2 Ocak 2025 Perşembe

Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi

Madenlerin Özelleştirilmesinin Ekonomik ve Sosyal Yansımaları

Türkiye’nin yer altı kaynakları, sadece bugünkü nesiller için değil, geleceğimiz için de kritik öneme sahiptir. Özelleştirme süreçleri, kamu yararı ve çevresel sürdürülebilirlik ilkeleri gözetilerek yürütülmelidir. Unutulmamalıdır ki, madenler bu ülkenin sadece zenginliği değil, aynı zamanda bağımsızlık sembolüdür.

Madenler: Türkiye’nin Stratejik Zenginliği ve Özelleştirme Tartışmaları

Madenler, bu ülkenin sadece yer altındaki zenginliği değil, aynı zamanda bağımsızlığı ve geleceğidir. Bu mirası nasıl yönettiğimiz, Türkiye’nin yarınlarını doğrudan etkileyecektir.

Spor ve Çalışma Belleği: Daha Fazla Hareket, Daha İyi Bellek Performansı

hareketsiz bir yaşam tarzının olumsuz bilişsel etkileri göz önüne alındığında, sporun hem bireysel hem de toplumsal faydaları için teşvik edilmesi gerektiği açıktır. Bu çalışma, fiziksel aktivitenin beyin sağlığını destekleyici etkilerini anlamamıza yönelik önemli bir adım sunmaktadır.

10 Kasım’da Anıtkabir’e Akın: Bir Milletin Atatürk’e Teşekkürü

Yıllarca, Atatürk yalnızca bir askeri başarı figürü olarak anlatıldı. Ancak, Atatürk’ün milletin ekonomik, kültürel ve siyasi bağımsızlığını hedefleyen liderlik vizyonu göz ardı edildi. Prof. Dr. Haydar Baş, “Hoş Geldin Atatürk” adlı eseriyle bu eksikliği gidermiş, Atatürk’ün milletin içinden biri olarak halkıyla bir bütün olduğunu göstermiştir. Haydar Baş’ın anlattığı Atatürk, sadece tarih kitaplarında değil, milletin gönlünde yeniden yer bulmuş ve bugün Anıtkabir’deki bu yoğunluğun temelini oluşturmuştur.

Ne için “Vakit Tamam”?

“Vakit tamam, söz konusu vatan” ifadesi, halkın vatanseverlik duygularını harekete geçirmek için güçlü bir çağrı gibi görünebilir. Ancak bu söylemin arkasındaki mesajların açık ve tutarlı olması gerekir. Tarih boyunca, büyük milletlerin güçlü liderleri ve sağlam politikaları, toplumu birleştirici bir dil kullanmayı başarmışlardır. Bu söylemde ise, halkın duygularını harekete geçirmenin ötesine geçemeyen, uzun vadeli bir vizyonu olmayan bir yaklaşımın izleri görülmektedir.

Gardırop Atatürkçülüğü   

Erdoğan’ın gardırop Atatürkçülüğü eleştirisi, aslında geniş bir bağlamda tartışılması gereken bir meseledir. Türkiye, yalnızca gardırop Atatürkçülüğünden değil, gardırop milliyetçiliği ve gardırop dindarlığından da çekmiştir. Atatürk’ün mirasını sulandırmaya çalışanlar, bir yandan milliyetçiliği sığ bir kavrama indirgerken, diğer yandan da dinin toplumu birleştirici özünü yok sayan bir anlayışı teşvik etmektedir. Oysa Atatürk, milliyetçiliği ve dindarlığı birbirine karşıt değil, birleştirici unsurlar olarak görmüştür.

Doğu Akdeniz’de Güç Dengesi: Türkiye, Kıbrıs ve Küresel Aktörler

Kıbrıs meselesi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik konumu, ulusal güvenliği ve bölgesel etkisi açısından önemli bir konudur. Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki etkisi, özellikle son yıllarda yaşanan uluslararası gelişmeler ve Türkiye’nin dış politikasındaki belirsizlikler nedeniyle zayıflama eğilimindedir. Türkiye’nin Garantörlük Hakkı ve Kıbrıs’ın AB Üyeliği 1960 Zürih ve Londra Antlaşmaları ile Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık, Kıbrıs’ın bağımsızlığını ve […]

Kıbrıs, Türkiye’nin Akdeniz’deki Kırmızı Çizgisi ve Bağımsızlık Mücadelesidir

Türkiye’nin milli çıkarları, Kıbrıs’ta yalnızca Türkiye ve KKTC arasında güçlü bir birlikteliği gerektirir. Federasyon veya asimilasyon amaçlı planlar Türkiye açısından bir çözüm değil, tehdit olarak görülmelidir. Türkiye, Rum kesimi ile federasyon kurulmasını desteklemek yerine, KKTC ile Türkiye arasında entegrasyonun artırılmasına çalışmalıdır. 2004’teki Annan Planını destekleme hatasına tekrar düşmemelidir.  
Kıbrıs meselesi, Türkiye’nin hem Doğu Akdeniz’deki konumunu hem de milli kimliğini koruma mücadelesinin bir parçasıdır. Bu mücadelede kararlı bir duruş, Türkiye’nin bağımsızlık ruhunu ve milli bütünlüğünü koruması açısından hayati bir önem taşımaktadır.
Unutulmamalıdır ki; Kıbrıs “yavru vatan” değil, “ANAVATAN”dır.

Türkiye Küresel Dengeyi Etkileyecek Potansiyele Sahiptir

Türkiye, tarihinden ve kültüründen gelen birikimiyle bölgesel bir lider olma potansiyeline sahiptir. Ancak bu potansiyeli gerçekleştirebilmek için içeride birliği sağlamak, ekonomik ve siyasi istikrarı korumak gerekmektedir. Türk halkı, bu bilinçle hareket edip, geçmişten ders çıkararak ve bölgesel iş birliğini güçlendirerek, küresel arenada daha güçlü bir konuma gelebilir. Bunun için de milli çıkarları gözeten, dış baskılara karşı dik duran bir politika izlenmelidir. Prof. Dr. Haydar Baş’ın işaret ettiği bu noktalar, Türkiye’nin gelecekteki başarısı için önemli bir rehber niteliğindedir.

Milli Ekonomi Modeli ve ABD Seçimleri

Kapitalizmin ve sosyalizmin bugüne kadar cevap bulamadığı birçok sorun vardır; örneğin, sürdürülebilir büyüme nasıl sağlanır? Gelir dağılımındaki eşitsizlikler nasıl giderilir? Milli Ekonomi Modeli, bu sorulara yanıt sunarken insan fıtratını merkeze alır ve insanların ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştirir. Bu da onu diğer ekonomik modellerden farklı ve daha sürdürülebilir kılar. Prof. Dr. Haydar Baş’ın “Ben ülkemi kâinat devleti yapacağım” söylemi, bu modelin uluslararası arenada da ne kadar iddialı olduğunu göstermektedir.

Trump’ın Geri Dönüşü ve ABD’nin Küresel Oyundaki Yeni Dönemi

Trump’ın yeniden başkan olması, dünya için büyük bir değişim anlamına gelmeyebilir. Yalnızca eskiyen yüzlerin yerini yenileri alıyor; temel politikalar, amaçlar ve hedefler ise değişmiyor. ABD, her zamanki gibi dünya üzerindeki etkisini sürdürmeye çalışacak. Trump’ın bu süreçteki rolü, ABD’nin küresel oyun planındaki değişen aktörü olabilir, fakat senaryonun kendisi değişmeyecektir. Hatta ABD Lobileri Demokratların dünyada eskimiş yüzünü, Trump ile değiştirmek, böylece açmakta zorlandığı bazı kapıları açmayı hedeflemektedir.

Atatürk’ün Milliyetçilik Anlayışı ve Cumhuriyet

Mustafa Kemal Atatürk, bir konuşmasında etnik kökenleri gündem ederek bölücülük yapmayı saçmalık olarak tanımlamıştır:
“Türk milletinin toplumsal düzenini bozmaya yönelik çabalar boğulmaya mahkûmdur. Türk milleti kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara hoşgörü gösterecek bir topluluk değildir.”

Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi