7 Ekim 2024 Pazartesi

Türkiye Avrupa’nın En Ucuz Ülkesi: Fiyat Düzeyi Endeksi Analizi 

Türkiye İstatistik Kurumu’nun son verilerine göre, Türkiye’nin tüketim mal ve hizmetleri fiyat düzeyi endeksi 40 olarak açıklandı. Bu veri, Türkiye’de 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesindeki 100 Euro karşılığı satın alınan aynı mal ve hizmet sepetinin, Türkiye’de sadece 40 Euro karşılığı Türk Lirası ile satın alınabileceğini göstermektedir. 

Fiyat Düzeyi Endeksi Ne Anlama Gelir?  

Fiyat düzeyi endeksi, bir ülkenin ulusal para biriminin döviz kurlarıyla karşılaştırmalı olarak alım gücünü ölçen bir göstergedir. Eğer bir ülkenin fiyat düzeyi endeksi 100’den büyükse, o ülke karşılaştırıldığı ülke grubu ortalamasına göre “pahalı” kabul edilir. Ancak, Türkiye’nin fiyat düzeyi endeksi 40 olarak belirlenmesi, ülkemizi “ucuz” bir ülke konumuna getirmiştir. 

Bu durum, Türkiye’yi yabancı ziyaretçiler için cazip bir turistik ve ekonomik destinasyon haline getirirken, yerli halk için zorlu bir ekonomik gerçeklik yaratmaktadır. Türkiye’deki çalışanlar, düşük ücretler nedeniyle geçim sıkıntısı çekerken, Türk lirasının sürekli değer kaybetmesiyle birlikte yabancı turistler ülkemizdeki avantajlı fiyatları değerlendirebilmektedir. 

Tüketim Malzemelerinde En Ucuz, Teknolojik Ürünlerde En Pahalı 

Türkiye’nin tüketim mal ve hizmetleri grubuna ayrıntılı bir bakıldığında, kişisel ulaşım araçları endeksinin 144 olduğu görülmektedir. Bu durum, Türkiye’deki kişisel ulaşım araçlarının fiyatlarının AB ülkeleri ortalamasının üzerinde olduğunu göstermektedir. Diğer taraftan, giyim endeksi 36 olarak saptanmış ve Türkiye, giyim fiyatları açısından listenin en düşük endeksine sahip ülke olarak belirlenmiştir. Lokanta ve oteller grubunda ise Türkiye’nin endeks değeri 52 olarak tespit edilmiştir.  

Bu veriler, Türkiye’nin tüketim mal ve hizmetlerinin genel olarak uygun fiyatlı olduğunu göstermektedir. Ancak, bu durumun yerli vatandaşlar için dezavantajlı bir etki yarattığı da göz ardı edilmemelidir. Türkiye’de çalışanlar, düşük ücretler ve yüksek enflasyon nedeniyle geçim sıkıntısı yaşamakta ve hayat pahalılığıyla mücadele etmektedir.  

Özellikle sabit gelirli vatandaşlarımız ekonomik bir kıskaca sıkışmış durumdadır. Güya endeks değeri 36 olan giyim, 52 olan lokanta otel giderlerinde en ucuz ülke olmamıza rağmen, geniş halk kitleleri temel ihtiyaç giderlerini karşılamakta zorlanmaktadır. Bu yetmiyormuş gibi, 144 olan endeks değeri ile AB ülkelerine göre çok pahalı olan kişisel ulaşım araçlarını satın almak ise artık vatandaşlarımız için hayal ötesi olmuştur. 

Topyekun Boğaz Tokluğuna Çalışmak  

Özellikle emeğin sudan ucuz olduğu ve vatandaşın her gün daha da fakirleştirildiği Türkiye’de, özellikle sabit gelirliler, basit ifade ile boğaz tokluğuna çalışmak zorunda bırakılmıştır. Artık büyük halk kitleleri için temel ihtiyaçların haricinde bir harcama yapmak ihtimal dışı kalmıştır.  

Ucube bir hal almış ekonomik tabloda emekte en ucuz, teknolojide en pahalı olmamız mevcut iktidarın vatandaşa dayatmasıdır, bilinçli tercihidir.  

Vatandaşın Emeği Üzerine Hesaplar 

Türkiye’nin Avrupa’nın en ucuz ülkesi olarak konumlandırılması, birçok yabancı turistin ülkemizi tercih etmesine ve turizm sektörünün büyümesine katkıda bulunmaktadır. Ve tüm ekonomik beklenti en ucuz olarak, yok pahasına satılan vatandaşın emeğine, üretimine yüklenmiştir. Böylece ekonomik tablo yabancılar için cennet, vatandaşımız için cehennem halini almıştır.  

Yerli Üretim de Yerli Tüketim de Artırılmalıdır  

Bu bağlamda, Türkiye’nin ekonomik dengelerini koruyarak ve yerli üretimi destekleyerek daha sürdürülebilir bir ekonomik büyüme ve kalkınma sağlayabilmesi önemlidir. Ekonomik politikaların, yerli iş gücünün refahını artırmaya yönelik tedbirler içermesi gerekmektedir. Aynı zamanda, enflasyonun kontrol altına alınması ve yerli üretimin teşvik edilmesiyle fiyat istikrarı sağlanmalıdır. 

Ekonomik politikaların insanların yaşam standartlarını iyileştirmeye odaklanması gerekmektedir.  

Türkiye’nin ekonomik açıdan daha güçlü bir konuma gelmesi için hem yerli tüketicinin hem de ihracatın desteklendiği büyüme stratejileri geliştirilmelidir.  

Bu stratejilerin tamamının devreye girmesi için ekonomiye bütüncül bir bakış açısı ile bakılması şarttır.  

Dünyada uygulanan ekonomi modellerinin içerisinde hem tüketimin hem üretimin desteklendiği tek model Milli Ekonomi Modelidir. Her iki kesimin desteklenmesi ile ancak özlenen refah düzeyine ulaşılabilir. Bu sayede Türkiye, sadece ucuz bir ülke olmanın ötesine geçerek katma değer yaratan, teknoloji odaklı ve rekabetçi bir ekonomiye dönüşebilir. 

Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi 

Benzer Yazılar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi