Bu bakış açısı vatana millete adanmışlığın ilanıdır Yüklenme tarihi 23 Temmuz 202026 Temmuz 2021 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Haydar Baş Hoca hayatı boyunca birçok eser ortaya koyan bir sanatçı idi. Çok ciddi tezler, fikirler, modeller, projeler ortaya koydu. Hepsinin özünde hep insan vardı. Hayatını en zor olan şeye, insan yetiştirmeye adamıştı. Biz Allah sevgisini, Peygamber sevgisini, Ehl-i Beyt sevgisini, Atatürk sevgisini, vatan sevgisini, millet sevgisini, kısacası “insan” olmayı O’ndan öğrendik. Bence O’nun en büyük eseri insandı. Kadrosundaki her ferdi büyük bir itina ile yetiştirmişti. BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, hafta başı manifesto niteliğinde bir makale kaleme aldı. O da aynı Haydar Baş Hocam gibi, kadrosuna sahip çıkarak; kutlu kaderler yaşamak için çıktığı kutlu yolculukta “önce insan” ölçüsünü düstur edindiğini gösterdi. Hüseyin Baş’ın ifadesi ile Haydar Hocam kadrosunu hep evlatları olarak gördü, hem de “candan” evlatları olarak. Bir insan hayatta en çok neyi sever? Hiç şüphesiz evladını. Dolayısıyla, Haydar Hoca ile kadrosu arasındaki sevgi bağını anlatacak bundan daha güzel bir kelime olamazdı. Ben şahidim, Hüseyin Baş; tam böyle bir evlat idi, hem “kandan” hem “candan”. Hocam hep bizleri “candan” evlatları olarak gördü, babalık yaptı. Maddi olsun, manevi olsun tüm sorunlarımızla bire bir ilgilendi. En basit meselemizden, en karmaşık meselelerimize zaman harcadı, yoğunlaştı, çözüm üretti. Hep babalar fedakardır, evlatlarından hiçbir karşılık beklemeden onları kuşatırlar. Haydar Hocam da öyle yaptı. Yani tam bir “baba” idi, hem de “candan”. Ben O’nun babalığını yaşantımın her aşamasında yaşadım. Bu çok net. Acaba ben de O’na “evlat” olmayı başarabildim mi? Ah, ah bir bilebilsem! Makalesinin ikinci kısmında kadrosuna sesleniyor, Hüseyin Baş. Ve kadrosunu “dava arkadaşları” olarak tanımlıyor. Kadroya evlat ya da dava arkadaşı gözü ile bakmak, “Baba Devlet”i yönetmeye talip liderin bakış açısıdır. Bu bakış açısı, liderin kendini vatanına, milletine adadığının da ilanıdır. Aynen bir babanın, hayatını evladına adaması gibi. Kadro olarak, millet olarak bu anlayışa sahip lidere sahip olduğumuz için çok şanslıyız. Böyle bir liderin dava arkadaşı olmak onur vericidir. Hüseyin Baş, kadrosuna bu yaklaşımı ile büyük bir erdemlik göstermiştir. Bakınız insan vücudunda farklı fonksiyonları olan birçok organ ve hücre vardır. Göz görür, kulak işitir… vs. Bu organ ve hücreler birbirleriyle uyum içinde çalışır. Bu uyumun ve sorunsuz çalışmanın denetleyicisi ve düzenleyicisi sistem sinir sistemidir. Bu sistemin de başında beyin vardır. Beyin adeta vücudun merkezidir. Şöyle bir çevrenize bakın. Sağır bir insan duymaz ama yaşar, âma bir insan görmez ama yaşar, kolsuz bir insan kolunu kullanamaz ama yaşar, dilsiz bir insan konuşamaz ama yaşar. Hatta engelliler, diğer organlarını geliştirerek bu engelini azaltır. Mesela iki kolu olmadığı halde ayaklarıyla resim yapan sanatçılarımız gibi. Yukarıda saydığımız organ ya da organeller adını saymadıklarımız gibi çok önemlidirler, değerlidirler. Ama nereye kadar? Beyin ile uyumlu çalıştıkları sürece. Organa düşen, diğer organlarla ve beyinle uyumlu çalışmaktır. Kanser, vücuttaki organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünüp kontrolsüz çoğalmasıyla beliren hastalık grubudur. Hücre vücuda aittir, ama düzensizdir, tertipsizdir, diğer hücrelerle uyum içerisinde değildir, esas fonksiyonundan uzaklaşmıştır. Yani uyumsuz, başıboş hücre çok da çalışsa olacağı kanser hücresi olmaktır. O zaman vücuttaki organa düşen, vücudun fonksiyonlarına uygun olarak, beyinle ve diğer organlarla uyumlu bir şekilde çalışmak, üzerine düşen görevi en muntazam şekilde yapmaktır. İşte bir davada liderin rolü, beyin gibidir. Kadronun da görevi bir organ ya da hücre olmaktır. Bakınız Rauf Orbay Mustafa Kemal Atatürk için söylediği sözle liderin davadaki rolünü ne güzel özetlemiş: “Hiçbirimiz olmasaydık Kurtuluş Savaşını, Atatürk gene başarırdı. Ama o olmasaydı hiç birimiz, onun yaptığını yapamazdık.” Kutlu kaderler yaşama yolunda Haydar Hocaya evlat, Hüseyin Baş’a yoldaş olabilmek dilek ve arzusu ile… Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp