna-Rusya barış trafiği manşetleri süslüyor. Suriye’nin kuzeyinde SDG–Şam görüşmeleri ve özerklik planları gündeme bile gelmezken, içeride “barışı biz sağlıyoruz” algısı güçlendirilmeye çalışılıyor. Devamını oku
Anayasa, Kimlik ve Gönül Coğrafyası Yüklenme tarihi 3 Haziran 20253 Haziran 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Türkiye’de yeni anayasa tartışmaları sadece teknik bir değişiklik değil; Cumhuriyetimizin temel yapısına dair köklü bir meseledir. Atatürk’ün laik, üniter ve ulus-devlet esaslı Cumhuriyeti, toplumsal bir uzlaşının ürünüdür. Bugün konuşulan değişiklikler, bu yapıyı aşındırmaya yöneliktir. Geleceğimizi birlikte şekillendirmek için bilinçli ve kararlı olmak şart. Devamını oku
İki Kutuplu Çıkmaz ve Üçüncü Yolun Gerekliliği Yüklenme tarihi 2 Haziran 20252 Haziran 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Türkiye iki kutup arasında sıkıştı. Ne iktidar çözüm, ne muhalefet alternatif… Atatürk’ün ilkelerini sahiplenen, üniter devlete bağlı, üçüncü bir yol artık zaruret! Bugünkü siyasi kompozisyon hayra alamet değil. Devamını oku
Atatürk ve Türk Milleti Tanımı Üzerine Yüklenme tarihi 2 Haziran 20252 Haziran 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözü, bir ırk tanımı değil; ortak değerlerde birleşenlerin sesidir. Atatürk’ün millet anlayışı; ırk, din, köken gözetmeden bu vatanı seven, bu millete gönül veren herkesi kapsar. Kürt, Türk, Çerkes, Laz… Biz bir milletiz; inançta, vatanda, hedefte biriz. Aidiyet, ortak bir kaderde birleşmekle mümkündür. 🎯 Türklük bir ırk değil, bir duruştur. Birlikte yaşama iradesidir. Millet olmak, birlikte var olmaktır. Devamını oku
Anayasa, Toplumun Ortak Vicdanıdır Yüklenme tarihi 31 Mayıs 202531 Mayıs 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Anayasa, Toplumun Ortak Vicdanıdır Anayasa, bir milletin ortak vicdanı ve toplumsal uzlaşmasının belgesidir. Bu nedenle bir anayasanın meşruiyeti yalnızca hukuki değil; aynı zamanda toplumsal ve ahlaki temellerle de şekillenir. Toplumun farklı kesimlerinden süzüle süzüle gelen, geniş katılımla hazırlanan bir anayasa; bir ülkenin ortak geleceğini sağlam temeller üzerine kurabilir. Bu nedenle anayasa değişikliklerinin yalnızca siyasal erk tarafından değil, toplumun tüm kesimlerinin sesi duyularak yapılması büyük önem taşır. Geçmişte defalarca değiştirilen 1982 Anayasası’nda bugüne kadar 134 madde revize edildi. Bu değişikliklerin büyük bölümü son 20 yılda gerçekleşti. Bu durum, anayasanın “eski” olmasından çok; yapılan değişikliklerin ne ölçüde toplumsal ihtiyaçlara karşılık verdiği sorusunu gündeme getiriyor. Bugün Türkiye’de yeniden gündeme gelen anayasa tartışmaları, yalnızca bazı maddelerin değiştirilmesinden ibaret değil. Bu süreç; devletin işleyiş biçimi, yurttaşlık tanımı ve yönetim modeli gibi temel meseleleri yeniden tanımlama potansiyeline sahip. Bu yönüyle klasik bir anayasa değişikliğinden ziyade, köklü bir sistem dönüşümünü içeren bir tartışmayla karşı karşıyayız. DEM Parti Grup Başkanvekili Sayın Bakırhan’ın şu ifadesi dikkat çekici: “Barış ve demokrasi bizden de Cumhur İttifakı’ndan da büyüktür.” Bu söz, “yaşadıklarımız yeniden şekillenen dünya düzeninin ülkemizdeki yansımaları mı?”, “Herkes kendisine biçilen rolü mü oynuyor?” gibi soruları akla getiriyor. Geçmişte MHP’nin “Vakit tamam” açıklaması ve son olarak yine Sayın Bahçeli’nin “vakit” vurgusu, bu söylemlerin eş zamanlılığı açısından dikkat çekici. Tüm bunlar, kamuoyunda önceden belirlenmiş bir yol haritasının mı yürürlükte olduğu yönünde soru işaretleri doğuruyor. Bazı siyasi çevrelerin gündeme getirdiği özerklik, adem-i merkeziyet, yerel yönetim reformları ve demokratik konfederalizm gibi kavramlar ise dikkatle ele alınmalıdır. Bu öneriler Türkiye’nin üniter yapısına nasıl etki eder? Etnik ve yerel kimlikler ekseninde şekillenen Irak ve Lübnan benzeri modeller, bizim toplumsal yapımıza ne kadar uygundur? Bu tür temel meseleler, yalnızca siyasi aktörlerin değil; tüm toplumun sağduyusuyla tartışılmalıdır. DEM Parti’nin 25-26 Mayıs tarihlerinde düzenlediği Demokratik Yerel Yönetimler Ara Dönem Toplantısı’nda yayımladığı bildirgede geçen “Türkiye’nin özerklik şartına koyduğu çekinceler kaldırılsın.” talebi de üzerinde düşünülmesi gereken bir başka noktadır. 2000’li yıllardan bu yana, dış politik gelişmelerle paralel ilerleyen iç reform tartışmaları bazı çevreler tarafından Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) çerçevesinde okunmaktadır. Unutulmamalıdır ki; anayasa, milletin tamamının hikâyesini yazdığı ortak bir metindir. Asıl ihtiyaç duyulan, tüm toplumsal kesimlerin eşit söz hakkına sahip olduğu, birey hak ve özgürlüklerini önceleyen, hukukun üstünlüğünü esas alan bir anayasal düzendir. Aksi takdirde, anayasa üzerinden yapılacak yapısal dönüşümler, toplumsal bütünlüğü zedeleyebilir. Toplumun ortak değerlerini ve demokratik kazanımlarını taşıyabilecek bir irade her zaman öncelik olmalıdır. Devamını oku