Kullanım Kılavuzu Yüklenme tarihi 19 Aralık 202219 Aralık 2022 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Hafta sonu Tefsir-i Numune isimli Kur’an-ı-Kerim tefsirine göz atarken Al-i İmran süresinin200. ayeti dikkatimi çekti. Bakınız, Yüce Rabbim bu ayette başarılı ve onurlu yaşayabilmek için bizlere nasıl kapsamlı bir program beyan ediyor. “Ey iman edenler!” diye başlıyor Yüce Rabbim. Sabredin. Düşmanlar karşısında sebat gösterin. Kendi sınırlarınızı korumak için hazırlıklı ve uyanık olun. Allah’tan korkun. Yani bizler bu 4 ana unsuru hayata geçirirsek, kurtuluşa ereceğiz. Yüce Allah c.c. böyle buyuruyor. O zaman bunlara aykırı hareket ettiğimizde kurtuluş için bir yol kalmayacaktır diyebiliriz. Demek ki; başarı için sabır ve kararlılık ruhu canlı olmalıdır. Düşmanlarının çabaları ne kadar ise Müslümanlar daha fazla çaba göstermelidir. Coğrafi ve inanç sınırları gözetilmeli, korunmalıdır ve bu konuda her zaman hazırlıklı olunmalıdır. İfade edildiği gibi bireysel ve toplumsal yaşam kurallarına uyularak, yasak ve bozgunculuktan uzak durulursa aslında başarı ve kurtuluş, Yüce Allah tarafından garanti altına alınmaktadır. Yani bu ayet-i kerimede de belirtildiği gibi kurallara uyulursa, yaşam ve mutluluk daha kolay. Bir düşünsenize! Elektronik eşya, el aleti ya da herhangi bir malzeme alsak hemen kullanım kılavuzuna bakarız. Ve çoğunun hemen kapağında ya da kutusunda “Lütfen kullanım kılavuzunu okumadan kullanmayınız!” yazar. Ne alsak gerçekten de bu ürünü üreten fabrikanın hazırladığı kullanım kılavuzuna göz atarız. Öyle değil mi? Ama nedense tüm kainatı yaratan Yüce Allah’ın emirlerini çoğu zaman kulak ardı ederiz. Mantık olarak, tüm alemleri yaratan Yüce Allah olduğuna göre,Kâinatı yaratan Yüce Allah’ın ortaya koyduğu yaşam kurallarına uyarsak yaşam alanımızın daha huzurlu ve düzenli olması beklenir. Şimdi gelin biraz çevremize bakalım. Toplum olarak sabrı unutmuşuz,hep tahammülsüz olmuşuz. Kimse kimseyi dinlemez olmuş? Yine bakalım. İnsanlar,elbise değiştirir gibi fikir değiştiriyorlar. Dün dost oldukları ile bugün düşman ya da düşman oldukları ile dost oluyorlar, ölçüler yok olmuş. Kendimizi korumak için devamlı hazırlıklı ve uyanık olmamız isteniyor. Ama nerede? Şu an ülkemizde milli kaynaklarımız, milli ve manevi duygularımız resmen altımızdan halı çekilir gibi kayboluyor. Ama toplum, sanki afyonlu gibi bu kayıpları sorun olarak görmüyor bile. Herkes sadece gününü kurtarmak peşinde. Adeta günü birlik yaşıyoruz. Huzurlu yaşam ve başarı için dördüncü kural, “Allah’tan korkun!” talimatı. Bir bakalım Allah ‘tan korkuyor muyuz? 6 yaşında, hem de din adına istismar edilen kız çocuğumuzdan mı bahsedelim? 6 yaşında açlıktan vefat eden çocuğumuzdan mı bahsedelim? Eşi, oğlu ya da başka bir yakını tarafından hunharca öldürülen kadınlardan mı bahsedelim? Bu örnekleri artırabiliriz. Toplum olarak ne kuldan ne Allah’tan korkumuz kalmış? Şimdi o zaman bu 4 maddenin de tam tersinin yapıldığı bir dönemde başarıyı ve kurtuluşu beklemek ne kadar mantıklı? Bizim toplum olarak durumumuz, anahtarını kaybeden adamın onu ışığın olduğu yerde aramasını akla getirmiyor mu? Gecenin bir yarısı bir polis sokak lambasının ışığı altında yerde bir şeyler arayan bir adama rastlıyor. Polis adama ne yaptığını soruyor. Adam, ‘Anahtarlarımı arıyorum.’ diyor. Ardından polis de ona eşlik ediyor ve beraberce yerde anahtarları aramaya koyuluyorlar. Bir süre sonra polis adama yılgın bir şekilde, ‘Anahtarlarınızı burada kaybettiğinizden emin misiniz?’ diye soruyor. ‘Hayır, aslında şu arka tarafta kaybettim.’ der adam ve parmağıyla karanlık köşeyi işaret eder. Bunun üzerine polis ‘O zaman anahtarları neden burada arıyoruz?’ diye sorar. Adamın cevabı şöyle olur: ‘Çünkü ışığın olduğu tek yer burası.’ Şimdi bizim de mevcut koşullarda başarıyı ve onurlu yaşamı beklememiz, kayıp anahtarı alakasız bir yerde aramak gibi değil midir? Gerek ülke olarak gerekse toplumu oluşturan bireyler olarak başarıyı ve onurlu yaşamı yakalamak istiyorsak; yapılacaklar bellidir. Sabırlı olacağız, birbirimize tahammül etmesini bileceğiz, dostu düşmanı tanıyıp, milli ve manevi değerlerimizi korumak için hazırlıklı ve uyanık olacağız. Allah’tan korkup, toplumun huzur ve saadeti için önce kendi nefsimizden başlayarak yanlışlarımızı düzelteceğiz. O zaman emin olun, Yaratanın garantisinde olan başarıyı elde etmek ve onurlu yaşamak çok kolay olacaktır. Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi Benzer Yazılar Kırlangıcın hikayesi Yankı Gece ile Gündüzü Nasıl Ayırt Ederiz? Oruçla? HEMEN PAYLAŞFacebookPinterestTwitterLinkedinEmailWhatsapp