Nar Şerbeti | Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
7 Ekim 2024 Pazartesi

Nar Åžerbeti

Bir padişah, bir iki vezirini ve diğer erkandan birkaçını yanına alarak payitahta (başkente) yakın yerleşim merkezlerinde bir gezintiye çıkmıştı. Payitahttan ayrılıp bir kaç saatlik bir yol kat ettikten sonra, yolları üzerindeki bir nar bahçesinin kıyısında dinlenme molası verdiler. Olgunlaşmış, tam kıvamını bulmuş olan narlar insanın iştahını kabartıyordu. Padişah bahçe içinde çalışmakta olan yaşlı bir adamı yanına çağırdı, sordu:

– Bu güzel nar bahçesi kimin?

– Bu nar bahçesi benimdir efendim, babamdan miras kaldı.

– OÄŸlun, uÅŸağın var mı?

– Allah bize oÄŸul uÅŸak vermedi efendim, bir karı kocadan ibaret iki kiÅŸilik bir aileyiz.

– Peki. Ben de bu ülkenin hükümdarıyım, ÅŸuradan bir nar ÅŸerbeti sıksan da içsek.

Ä°htiyar “başüstüne” dedi ve hemen gidip bahçe içindeki kulübeden kalaylı, tertemiz bir tas getirdi. En yakındaki aÄŸaçtan iki nar kopardı ve sıktı. Ä°ki nar tam bir tası doldurdu. PadiÅŸah içti ve çok beÄŸendi. Bütün vücuduna bir zindelik ve ferahlık yayılmıştı. Ä°htiyar çiftçi, padiÅŸahın beraberindeki herkese sırayla nar ÅŸerbeti ikram etti. PadiÅŸah ve adamları, bedenlerinin kazandığı bu zindelikle biraz yol almak için ihtiyara veda edip yola koyuldular.

Yolda ÅŸeytan padiÅŸahın kafasını karıştırmaya baÅŸladı. “Madem birer ayakları çukurda olan bu yaÅŸlı karı-kocanın mirasçıları yok, ne yapacaklar böyle güzel nar bahçesini, karşılığında bir kaç kuruÅŸ verip de bu bahçeyi ellerinden alayım” diye düşündü. PadiÅŸah ve adamları akÅŸama doÄŸru geri dönerlerken aynı bahçenin yanında yine konakladılar. PadiÅŸah ihtiyardan bir tas daha nar ÅŸerbeti yapmasını istedi. Ä°htiyar, sabahki kadar candan ve gönülden olmasa da bir tas nar ÅŸerbeti yapıp sundu. Fakat padiÅŸah bu defa nar ÅŸerbetinin tadını pek beÄŸenmedi. Sabahkine hiç benzemiyordu. Sordu:

– Baba, ne oldu böyle, bu nar ÅŸerbeti sabahki ile aynı nardan deÄŸil mi? Bunun tadı hiç de hoÅŸ deÄŸil.

– Aynı nardan evlat, aslında tadında da bir deÄŸiÅŸiklik yok, asıl deÄŸiÅŸen sizin kalbiniz. Tebaanızın malına göz koydunuz, bunun için de narların tadı deÄŸiÅŸti.

PadiÅŸah ile tebaası arasındaki bu diyalogu okuyunca, aklıma Prof. Dr. Haydar BaÅŸ Hocamın Ehl-i Beyt Serisindeki “Ä°mam Musa Kazım” eserinde okuduÄŸum bir sahne geldi. Hemen açtım kitabı, alıntı yaptım. Bu iki sahneyi yan yana sunmak istedim.

“Ömer b.Hattab’ın soyundan gelen bir adam, Ä°mam’a (Ä°mam Musa Kazım) daima kötülük eder, Ä°mam Ali Efendimize dil uzatır, söverdi. Ä°mam’ın yarenlerinden bazıları o adamı öldürmek istediler ama Ä°mam onlara engel oldu ve bu meseleyi farklı bir ÅŸekilde kendisinin halledeceÄŸini söyledi.

Bir gün kendini tanıtmadan, adamın çalıştığı tarlanın yanına doÄŸru gitti. Adamı tarlasında gördü. Tarlaya atı ile girdi. Adam, ‘Ekinimi çiÄŸneme’ diye bağırdı. Ancak Ä°mam (a.s.) atını sürmeye devam etti. Sonra adamın yanına geldi. Yanına oturdu ve ona iltifat ederek konuÅŸmaya baÅŸladı.

Şöyle buyurdu:

– Bu ekin için ne kadar borçlandın?

-Yüz dinar.

-Ne kadar kazanmayı umuyorsun.

-İki yüz dinar kazanmayı umuyorum.

İmam, ona üç yüz dinar verdi ve şöyle dedi:

– Bu senindir ve tarlandan gelecek kazanç da senin olsun.

Ä°mam, adamı tarlasında bırakarak Mescid-i Nebi’ye döndü. Hz. Ömer’in soyundan gelen adamın kendinden önce mescidde yer aldığını gördü. Adam, Ä°mam’ın geldiÄŸini görünce ayaÄŸa kalkarak saygısını sundu. Ä°mam hakkında ÅŸu sözleri dile getirdi:

-Allah risaletini kime vereceÄŸini herkesten iyi bilir.

ArkadaÅŸları adamdaki ani deÄŸiÅŸikliÄŸi yadırgadılar. Öyle ki, adam, Ä°mam’ın üstünlükleri ile ilgi menkıbeleri anlatmaya baÅŸlamıştı.”

İmam Kazım, ashabına dönerek, hangisi daha iyi? Sizin istediğiniz mi yoksa durumun böyle tersine dönmesi mi? Buyurdu. ( İmam Musa Kazım/ Prof. Dr. Haydar BAŞ/ Sayfa: 141-142)

Bir yanda kendisine kötülük eden adama gösterdiği iyilik ve cömertlik neticesinde o kişinin hidayetine vesile olan Ehl-i Beyt’in hayat ölçüsü; diğer yanda da korumakla yükümlü olduğu tebaasının malına göz diken Padişahın hayat ölçüsü.

Bir yanda düşmanın ıslahı için kötülüğe iyilikle karşılık veren bir anlayış; diğer yanda yolsuzluk anlayışının hâkim olduğu zihniyet. Her geçen gün Sosyal hayatta huzur ve barışın sağlanması için Ehl-i Beyt’in ölmez ve değişmez hayat ölçülerine olan ihtiyaç daha belirgin hale gelmektedir.

Ehl-i Beyt’in tanınması, anlaşılması maksadıyla; yazdığı Ehl-i Beyt Külliyatı ve bu sahada yaptığı eşsiz hizmetleriyle insanlığa sunduğu bu emsalsiz hizmetlerinden dolayı Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza ne kadar teşekkür etsek azdır.  

Dr. Ali Bestami Kepekçi / 22.02.2015

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

191 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi