Türkiye Küresel Dengeyi Etkileyecek Potansiyele Sahiptir | Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
6 Aralık 2024 Cuma

Türkiye Küresel Dengeyi Etkileyecek Potansiyele Sahiptir

SSCB’nin dağılması, 20. yüzyılın en önemli olaylarından biriydi. Bu süreç, tarihsel ve kültürel ortaklıkları olan pek çok Türk devletinin ortaya çıkmasına vesile oldu. Bu yeni dönem, Türkiye için büyük bir fırsat sundu: Ortak tarih, kültür, örf ve geleneklerle bir araya gelerek yeni bir bölgesel güç olma imkânı. Ancak, bu fırsat, uluslararası aktörlerin ve özellikle ABD’nin oyunlarıyla kaçırıldı.

Prof. Dr. Haydar BaÅŸ, bu durumu daha SSCB dağılırken öngörmüş ve Türkiye’nin bu yeni oluÅŸan devletlerle iÅŸ birliÄŸi yaparak bölgesel bir güç olabileceÄŸini dile getirmiÅŸtir. BaÅŸ’a göre, bu birliÄŸin saÄŸlanması halinde, Türkiye küresel düzeyde yeni bir denge unsuru olabilecekti. Ancak bu potansiyel, ABD tarafından bir tehdit olarak görüldü ve farklı yöntemlerle engellenmeye çalışıldı.

SSCB’nin dağılmasından sonra, Orta Asya ve Kafkasya’da birçok yeni Türk devleti ortaya çıktı. Türkiye, bu ülkelerle tarihsel ve kültürel kökenlerinden dolayı önemli bir ÅŸans elde etmiÅŸti. Ancak, bu fırsatı deÄŸerlendirmek yerine, içeriden ve dışarıdan gelen engellemelerle bu birliktelik saÄŸlanamamış, böylece Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak öne çıkma ÅŸansı elinden alınmıştır. ABD, bu bölgede ortaya çıkacak yeni bir bölgesel gücün kendisine rakip olabileceÄŸini görerek, Türkiye’nin bu ülkelerle iÅŸ birliÄŸini engellemek için farklı oyunlar oynadı. Prof. Dr. Haydar BaÅŸ, bu oyunların ve bölgedeki ABD etkisinin farkındaydı ve o dönemde, bu gerçeÄŸi dile getirerek halkı uyarmaya çalışmıştı.

ABD’nin bölgede oynadığı oyunlar, 1990’lı yıllarda baÅŸlayan PKK terörünü desteklemek, Ermeni sorununu kaşımak ve bölgeye istikrarı bozucu etkiler yaratmak üzerine kurulu olmuÅŸtu. Prof. Dr. Haydar BaÅŸ’ın ifadesine göre, ABD’nin bu planları, Türkiye’nin güçlenmesini engellemeyi amaçlıyordu. SSCB’nin dağılmasıyla beraber Türk Cumhuriyetleri’nin kendi kaynaklarını henüz kullanmamış olmaları, bu bölgede yeni bir liderlik ÅŸansı sunmuÅŸtu. Ancak, bu potansiyeli gerçekleÅŸtirme ÅŸansı, ABD’nin ve diÄŸer batılı ülkelerin bölgeye müdahaleleriyle kaçırıldı.

Prof. Dr. Haydar BaÅŸ, bu durumu açıklarken, 1990 yılında Irak ve Kuveyt arasında patlak veren savaşın gerçek hedefinin Türkiye olduÄŸunu dile getirmiÅŸti. Ona göre, bu savaÅŸ, bölgede yeni bir istikrarsızlık yaratma çabasıydı ve Türkiye’nin bölgedeki liderlik potansiyelini baltalamaya yönelikti. ABD, Orta DoÄŸu’da kendi üst bölgelerini oluÅŸturarak ve Irak’ı bu planların merkezine koyarak, Türkiye’nin bölgesel bir güç olmasını engellemeyi amaçladı.

Bu sürecin neticesinde, Türkiye içeride de birçok sorunla karşı karşıya kaldı. PKK terörü ve Ermeni sorunu gibi problemler büyüyerek, Türkiye’nin hem ekonomik hem de siyasi anlamda ilerlemesini zorlaÅŸtırdı. Halk, ekonomik sıkıntılarla boÄŸuÅŸtuÄŸu için böylesi önemli meseleleri sorgulama ve üzerinde düşünme fırsatı bulamadı. Prof. Dr. Haydar BaÅŸ’ın dile getirdiÄŸi gibi, halkın dikkatini ekonomi ve geçim sıkıntılarına çekmek, uluslararası güçlerin bilinçli bir tercihi olarak karşımıza çıktı.

Bu baÄŸlamda, Türkiye’nin yaÅŸadığı bu süreçten çıkış yolu, geçmiÅŸte kaçırılan fırsatları tekrar deÄŸerlendirerek ve milli bir duruÅŸ sergileyerek mümkün olabilir. Prof. Dr. Haydar BaÅŸ, bu konudaki öngörüleriyle Türkiye’nin gelecekteki potansiyelini ortaya koymuÅŸ ve halkın birliÄŸi, dirliÄŸi için önemli mesajlar vermiÅŸtir. Günümüzde de bu oyunların farkında olmak ve tarihsel fırsatları deÄŸerlendirmek çok önemlidir.

Büyük Ortadoğu Projesi ile başlayan süreç aynı amaca hizmet etmiştir. Sadece Türkiye’nin değil, bölgedeki tüm ülkelerin güçlenmesi engellenmiştir.

Türkiye, tarihinden ve kültüründen gelen birikimiyle bölgesel bir lider olma potansiyeline sahiptir. Ancak bu potansiyeli gerçekleÅŸtirebilmek için içeride birliÄŸi saÄŸlamak, ekonomik ve siyasi istikrarı korumak gerekmektedir. Türk halkı, bu bilinçle hareket edip, geçmiÅŸten ders çıkararak ve bölgesel iÅŸ birliÄŸini güçlendirerek, küresel arenada daha güçlü bir konuma gelebilir. Bunun için de milli çıkarları gözeten, dış baskılara karşı dik duran bir politika izlenmelidir. Prof. Dr. Haydar BaÅŸ’ın iÅŸaret ettiÄŸi bu noktalar, Türkiye’nin gelecekteki baÅŸarısı için önemli bir rehber niteliÄŸindedir.

Türkiye’nin, kültürel ve tarihsel baÄŸlarını güçlendirerek, geçmiÅŸteki hatalardan ders çıkarması ve bu doÄŸrultuda saÄŸlam adımlar atması, sadece ülke için deÄŸil, bölgesel barış ve istikrar için de büyük önem taşımaktadır. Prof. Dr. Haydar BaÅŸ’ın ifade ettiÄŸi gibi, milletin lehine hareket eden, milli çıkarları gözeten liderlik ve bu doÄŸrultuda bir duruÅŸ sergilemek, Türkiye’nin küresel güç olma yolunda atacağı en önemli adımlardan biridir. EÄŸer bu birliktelik saÄŸlanabilirse, Türkiye sadece kendi halkı için deÄŸil, ortak kültüre sahip diÄŸer milletler için de bir umut ışığı olabilir.

 

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi