9 Kasım 2025 Pazar

Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi

Muhalefetin Yekvücut Olma Zorunluluğu ve Türkiye’nin Geleceği

Bugün Türkiye’de AKP, “Biz herkesi kucaklıyoruz, yüzde 50 gücümüz var” söylemiyle tabanını korumaya çalışırken, muhalefetin dağınık görüntüsü, iktidarın işini kolaylaştırmaktadır. Oysa Türkiye’nin geleceği için, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu üniter yapıyı savunan ve parlamenter sistemin geri getirilmesini isteyen tüm siyasi görüşler beraber hareket etmelidir.
Bu birliktelik, kişilere odaklanan bir siyaset anlayışıyla değil, projeler ve ilkeler etrafında sağlanmalıdır. Eğer muhalefet, sadece AKP karşıtlığı üzerinden değil, gerçek politikalar üzerinden bir araya gelirse, bu seçim kaybetmeye mahkûm olan bir blok değil, Türkiye’nin geleceğine yön veren güçlü bir oluşum hâline gelir.

Market Fiyatları Uygulaması ve Kira Artışları

Sonuçta, bu baş ağrısını geçici çözümlerle geçiştirmek yerine, kök sebep olan ekonomik sorunları ortadan kaldırmalıyız. Eğer bu tür yapısal değişiklikler yapılmazsa, sürekli maliyet artışları ve ekonomik darboğazlarla karşı karşıya kalabiliriz. Çiftçiler, işverenler, esnaflar ve vatandaşlar için kalıcı çözümler üretmek, daha sağlıklı bir ekonomik yapının temellerini atmamıza yardımcı olacaktır.

Son Dönemde Yaşanan Hukuki Süreçler

Savcılık, kullanılan rahatsızlık verici sözleri “ifade özgürlüğü kapsamında katlanılabilir seviyede eleştiriler” olarak değerlendirmiş.

Şimdi merak edilen acaba Savcılık makamı aynı özgürlükçü yaklaşımı Hüseyin Baş’ın şüpheli olduğu dosyalarda da gösterecek mi?

Muhalefetin Stratejisi ve Siyasetin Gerçekleri

Muhalefetin yapması gereken, kapı kapı gezerek halkı projeleriyle ikna etmek ve Türkiye’nin geleceğini belirleyecek politikaları gündeme getirmektir. Siyaset, sadece polemiklerle değil, sağlam projeler ve inandırıcı söylemlerle şekillendirilmelidir. Aksi takdirde, iktidarın kurduğu siyasi oyun içinde bir figüran olmaktan öteye geçmek mümkün olmayacaktır.

Cumhurbaşkanlığı Adaylığı ve Anayasal Çerçeve

Muhalefet, bu noktayı güçlü bir şekilde gündeme taşımak yerine erken seçim naraları atarak Erdoğan’ın adaylığına karşı çıkmadığı izlenimi veriyor.
Bu tavır, birkaç açıdan sorun teşkil ediyor. İlk olarak, muhalefet anayasal düzenin ihlal edilmesine karşı çıkması gerekirken, bu konuda net bir söylem geliştirmemesi, kendi siyasi duruşlarını zayıflatıyor. İkincisi, “Erdoğan’ı sandıkta yeneriz” söylemi, hukuki bir meseleye siyasi bir çözüm arama çabası gibi görünüyor. Oysa burada mesele sandıkta yenmek ya da yenilmek değil; anayasal bir hakkın ihlal edilip edilmediğidir.

Ekonomik Bağımsızlık Olmadan Tam Bağımsızlık Mümkün mü?

Türkiye’nin gelecekte tam bağımsız bir ülke olabilmesi için öncelikle ekonomik özgürlüğünü kazanması şarttır. Bu da ancak üretime dayalı, halkın refahını önceleyen ve dışa bağımlılığı azaltan bir ekonomik model ile mümkündür. Milli Ekonomi Modeli, bu noktada Türkiye için önemli bir çıkış yoludur.

Gündem Erken Seçim mi Anayasa Değişikliği mi?

Muhalefete düşen, günübirlik siyaseti bırakıp; Türkiye’nin ana meselelerini, ekonomide yaşanan olumsuzlukları, iç ve dış siyasette yapılan yanlışları gündemde tutmaktır. Ülkemizin tam bir ateş çemberi ile sarıldığı bir ortamda suni gündemler oluşturmak, Cumhur İttifakının anayasa değişikliği konusunda elini güçlendirecektir. Bu değişikliklerde bugünlerde tartışıldığı gibi ilerlerse; belki de İstiklal Mücadelesi ile kazandığımız üniter yapı tartışmaya açılacaktır.   

Suriye Sahnesinde Türkiye’nin Rolü

Bölgenin kaderini tayin eden bir ülke olmak için Türkiye’nin, küresel güçlerin politikalarından bağımsız hareket etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, tarih tekerrür edecek ve Türkiye bir kez daha başkalarının oyununda piyon olarak kullanılacaktır.

Bu bağlamda, Atatürk’ün stratejik dehasından ve bölgesel gerçeklerden ders alarak, bağımsız bir dış politika geliştirmek elzemdir. Ancak bu şekilde, Suriye’de bir zaferden bahsetmek mümkün olabilir.

Asgari Ücret ve Sosyal Devlet Politikaları

Asıl yapılması gereken asgari ücretin bir pazarlık konusu olmaktan çıkarılmasıdır. Devlet, işçilerin gıda, konut, sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir taban ücreti belirlemekle yükümlüdür. Ve bu şekilde belirlenen ücret, Prof. Dr. Haydar Baş’a ait Milli Ekonomi Modeli’nde belirtildiği gibi devlet tarafından süspanse edilmelidir. Vatandaş, sosyal devlet politikalarıyla desteklenmelidir.

Türkiye’nin Göç Politikası ve Ekonomik Bağımlılık

Türkiye’nin göç politikasında köklü bir değişiklik yapılmalı ve bu kriz, yalnızca dış yardımlara bağımlı bir şekilde yönetilmemelidir. Göç politikalarının uzun vadeli stratejilere dayandırılması, ulusal çıkarların korunması ve ekonomik bağımsızlığın sağlanması için hayati bir gerekliliktir. Avrupa Birliği’nden alınan geçici yardımlar yerine, sürdürülebilir ve milli bir yaklaşım benimsenmelidir.

Türkiye’de Göçmenlerin Kalıcılık, Uyum ve Geri Dönüş Hayalleri

Türkiye’deki göçmen krizinin çözümü, göçmenlerin kısa sürede geri döneceği düşüncesi üzerine kurulu olamaz. Suriyelilerin mevcut sosyal ve ekonomik bağları, çocuklarının eğitim durumları ve Suriye’deki istikrarsızlık, bu geri dönüş ihtimalini gerçek dışı kılmaktadır. Bu nedenle, Türkiye’nin politikalarını buna göre yapılandırması gerekir. Suriyeliler geri dönüyor algısı yaratmak kimseye bir şey kazandırmayacaktır.

Limanlarımızın Özelleştirilmesi ile Ekonomik Bağımsızlığa Darbe

Ekonomik kalkınmanın temeli, yerli kaynakların milli bir vizyonla değerlendirilmesinden geçmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün ekonomik bağımsızlık anlayışı, bugünkü kararlarımıza rehber olmalı ve milli politikalar öncelik kazanmalıdır. Bu, yalnızca ekonomik kazanç için değil, aynı zamanda ulusal onur ve bağımsızlık için gereklidir.

Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi