21 Kasım 2024 Perşembe

mRNA Aşısı Nedir?

Şu an tüm dünyayı etkisi altına alan ve insanlarında konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını düşündüğüm COVİD-19 virüsü için çıkarılan aşılar hakkında konuşmak istiyorum.

Virüs Nedir?

 

Öncelikle konunun en temeline inecek olursa, Latincede “zehir”anlamına gelen virüs kavramından bahsetmek gerekecektir. Virüslerin 1900’lü yılların başında yapılan gerekli çalışmalar sonucunda “filtre edilebilir” özellikte oldukları görüldü. Bu özellikleri sayesinde bakterilerden ayırımı kolaylaştı.

Virüsler, ışık mikroskobu ile görülemeyecek kadar küçüktürler. Ancak elektron mikroskopu ile görülebilirler. Enfeksiyon yapabilme özellikleri bulunur, aynı zamanda vücutta hastalığa sebebiyet verebilen en küçük etken; virüstür. Hücre içinde aktif olamayan bu parazitlerin yaşamak için calı bir konak hücreye ihtiyacı vardır. Aksi takdirde yaşamları için gerekli olan enerjiyi kendi başlarına üretemezler. Bir virüste aynı anda DNA ve RNA bulunamaz. Yalnızca birine sahiptirler.

Aşı Nedir?

Zincirin bir diğer halkası olan aşı ise; vücudun hastalıklara karşı bağışıklık tepkisini uyarmak için kullanılan bir hazır üründür. Aşılar genellikle iğne enjeksiyonları yoluyla yapılır, ancak bazıları ağızdan veya buruna püskürtülerek uygulanabilir.

Aşılama, insanları zararlı hastalıklarla temas etmeden önce onları korumanın basit, güvenli ve etkili bir yoludur.

Aşı Çeşitleri

Canlı Aşı: Hastalık yapan mikroorganizmaların laboratuvar ortamında bu özelliklerinin zayıflatılarak oluşturulur. Örnek olarak; Su Çiçeği, Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak, Oral Polio Aşıları verilebilir.

İnaktif Aşı: Virüsün tamamen yok edilerek vücudumuza enjekte edildiği aşı türüdür. Böylece virüs, vücudumuza zarar vermeden bağışıklığımızı uyarır. Sinovac aşısı inaktif bir aşıdır. Hepatit B Aşısı, Boğmaca Aşıları da inaktif aşılardır. 

Viral Vektör Aşılar: Uygulanan kişinin hücrelerine istenilen antijenin genetik materyal kodlarını sağlamak için bir viral vektör yani aracı kullanılır. Çiçek Aşısı gibi. Sputnik-V ve AstraZeneca Aşıları gibi.  

mRNA ve DNA Aşıları: 

Mikroorganizmanın antikor oluşturabilen mRNAsının içinde bulunduğu aşı türüne; mRNA aşı denir.

DNA aşıları ise; mikroorganizmanın antikor oluşturabilen DNAsının içinde bulunduğu aşı türüdür.

 

COVID-19 Aşıları

 

COVID-19 virüsüne karşı birkaç farklı aşı çeşidi geliştirilmiş ve kullanıma sunulmuştur. Tüm bu aşıların ortak bir amacı; vücuda bu virüsü tanıtmak ve bağışıklık kazandırmaktır. Bunlarda yukarıda da bahsettiğimiz aşı çeşitlerinden olan; inaktif, viral vektör ve mRNA aşılarıdır.

İnaktif aşıya; SİNOVAC,

Viral vektör aşıya; Sputnik-V ve Oxford/Astra Zeneca aşıları (AZA-1222),

Mesajcı RNA aşısına; Biontech/Pfizer, Moderna aşılarını örnek olarak gösterebiliriz.

 

Peki mRNA aşısı nedir?

Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, mRNA aşısında ki amaç; laboratuvar koşullarında yapay olarak üretilen mRNA’ların tıpkı vücudumuzda protein sentezi için bulunan doğal mRNAlar gibi çalışarak virüse ait olan bir yapıya benzer bir protein oluşturması ve bunun sonucunda da vücuda virüse karşı bağışıklık kazandırtmaktır.

 

mRNA (Mesajcı RNA) nedir?

 

İnsan vücudu içerisinde DNA’nın hücrelerimizi ve dokularımızı düzenleyen proteinler yapmak için kullandığı bilgileri sağlayan bir moleküldür.

MRNA aşı mekanizması her ne kadar yeni keşfedilmiş gibi bilinse de keşfi eski yıllara dayanmaktadır. mRNAlar, İlk kez 1900’lü yıllarda farelere enjekte edilip antikor üretimi gerçekleştirilmiştir. Ancak bazı farelerin öldüğü gözlemlenince bu çalışmalara ara verilmiştir. Altında yatan nedenin aşırı inflamasyon yani vücudun abartılı yanıtı olduğu ortaya çıkmıştır. Araştırmacılar, bu önemli konunun nasıl önüne geçilebileceği konusuna yoğunlaşmışlardır. 2000’li yılların ortasına doğru, Pfizer firmasından Weissman ve Katalin Karikó , yaptıkları çalışmalar sonucunda, mRNA aşısının mekanizmasını bozmadan, mRNAya fazladan karbon atomu eklenmesi ile enfeksiyon riskinin ortadan kaldırılabileceğini tespit etmişlerdir. Bu karbon atomlarının eklenmesi sonucunda, vücuda enjekte edilen mRNAlara karşı vücut aşırı tepki vermemektedir. Bu mekanizma, günümüzde Moderna ve Pfizer/bioNTech aşıları için kullanılmaktadır.

Virüsler, vücuttaki RNA ya da DNA’ları yani genetik yapıyı kötü amaçları için kullanırlar. Virüsler kendilerini kopyalayamazlar, bu yüzden sağlıklı bir konak hücreye yerleşerek çoğalmaya başlarlar. Bunun sonucunda da hastalık veya ölümler meydana getirirler. Koronavirüs da başak proteini olarak bilinen spike proteinini aracılığıyla vücuda tutunmakta hücrelerini delerek harabiyet oluşturmaktadır. Örneğin virüsün akciğere yerleştiğini düşündüğümüzde, akciğer dokularında ciddi zararlar meydana getirerek canlıları olumsuz yönde etkilemektedir.  Virüs akciğerleri istila ettiğinde, basit nefes alma eylemini bile zorlaştırır. Bu yerleştiği tüm organlar için geçerlidir.  

 

İnaktif aşılar da kimyasal ve fiziksel uygulamalardan geçirilerek hastalık yapıcı özelliğinin ortadan kaldırılmasıyla elde edilen, vücutta bağışıklık yanıtı oluşturabilen direkt cansız virüsler kullanılırken; mRNA aşılarında vücuda virüse ait herhangi bir parça verilmeden; direkt vücut tarafından virüse ait bir parçanın benzerinin üretilmesi sağlanmaktadır. 

 

mRNA aşılarında virüsün başak proteinini oluşturmak için kullanacağı mRNA kodlarının yapay bir benzeri vardır diyebiliriz. Bu kodlar, virüsün hayatının devamı için gerekli proteinleri üretmek için gerekli genetik bilgileri taşımaz. Yalnız vücuda yapay yolla oluşturulan mRNA’nın enjekte edilmesi ile vücudun bu virüsü tanımasına ve antikor oluşturarak bağışıklığın sağlanması amaçlanmaktadır.

Uzun lafın kısası, virüs işgal ettiği vücutta kendi yaşamı ve hücrelere saldırmak için gerekli başak proteinlerinin üretilmesini amaçlarken; biz mRNA’lar ile bu proteinlerin yapı olarak benzerlerini oluşturuyoruz. Bu proteinler de bizim bağışıklık sistemimizin daha virüsle karşılaşmadan virüse saldırmak için gerekli antikorları oluşturmasını sağlıyor.

Aşı karşıtlarının iddia ettiği gibi, insan vücudundaki genetik yapımıza dışardan bir müdahale söz konusu değildir.

Ben neye benzetiyorum biliyor musunuz?

 

Vücudumuzu bir fabrikaya benzetelim!

Bir fabrikamız var. Ve bu fabrika kendi talimatlarına uygun, önceden planlanmış ürünler üretiyor. Bu durum sağlıklı vücut.

Bu süreç böyle devam ederken; fabrika teröristlerin eline geçiyor. Ve artık bu ürünler değil, fabrikada bizim kendi şirketimize zarar verecek ürünler üretilmeye başlıyor. Bu da virüsler tarafından istila edilmiş vücut.

Üçüncü durumda ise; fabrika düzenli çalışırken, fabrikanın çevresinin düzenlenmesi ve korunması için bir ürüne ihtiyacımız oluyor. Daha önceki üretilen ürünler listesinde olmayan ama elimizdeki hammaddeler ile üretilebileceğimiz bu yeni bir üretim için dışardan destek alıyoruz. Bu ürünün tasarımı ve planı dış mühendisler tarafından hazırlanıyor. Gelen talimatlara göre bu ürünü üretiyoruz ve fabrikamızın çevre düzenleme ve korunmasında kullanıyoruz. Bu da mRNA aşısının uygulanması.

 

Şimdi tercih sizin! Muhtemel bir terörist saldırıyı elimiz kolumuz bağlı bekleyelim mi? Yoksa hazırlık yaparak fabrikamızı koruyalım mı? 

 

Grip, kızamık gibi geleneksel aşılar, virüsün çok az bir kısmının vücuda enjekte edilmesi ile bağışıklık oluştururlar. Bu aşıların geliştirilmesi uzun sürelere dayanır.

Devam eden salgın durumunda, birçok aşı çalışmaları oldu ve olmakta. Ancak burada önemli olan en önemli etken hızdır. RNA aşılarının da en büyük avantajı, bu sürecin kısa sürmesidir. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, eğer virüsün protein oluşturmasını sağlayan mRNA’nın kodları tespit edilirse, işin büyük kısmı hallolmuş olur. Geri kalan, laboratuvar ortamında bu mRNA’nın yapay halini oluşturmaktır. Bu üretim için, özel olarak seçilen enzimler kullanılır. MRNA aşıları çok düşük sıcaklıklarda saklanmalıdır. mRNA kırılgan olduğu için, eğer vücuda direkt olarak enjekte edilirse, vücudumuzun doğal olarak ürettiği enzimler ile parçalanırlar. Bu olayın önüne geçebilmek için, mRNA aşıları, yağ baloncuklarına sarılarak kullanıma sunulmaktadır.

 

Gerçekleştirilen enjeksiyon sonucunda, aşı parçaları hücreler ile çarpıştığında mRNAları serbest bırakırlar. Vücut hücreleri bu salınan mRNA’yı okuyarak başak proteininin sentetik kopyasını üretirler. Bunun sonucunda da vücut, korona virüse karşı bağışıklık kazanır.

 

mRNA Aşıları Genetik Yapımızı Değiştirir mi?

İddia edildiği gibi bu aşıların vücutta farklı ve bilinmeyen etkilere yol açması beklenilmez. “mRNA’nın genetik kodumuzu değiştirmesi mümkün değildir”.

“DNA’mız bir kasada olduğu gibi çekirdeğin içinde saklanıyor ve mRNA’nın genetik kodumuzu değiştirmesi mümkün değil”.

RNA molekülü çok kırılgandır. Ve yaşam süreleri çok kısadır. Vücutta çok kısa sürede yıkılırlar. Dolayısıyla bu mRNA’lar kodlanan virüs proteinini üretmekten başka bir şey yapmak için hücre içinde yeterli bir süre kalamaz zaten.

Kaynaklar:

  1. COVID-19 Aşısı Üretim Teknolojileri (saglik.gov.tr)
  2. https://covid19asi.saglik.gov.tr/TR-77805/asi-turleri.html
  3. https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/128033/mod_resource/content/1/12.%20hafta%20virusler.pdf
  4. https://www.nytimes.com/es/interactive/2021/health/moderna-vacuna-covid.html

 

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi