Ekonomideki Gerçekler ve Derinleşen Kriz Yüklenme tarihi 27 Mayıs 202527 Mayıs 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Şimdi gelin başka bir çarpıcı veriye bakalım. Tüketici Güven Endeksi Dibe Vurmuş Durumda Öncelikle Tüketici Güven Endeksi’ne bakalım. Mayıs 2025’te bir önceki aya göre %2,00 düşerek 83,90 seviyesine gerilemiş durumda. Bu çok net bir şekilde şunu gösteriyor: Tüketicinin ekonomiye güveni her geçen gün azalıyor. Enflasyon ve Reel Ücret Gerçeği Enflasyon rakamları ortada. TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi), Nisan 2025’te yıllık bazda %37,86 artış gösterdi. Aynı dönemde aylık enflasyon %3,00 olarak gerçekleşti. Tekrar tekrar söylüyoruz: Reel ücretlerde ciddi bir düşüş var. Rakamlar nominal olarak artıyor gibi görünse de alım gücü her geçen gün daha da azalıyor. İnsanlar artık maaşla geçinemiyor. Sanayi üretimi düşüyor, imalat endeksi zayıflıyor. İstanbul Sanayi Odası’nın Nisan 2025 verilerine göre, Türkiye İmalat PMI endeksi 47,3 seviyesinde kalarak eşik değerin altında seyretmiş. Tüm göstergeler, ekonomik daralmanın hızla devam ettiğini ortaya koyuyor. Servet Dağılımındaki Uçurum Türkiye’de toplam mevduatın %78’i, sadece nüfusun %1’ine ait. Geri kalan %99’luk kesim ise sadece toplam mevduatın %22’sine sahip. Bu inanılmaz bir gelir adaletsizliğidir. Bu eşitsizlik piyasaya da yansımış durumda. Takipteki ticari alacaklar %56 artmış, tüketici kredi kartlarındaki takip oranı ise %170 yükselmiş. Konkordato başvuruları fırlamış. Yalnızca ilk 4 ayda; Ticari alacaklardaki takibe düşme oranı 33 puan, Bireysel kredi kartı takibi ise 16 puan artmış durumda. Ticari kredi faizleri %64,13’e yükseldi. Yıllık ortalama finansman maliyeti %60,6. Durum hiç de iç açıcı değil. Birlikte düşünelim mi? İBB başkanı Ekrem İmamoğlu görevden alındığında ya da diploması iptal edildiğinde, 19 Mart’ta piyasalar anında olumsuz tepki vermişti. Merkez Bankası, doları tutabilmek için ciddi kaynaklar harcamak zorunda kalmıştı. İlerleyen süreçte, 12 Mayıs 2025’te PKK’nın silahlı mücadeleyi sonlandırdığı ve kendini feshettiği duyuruldu. Yöneticilerimiz tarafından “tarihi ve önemli bir karar” olarak ifade edilen bu gelişmenin ardından piyasaların da buna olumlu tepki vermesi beklenmez miydi? “Büyük ekonomik güce ulaşmak” için “Terörsüz Türkiye”nin tam da bir motivasyon nedeni olması beklenmez miydi? Demek ki piyasalar bu gelişmeyi çok da hissedememiş gibi görünüyor. Eğer toplum ikna olsaydı, söylenenlere toplum inansaydı, kesinlikle öyle olurdu, olmalıydı. Her Kapıya Vergi Memuru Şimdi gelelim başka bir meseleye: Maliye politikaları. Mehmet Şimşek, hatırlarsanız “Tüm organize sanayi bölgelerinin, tüm şehirlerin ve tüm hallerin giriş-çıkışlarına kalıcı olarak vergi memuru konulacağını” söylemişti. Bu açıklama üzerine, hükümete yakınlığıyla bilinen TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu bile tepki gösterdi: “Her işletmenin kapısına vergi memuru koyarak, polisiye tedbirlerle vergi toplanamaz. Bu şekilde ne adalet sağlanabilir ne de ekonomi düzelir.” Ücretler Yetersiz, İşverenler de Memnun Değil Aynı şekilde Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın açıklaması dikkat çekici: “İŞKUR, televizyonlarda ilan yapıyor, diyorlar ki: ‘İşçi bulamıyoruz’ Bu ücrete işçi bulamazsınız. Bu ücret, köle ücreti. Diyorlar ki: ‘Patronlar Mısır’a gidiyor, Ürdün’e gidiyor’ Nereye gidiyorlarsa gitsinler.” Neden? Çünkü verilen asgari ücret, işçi için çok az. İşverenler için ise işçi maliyetleri çok fazla. İşverenler de bu yükün altından kalkamıyor. Sonuç: Tartışmamız Gereken Şey Sonuç olarak şunu söylüyoruz: Bugün biz Türkiye’nin ekonomisini nasıl adaletli yönetiriz diye tartışmamız gerekirken, artık Türkiye’nin ayakta kalıp kalamayacağını tartışıyoruz. Neye üzülüyorum biliyor musunuz? Yukarıda sunulan tüm sıkıntıların çözümünün sunulduğu “Milli Ekonomi Modeli” gibi bir modele sahibiz. Reçete elimizde. Ve biz çözümü uygulama yerine; aynı çukurda debelenip duruyoruz. Acilen ülkenin ana gündemi “Milli Ekonomi Modeli” olmalıdır. Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp