6 Temmuz 2024 Cumartesi

Kilis’e Yine Roket mi Düştü? Olsun!

Ben bu yazıyı kaleme aldığım saate kadar 50 ‘ye yakı roket atılmış Kilis’e. Ve atılmaya pardon ne atılması düşmeye (!) devam ediyor.

Cuma akşamı Kanal A Haberde sözüm ona Kilis konuşuldu. Hatta, son füzeye canlı yayın sırasında A haberin görüntüleri ile tüm Türkiye şahitlik etti. Ardından çıkan yangını hep beraber canlı olarak izledik. Hemen A Haber alt yazı geçmeye başladı. Aman yanlış anlaşılmasın diye. Neden mi? Anlaşılan bu kanal Kilis’e özel bir görev için gelmişti. Canlı yayına denk gelen füze, tüm hesaplarını alt üst etmişti. 3-5 provakatörün abartısından başka Kilis’te bir şey yoktu aslında. Her şey çok iyi ve tüm Kilis halkı çok mutlu idi. Tüm Kilis güllük gülistanlık idi. Tam bunu anlatacakken nerden çıkmıştı bu füze. Olsun, her şeyin çözümü var. Hemen alt yazı. “Kilis’e yine roket DÜŞTÜ.” Tabii düşecek idi, yer çekimi diye bir şey var sonuçta! Bunda abartacak ne var! Zaten abartan kimse de yok 3-5 provakatör haricinde! Dinlemedik mi 2 Vekilimizi, Belediye Başkanımızı, Ticaret Odası Başkanımızı. Geçici olan ufak tefek problemlerden başka ne var ki? Yoksa Kilis tam bir huzur kenti. 18 can kaybı, 61 yaralı, 50 füze; Sayın vekilimiz Dülger’in ifadesi ile “şu anki dünya konjonktüründe olabilecek şeyler.” Programa yorumcu olarak katılan tiyatrocu Ahmet Yenilmez’in ifadesi ile “Kilis’te Camiiye füze düşmesi olabilecek bir şey. Burada sorun camiiye füze düşmesi değil, sorun halkımızın buna önceden yeterince hazırlanılmamış olması”.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kilis’te aileler ve çocuklar için psikolojik destek  programları yapacak imiş. İlk görevli olarak Ahmet Yenilmez gelmiş sanırım Kilis’e. 85’den beri her yıl geliyormuş. Bu gelişinde Kilis’i çok iyi görmüş. “Her şey yolunda. Kilis’te birşey yok abartmayalım.” diyor.

Adamın biri şiddetli ishal şikayetiyle hastaneye başvurur. İşlemleri devam ederken karışan kağıtlar sonucunda adam psikiyatri kliniğine  yatırılır. 15 gün süren bu yatıştan sonra taburcu olma günü geldiğinde, arkadaşı adamı hastaneden almaya gelir.

-Nasıl oldu geçti mi ishal? der arkadaşı.

Bizimki ise :

-Hayır geçmedi AMA ARTIK TAKMIYORUM.

Sanırım Kilis halkına da psikolojik destek bu amaçla verilecek.

Tabii bu desteklerden hala fayda görmeyen Kilisliler de var. Sosyal medyaya bir Kilisli yazmış:

“Kilis’e huzur gelmeden getti…
 Huzursuzluk kaldığı yerden devam..
Işid durmuyor yine saldırdılar.”

Geçen hafta kaybettiğimiz hemşerimiz Hatice Evran’ın çocuklarının videoları internette izlenme rekorları kırıyor. Veysel Evran’ın çığlıklarından bir kesit vermek gerekirse; “Çözüm bulunsun, ben çözüm istiyorum. Ben burda çocuklarımla yaşamak istiyorum.  Ben toprağımı terketmek istemiyorum.  Allah rızası için ben o 63 yaşındaki annemin de hakkını helal etmiyorum. Öbür dünyada hakkını alacaktır. Cumhurbaşkanından da Başbakandan da, bu ülkeyi yönetenlerden de, hepsinden hakkını alacaktır. Allah(c.c) da şahittir buna.”

Değinmeden geçemeyeceğim. 

IŞİD, Karkamış’ta 3 Türk tankını vurduğuna dair internette video yayımladığı sıralarda; Kilis’te yayım yapan bir yerel bir gazetede köşe yazarı “Pazar günüden sonra  saldırıların kesilmesi tesadüf değil, alınan tedbirler sayesindedir. Başbakanımızın, Bakanlarımıza  “Kilis’e ne gerekiyorsa yapın, sorunları tespit edin ve hemen çözün” dediğinin bilgisini aldık.” diye yazmış. Keşke haklı olsa idi. Ne kadar mutlu olurduk. Bu yazıdan benim yazımı kaleme aldığım ana kadar Kilis’e atılan füze sayısı 4. Sınırımıza askeri mühimmat yığmak güzel ama ne yazık ki; yöneticilerimiz, merkezi Suriye yönetimi ve Rusya ile anlaşıp; Büyük Ortadoğu Projesine hizmet etmekten vazgeçmezse bu bölgede suların durulması çok zor. Çünkü hedef; Prof. Dr. Haydar Baş Beyin 29 Nisan tarihli köşe yazısında belirttiği üzere, “İsrail için Irak’ın kuzeyinden Akdeniz’e açılan bir koridor.”  Yazımı çözümü ortaya koyma adına Sayın Hocamızın adı geçen makalesinden alıntı ile bitiriyorum.

“İsrail için Irak’ın kuzeyinden Akdeniz’e açılan bir koridor, Kilis’in boşaltılması ile ivme kazanacak. Türk milletinin yapması gereken, üzerine oynanan oyunları görebilmek ve ayık olmaktır.

Sünni dünyanın başı sayılan, Filistin ve Ortadoğu barışı için halen kahraman görünen Türkiye esasen, ABD ile beraber hareket ettikçe ilmeği boynuna geçiriyor.

Ülkemiz Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde belirttiği, ‘gaflet, dalalet ve hıyanet’ dolu bir süreci yaşamaktadır.

Türk milletine ise suni bir laiklik tartışması ve ne için olduğu belli olmayan başkanlık sistemini düşünmek kalıyor.

Oysa zaman “Türk, Kürt, Laz, Çerkez” bir ve beraber olmak, “Alevi-Sünni kardeştir” demek, milli bir ekonomi modelini hayata geçirmek zamanıdır.

Eğer Kilis’le başlayan IŞİD bombalaması, diğer illere de sıçrarsa telafisi imkânsız bir işgali göreceğiz.

İşte o anda Allah, bu millete ikinci bir Atatürk gönderir mi, bilinmez?”

Benzer Yazılar
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi