4 Kasım 2025 Salı

Cumhuriyet, Yalnız Bir Yönetim Değil, Bir Bilinçtir

102. yılını kutladığımız Cumhuriyet’in ilanı, yalnızca bir rejim değişikliği değil; Türk milletinin tarih sahnesinde yeniden özne hâline gelişinin sembolüdür.
Mustafa Kemal Atatürk, yeni devletin temellerini atarken, yönetim biçiminin merkezine halkın egemenliğini yerleştirmiştir.
Atatürk’ün siyasal düşüncesinde “millet”, sadece yönetenlerin dayanağı değil, devlet iradesinin kaynağıdır.

O nedenle Cumhuriyet’in gerçek sahibi ne bir zümre, ne bir kurum, ne de bir ideolojidir; bizzat millettir.
Bu anlayış, Kurtuluş Savaşı’nın da ruhunu oluşturmuştur.
Çünkü o savaş, yalnızca emperyalizme karşı verilmiş bir askerî mücadele değil, milletin kendi kaderini tayin hakkını geri alış mücadelesidir.

Atatürk’ün siyasal vizyonu, halk merkezlidir.
Eğitimden sanayiye, hukuktan kültüre, sağlıktan tarıma kadar attığı her adımın temelinde “millet kendi ayakları üzerinde dursun” anlayışı vardır.
Bugün hâlâ ayakta duran pek çok kurumun, bankanın, fabrikanın, üniversitenin kökleri bu anlayıştan beslenir.

Üreten, Kuran, Paylaşan Cumhuriyet

Atatürk, üretimi yalnızca ekonomik bir faaliyet değil, millî onurun temeli olarak görmüştür.
Kısacası Atatürk döneminin ruhu, “yapan, üreten, paylaşan bir millet” idealidir.
Nitekim Cumhuriyet’in ilk yıllarında ülkemizde 22 farklı çeşit aşı üretilmeye başlanmıştır.
Üç milyonu aşkın doz çiçek aşısının sadece Sivas’ta üretilmiş olması bile bu vizyonun gücünü göstermektedir
(Kepekçi Ali Bestami, “Atatürk ve Sağlıkta Millilik”, Nisan 2019).

Aşı üretiminden Etibank’a, Sümerbank’tan Merkez Bankası’na kadar her kurumun temelinde, Atatürk’ün planlayıcı devlet aklı vardır.
1923 İzmir İktisat Kongresi’nde dile getirdiği hedefler, bugün bile birçok gelişmekte olan ülke için ilham vericidir.
Kongrede alınan kararlar, ekonomik bağımsızlığın anayasası niteliğindedir.

Üretim artırılmış, yerli sanayi korunmuş, yabancı sermayeye kontrollü açıklık getirilmiş;
işçiye, emeğe ve kadına güvence sağlanmıştır.
Vergi adaleti gözetilmiş, Aşar Vergisi kaldırılmış, köylü “milletin efendisi” ilan edilmiştir.
Ulusal sermaye birikimi başlamış, madencilik millîleştirilmiş, para politikası bağımsızlaştırılmıştır.
Etibank, Sümerbank, MTA, Merkez Bankası ve Halk Bankası gibi kurumlar birer birer kurulmuştur.
Taşımacılık için özel bankalar açılmış, küçük esnaf desteklenmiş, demiryolları ve fabrikalar Cumhuriyet’in üretim sembolleri hâline gelmiştir.

Bütün bu girişimler, iktisadi bir vizyonun ve millî bir zihniyetin ürünüdür.
Atatürk yalnız bir “devrimci” değil, aynı zamanda bir kurucu ve sistem inşa edicidir.
Hatta “devrimci” kelimesi bile onu tam tanımlamakta yetersiz kalır; çünkü o, milleti yeniden ayağa kaldıran bir düşünce mimarıdır.

Atatürk’ü Doğru Anlamak

Bugün Atatürk’ü eleştirenlerin sözleri, çoğu zaman gerçeği yansıtmamaktadır.
Bu bir “parti meselesi” değil; yıllardır süregelen, Atatürk ile millet arasına mesafe koyma çabasıdır.
Yıllar boyunca Atatürk’e “din düşmanı” iftirası atılmıştır.
Oysa biz biliyoruz ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi dualarla açılmıştır.
Atatürk hiçbir zaman dine düşman olmamış, bilakis dini istismar edenlere karşı durmuştur.
O, Müslüman bir insandı; ancak dini devlet idaresinde araç haline getirmeyi reddetmiştir.

Bir kimse inancını siyasi üstünlük için kullanmaya kalkarsa, Atatürk buna karşı çıkar.
Dolayısıyla mesele, Atatürk’ün karşısında durmak değil; onu doğru anlamaktır.
Tarihimizi yeniden okumak, bu ülkenin hangi ideallerle kurulduğunu hatırlamak zorundayız.

Cumhuriyet, Bir Emanettir

Cumhuriyet, yalnızca geçmişin bir kazanımı değil; geleceğe devredilen bir emanettir.
Bu emaneti koruyacak olan da yine onu kuran millettir.
Aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen, Atatürk’ün kurduğu sistem hâlâ dimdik ayaktadır.
Zaman zaman siyasi tartışmalar, ekonomik sıkıntılar, toplumsal gerilimler yaşansa da, Cumhuriyet’in dayandığı ilke sağlamdır:
Bu devletin sahibi millettir.

Cumhuriyet’i anlamak, sadece tarih okumak değil; kendi varlığımızı yeniden hatırlamaktır.
Bizim “fabrika ayarlarımız” Atatürk’ün çizdiği yoldur.
O yol sadece geçmişin değil, geleceğin de yoludur.
Ve bu millet var oldukça, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktır.

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi