Doğu Akdeniz’de Güç Dengesi: Türkiye, Kıbrıs ve Küresel Aktörler Yüklenme tarihi 14 Kasım 202414 Kasım 2024 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Kıbrıs meselesi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik konumu, ulusal güvenliği ve bölgesel etkisi açısından önemli bir konudur. Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki etkisi, özellikle son yıllarda yaşanan uluslararası gelişmeler ve Türkiye’nin dış politikasındaki belirsizlikler nedeniyle zayıflama eğilimindedir. Türkiye’nin Garantörlük Hakkı ve Kıbrıs’ın AB Üyeliği 1960 Zürih ve Londra Antlaşmaları ile Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık, Kıbrıs’ın bağımsızlığını ve anayasal düzenini garanti altına almıştır. Bu antlaşmalar uyarınca, Kıbrıs’ın herhangi bir uluslararası birliğe katılımı, garantör devletlerin onayına bağlıdır. 1974 yılında Türkiye, Kıbrıs’ta yaşanan darbe ve artan şiddet olayları nedeniyle, bu antlaşmadan doğan haklarını kullanarak Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirmiştir. Ancak 2004 yılında, Türkiye’nin onayı olmaksızın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Avrupa Birliği’ne üye kabul edilmesi, antlaşmalara aykırı bir durum yaratmıştır. Bu süreç, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını ve Kıbrıs Türklerinin haklarını doğrudan etkileyen bir tehdit olarak görülmektedir. Doğu Akdeniz’in Stratejik Önemi: Ticaret Yolları, Enerji ve Ulaşım Doğu Akdeniz, doğal kaynakları, ticaret yolları ve jeopolitik konumu sayesinde küresel güçler için büyük stratejik önem taşımaktadır. Bu bölge, Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler için ekonomik ve askeri güvenliğin merkezinde yer alırken, aynı zamanda dünya ticaretinin de kilit noktalarından biridir. Ticaret Yolları: Doğu Akdeniz, Avrupa, Afrika ve Asya arasında bir geçiş noktası olarak önemli deniz yollarını içermektedir. Süveyş Kanalı üzerinden geçen ticaretin büyük bir kısmı, Doğu Akdeniz’den geçerek Avrupa’ya ulaşır. Bu durum, bölgeyi hem bölgesel hem de küresel güçlerin ekonomik çıkarlarının odağı haline getirmektedir. Enerji Kaynakları: Son yıllarda yapılan araştırmalar, Doğu Akdeniz’de büyük doğalgaz ve petrol rezervlerinin bulunduğunu ortaya koymuştur. Leviathan, Zohr ve Afrodit gibi gaz sahaları, İsrail, Mısır, Kıbrıs ve Yunanistan tarafından keşfedilmiştir. Türkiye de bu bölgedeki hak iddialarını ve kendi kıta sahanlığındaki kaynaklarını koruma çabasındadır. Enerji kaynaklarının kontrolü, Türkiye ve bölgedeki diğer ülkeler arasında deniz yetki alanları konusunda anlaşmazlıkların artmasına yol açmıştır. Ulaşım ve Deniz Güvenliği: Doğu Akdeniz, NATO ve AB’nin deniz güvenliği açısından da önem taşır. Küresel güçler, bu bölgedeki askeri varlıklarını arttırarak deniz güvenliğini kontrol altına almak istemektedir. Türkiye ise bölgedeki varlığıyla güvenlik ve savunma stratejilerini sürdürerek bölgedeki askeri gücünü koruma çabası içindedir. Küresel Aktörlerin Doğu Akdeniz’e Bakışı Çin: Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında Çin, Doğu Akdeniz’i Avrupa’ya açılan bir kapı olarak değerlendirmekte, bu bölgedeki limanlara yatırım yaparak ticaret ağını güçlendirmeyi hedeflemektedir. İsrail’in Hayfa Limanı’na yatırım yapması, Çin’in bölgedeki ekonomik varlığını artırma çabasının bir örneğidir. Hayfa’daki limanlardan Bayport’u hala Çin SIPG firması işletmektedir. Rusya: Suriye’deki askeri varlığıyla Akdeniz’de stratejik bir yer edinen Rusya, Kıbrıs Rum Kesimi ile ilişkilerini geliştirerek Doğu Akdeniz’deki nüfuzunu artırmaya çalışmaktadır. Özellikle Suriye’nin Tartus Limanı’ndaki varlığı, Rusya’nın Akdeniz’deki etkisini kalıcı hale getirmektedir. ABD: Doğu Akdeniz, ABD için enerji güvenliği ve İsrail’in korunması gibi önemli nedenlerle öncelikli bir bölgedir. GKRY ile artan askeri iş birliği, ABD’nin bölgede kalıcı bir güç olma çabasını ortaya koymaktadır. ABD’nin Güney Kıbrıs’a yönelik silah ambargosunu kaldırması ve askeri varlığını artırması, bu stratejiyi destekleyen adımlar olarak öne çıkmaktadır. ABD’nin Rum Kesimindeki Tatlısu’da üs bölgesi kurma çalışma resimleri basında yer almıştır. İsrail: Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının keşfi, İsrail için bölgedeki varlığını ve enerji güvenliğini artırmak adına fırsat yaratmıştır. GKRY ile ortak projeler geliştiren İsrail, enerji ve güvenlik konularında Rum Kesimi ile yakın ilişkiler kurarak Akdeniz’deki etkisini artırmaktadır. Türkiye’nin Kıbrıs Politikası: Annan Planı ve Sonrası 2004 Annan Planı ile Kıbrıs’ta federal bir yapı kurulması öngörülmüş, ancak KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş plana karşı çıkmıştır. AKP hükümeti, Annan Planı’nı desteklerken, bu politika Türkiye’de ve Kıbrıs Türk toplumunda eleştirilere yol açmıştır. Denktaş’ın uyarılarına rağmen plana verilen destek, Kıbrıs Türklerinin haklarının korunması konusunda Türkiye’nin yeterli çabayı göstermediği yönünde bir algı yaratmıştır. KKTC’ye Yönelik İlgisizlik ve Yardım Eksikliği Son yıllarda Türkiye’nin KKTC’ye yönelik ekonomik ve siyasi desteğinde eksiklikler olduğu görülmektedir. KKTC’nin uluslararası alanda tanınması için yeterli diplomatik çaba gösterilmemesi ve ekonomik kalkınma projelerinin sınırlı kalması, KKTC’nin dış dünyada yalnız kalmasına neden olmaktadır. Özellikle uluslararası platformlarda daha aktif destek verilmesi ve ekonomik anlamda destek sağlanması, KKTC’nin güçlü bir aktör haline gelmesine katkı sağlayabilir. Türkiye’nin Kıbrıs politikasındaki dalgalanmalar, 2004 Annan Planı’ndan itibaren sürmektedir. AB ile ilişkilerde Kıbrıs’ın bir engel olarak görülmesi, Annan Planı’na verilen destek ve sonrasında KKTC’ye yönelik eksik ilgiler, Kıbrıs’ın Türkiye’nin elinden yavaşça kaydığına dair endişeleri artırmıştır. Sonuç ve Öneriler Kıbrıs, Türkiye için sadece stratejik bir ada değil, aynı zamanda Akdeniz’deki hak ve çıkarlarını koruyan bir güvenlik hattıdır. Türkiye, KKTC’nin uluslararası alanda tanınması için aktif bir diplomasi yürütmeli ve bölgedeki askeri, ekonomik ve diplomatik varlığını sağlamlaştırmalıdır. Ayrıca Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları ve ticaret yollarının güvenliği açısından Mavi Vatan politikası çerçevesinde bu bölgedeki haklarını savunmaya devam etmelidir. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de güçlü bir aktör olarak kalabilmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp