16 Ağustos 2025 Cumartesi

Kimlik Değil Millet, Proje Değil Gerçeklik

Bugün Türkiye’de “Kürt sorunu” adı altında süren tartışmalar, yalnızca iç siyasi dengeleri değil, aynı zamanda dış bağlantılı projeleri ve anayasal mühendislik denemelerini de kapsamaktadır. Meseleyi Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkeleri ve Atatürkçü yaklaşımla ele almak gerekir.

“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” (Mustafa Kemal Atatürk)

Bu ifade, bir etnik kimliği değil, ortak bir siyasi ve hukuki bağlılığı tanımlar.

Bugün kavramlar üzerinden yapılan manipülasyonların önüne geçmek için, herhalde eğitim sistemimizi gözden geçirmekle başlamak lazım. Irk, etnisite, millet, ulus-devlet gibi kavramlar yerli yerince öğretilmelidir. Aksi takdirde, kamuoyunda oluşturulan kafa karışıklığı, etnik projelere zemin hazırlamaktadır. Bazıları gerçekten bilmiyor; bazıları ise bilerek bu karmaşayı sürdürmektedir.

Sorun Kimlikte Değil, Ortak Yaşamda

Türkiye’de yıllardır “Kürt sorunu” başlığı altında örgülenen tartışmalar, giderek ortak sorunlarımızı perdeleyen ideolojik bir sis perdesine dönüşmüş durumda. Oysa meseleye soğukkanlı ve objektif bir bakışla yaklaşıldığında görülecek olan şudur:

Türkiye’nin sorunu Kürtlerin sorunu değil, Kürtlerin de parçası olduğu toplumun tamamının ortak sorunlarıdır.

Hukuksuzluk, liyakatsizlik, eğitimde adaletsizlik, ekonomik sıkıntılar… Bu sorunlar Şırnak’ta yaşayan vatandaşı da etkiliyor, İzmir’deki vatandaşı da. Dolayısıyla burada etnik köken temelli bir ayrım değil, bütüncül bir sistem sorunu vardır.

Ama bu sorunlar bazı odaklar tarafından özellikle “kimlik sorununa” indirgenmektedir. Bu indirgeme; esas sorunları örtmekte, çözüm geliştiremeyenlerin çözümsüzlüğü meşrulaştırma çabasına dönüşmekte ve dış destekli girişimlerle etnik temsiliyeti öne çıkararak anayasal ve bölgesel ayrışmayı teşvik etmektedir.

Bu tablo, milli düşünemeyen ve kendi kimliğiyle barışık olmayan idarecilerin yönetiminde, dış mihrakların etkisine açık hale gelmiştir. Ne yazık ki bu noktada mesele, bir “sorun tanımı” bile yapılamayacak ölçüde bulanıklaştırılmıştır.

Oysa mesele net: Projesi olan çözer. Prof. Dr. Haydar Baş’ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli, savunduğu sosyal devlet yaklaşımı, hep bu meseleyi doğru tanımlayıp çözmeye yöneliktir.

Atatürk bunu gördü. Haydar Baş bunu tespit etti. Hüseyin Baş bugün bu vizyonu sürdürüyor.

Oysa bugünün karar vericileri daha tanımda bile uzlaşamıyor. Bu, yalnızca bir kavram sorunu değil; bir acziyet göstergesidir.

Gerçek çözüm; kimlik pazarlığı değil, eşit yurttaşlık ilkesinin uygulanmasıdır. Etnik kimliklere göre yasa yazmak değil, herkese adil uygulanan hukukla ilerlemek gerekir. Aksi hâlde, çözüm diye sunulan reçeteler, bizi kalıcı ayrışmalara götürür.

Ahkâm-ı Hatime:

Kürt ile Türk’ün birbiriyle hiçbir sorunu yoktur. Sorun, bu kadim kardeşliği siyasi projelere kurban etmek isteyenlerde ve bu projelere bilinçli ya da bilinçsiz destek verenlerdedir.

Bu ülkenin geleceği, kimlikler üzerinden yürütülen müzakerelerle değil; ortak hedeflere kenetlenmiş eşit yurttaşlarla inşa edilir.

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Yasemin Özbey

Sorun olmayan şeyleri, sorun gösterip, oluşturdukları ve çözemedikleri/çözmek istemedikleri büyük problemleri saklamaya çalışan/günü kurtarmaya çalışan bir iktidar ve cenahının musallat olduğu Türk Milleti bu cenderenin içinde bölünüp ayrıştırılmaya çalışılıyor iç ve dış güçler tarafından.

Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi