SELAM SİZE | Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
3 Temmuz 2025 PerÅŸembe


SELAM SİZE

Sürekli iç içe, karşı karşıya olmamıza rağmen; üzerinde zorunlu kalmadıkça konuşmadığımız bir konudur ölüm. Bu tutumumuzun, mantıklı sayılabilecek açıklamaları vardır. Konu, pek hoşa gitmez ve çoğumuz için iticidir.
Ölüm ile yaÅŸam arasındaki baÄŸlantı bu iki kavramın tanımlarında kendini çok iyi sergilemekte; yaÅŸamı tanımlamadan ölüm tanımlanamamaktadır… Ölümü genel anlamıyla “yaÅŸamın olmaması” biçiminde tanımlamak çok pratik bir çözüm gibi görünmesine raÄŸmen, bu tanım yanıltıcı olabilir. Uzayda yaÅŸam olmaması ile uzayın ölü olması aynı deÄŸildir. Ölüm, yalnızca yaÅŸamış veya yaÅŸamakta olan varlıklar için söz konusu olabileceÄŸinden, uzayın ölü olduÄŸunu söylemek onun yaÅŸamış olduÄŸunu söylemek olur. Ölümü daima yaÅŸama baÅŸvurarak tanımlamak zorunda olmamız, bizi yaÅŸamın tutarlı bir tanımının gerekli olduÄŸu yargısına götürür. Ancak, yaÅŸamın her koÅŸulda doÄŸru ve anlamlı olan bir tanımı yapılamamış ve sınırları belirlenememiÅŸtir. Bu nedenle modern bilimler ölümün de ideal bir tanımı hala yapamamıştır.
Tıp ilmine göre hücre ölümü ile ilgili bütün düzeneklerin işe karışması ile önce geri dönüşsüz zedelenme, sonra da hücre ölümü meydana gelecektir. Ve böylece ölüm gerçekleşecektir. Geri dönüşsüz zedelenme, hücrede hala canlılığa özgü birtakım etkinlikler sürüyor olmasına rağmen, bütün koşullar normale dönse bile, hücrenin canlılığını tam olarak kazanma şansının kalmadığı bir dönemi simgeler. Ölüm ile canlılık arasındaki bu aşamanın tam olarak hangi anda ve hangi hücre içi fonksiyonun kaybıyla ilişkili olarak başladığı kesin olarak saptanamaz. Bir hücredeki zedelenmenin derecesinin ne zaman geri dönüşsüz zedelenme, ne zaman ölüm olarak adlandırılabileceği de açık değildir.
Bilimin son geldiÄŸi noktada, hangi anda ve hangi hücre içi fonksiyonun kaybıyla iliÅŸkili olarak ölümün gerçekleÅŸtiÄŸi saptanamamıştır. İşte bu an ve de fonksiyon kaybı ruhun bedenden ayrılmasıdır. Ölüm, ruhun bedenden ayrılmasıdır. YaÅŸadığımız âlemden kabir âlemine yolculuktur. Ruh, Azrail Aleyhisselam vasıtasıyla “berzah alemi”ne götürülür O, en kıymetli cevherimiz olan ruhumuzu gönül rahatlığıyla teslim edebileceÄŸimiz güvenilir bir emanetçidir. Ölüm anında, ruh, beden hapsinden kurtulur; fakat bütün bütün çıplak kalmaz. Çünkü, “misali bir cesetle” baÅŸka bir tabirle “latif bir gılaf” ile kuÅŸatılmıştır.


Dünyada kaldığı sürece bedene baÄŸlı olan ruh, ölüm sebebiyle bir derece serbest kalır. Bedendeyken görmek için göze, iÅŸitmek için kulaÄŸa, düşünmek için beyne muhtaçken, artık bu aletlerin varlığına gerek duymadan görür, iÅŸitir, düşünür ve bilir. Rüyada olduÄŸu gibiÂ…Berzah, “geçit” demektir ve berzah alemi, dünya ile ahiret arasında bulunan bir “bekleme salonu”dur. Ruhlar, orada kıyameti ve diriliÅŸi beklerler. “münker ve nekir taifesinden” olan sorgu melekleriyle karşılaÅŸma, ilk mahkeme, ilk ceza ve ilk mükâfat burada gerçekleÅŸir.


Berzah, baÅŸka bir tabirle kabir hayatı, hadisin ifadesiyle, “ya cennet bahçelerinden bir bahçe” veya “cehennem çukurlarından bir çukurdur. Allah cümlemizin kabrini cennet bahçesi ve ölüm anımızda da Nahl suresinin 16. ayetindeki hitaba muhatap eylesin. 
 “Onlar ki, tertemiz oldukları halde ruhlarını melekler alıverirler, derler ki; “Selam size” yapmış olduğunuz şey sebebiyle cennete giriniz.” (Ayet: 16/32)

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

191 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi