5 Ekim 2024 Cumartesi

Körlerin fil tarifi

Altı tane kör adamı bir filin yanına getirirler. Her birisini filin farklı bir yerine götürürler ve onlardan, elleriyle fili tutmalarını isterler.

Sonra da, tuttukları bu şeyin “neye benzediğini” tarif etmelerini söylerler.

Körlerden bir tanesi, filin kuyruğunu tutmuştur ve şöyle söyler: “Fil bir halata benziyor.”

Bir diğeri, filin hortumunu tutmuştur ve şöyle söyler:

“Fil, iri bir yılana benziyor.”

Üçüncüsü, filin dişlerini tutmuştur ve şunları söyler:

“Fil, bir mızrağa benziyor.”

Dördüncü kör, filin gövdesini tutmuştur, o da şunu söyler:

“Fil, bir duvara benziyor.”

Beşinci kör, filin kulağını tutmuştur ve şöyle söyler:

“Fil, büyük bir yelpazeye benziyor.”

Altıncı kör ise, filin bacağını tutmuştur ve şunları söyler:

“Fil, bir ağaca benziyor.”

Hepsi, filin farklı bir özelliğini dile getirmişler.

Zihinlerinde filin bütünsel bir resmi olmadığı için, elleriyle deneyimledikleri şeyin “ne olduğu” konusunda hiçbir fikirleri bulunmuyormuş.

Elde ettikleri verileri, yaşamış olduklarından oluşan hatıralarına göre değerlendirip, tarif etmek zorunda kalmışlar.

Bu nedenle de, yapmış oldukları bu tecrübeler (filin farklı parçalarını tutmak) ve bunlara bağlı olarak yaptıkları değerlendirmeler hem bir anlam taşımamışlar, hem de birleştirdiklerinde filin doğru bir tarifini veremedikleri için de hatalı olmuşlar.

Bir uygulamada doğru bilgiye ulaşmak için bütüncül yaklaşım şarttır. Eğer bütüncül yaklaşım içinde olamazsanız, körlerin fil tarifi gibi yanlış sonuçlara varmanız muhtemeldir.

Toplumda bazen insanlar, hayatta karşılaştıkları eylemleri ya da nesneleri, körlerin fili tarifleri gibi, eksik, hatalı ve gerçek şeklinden ziyade, kendi algıladıkları şekilde, kendi ufuklarına göre tarif etmeye çalışmaktadırlar. Bu da yanlış algılara yol açmaktadır.

Körlerin fil tarifleri hikayesini okuyunca seçim dönemine girdiğimiz şu günlerde Prof. Dr. Haydar Baş’a ait Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Milli Devlet anlayışı ile yapılandırılan Sosyal Belediyeciliğin taklit edilmeye çalışılması aklıma geldi.

Milli Ekonomi Modeli Kapitalizm ve Sosyalizmin dışında 3. ekonomik sistem olarak dünya bilim literatürüne girmiş başlı başına bir sistemin adıdır. Bu sistemde ekonominin tarifinden başlayarak, para tanımına kadar hemen her ekonomik kavram yeniden tanımlanmıştır. Ve birçok kavramda ekonomi literatürüne bu model tarafından kazandırılmıştır. Milli Para, Vatandaşlık maaşı bunlardan sadece ikisidir.

Milli Ekonomi Modelinde devlet senyoraj geliriyle tüketiciyi ve üreticiyi destekler. Devlet ekonomiye gerekli müdahalelerde bulunarak sürekli büyümenin de gerçekleşmesini sağlar. Milli Ekonomi Modelindeki asgari ücret, vatandaşlık maaşı, ev hanımı maaşı vb. çeşitli vesilelerle tüketiciye verilen paralar, modelin sosyal devlet yansımasıdır. Ve bunlar yukarıda dediğimiz gibi milli para ile sağlanacaktır, maliyetli para (faiz ile borç alınan para) kullanılmayacaktır.  

Milli Ekonomi Modeli’ni taklit etmeye çalışanlar bütüncül yaklaşımdan uzak oldukları için taklit etmeye çalıştıkları Sosyal devlet öğeleri ile, çözümden çok sorunları daha da büyütmektedirler. Çünkü eğer siz Milli Ekonomi Modeline ait öğeleri kapital sistem içerisinde kullanmaya çalışır, maliyetli para kullanırsanız ekonomi içinden çıkılmaz hal alır.

Top yekün kurtuluş için, modelin orasını burası taklit etmek yetmez. Çözüm, modelin bizzat hem de sahibi tarafından uygulanmasıdır. Bu uygulanmaz ise, yapılan körlerin fil tarifinden öteye gitmez.

Eğer Rusya uyguladığı Prof. Dr. Haydar Baş’a ait Milli Ekonomi Modeli ile ayağa kalmış ise; her adımda Putin’in danışmanlarının gelip yaşadıkları sorunları modelin sahibi ile paylaşmaları ve O’nu dinlemelerinden kaynaklanmaktadır.

Rusya, bununla da yetinmemiş tam bundan 6 yıl önce 27 Şubat 2013’de Sayın Baş’ı Rusya Duma Meclisine davet edip 5 saat dinleyerek; tüm dünyaya “ kapitalizmi ayaklar altına aldığını ilan edip, uygulamakta olduğu yeni ekonomik sistemin sahibini tüm dünyaya deklare etmiştir.”

Şimdi ülkemizdeki taklitçi siyasilere seslenmek istiyorum. Hiç taklite gerek yok, modelin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş aramızdadır. Top yekün kalkınmak istiyorsak, partizanlığı bırakıp Sayın Baş’a yetki vermemiz şarttır.

Ya vatandaşın yapması gereken nedir? Yerel seçimlerde BTP adaylarına verecekleri oylarla, modelin sahibine sahip çıkarak; sosyal belediyeciliğin, hemen ardından tüm Türkiye’de Milli Ekonomi Modelinin uygulanması taleplerini ilan etmeleridir.

Güzel günler yakındır.  

Dr. Öğr. Üyesi Ali Bestami Kepekçi / 27.02.2018

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi