15 Eylül 2025 Pazartesi

Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi

Türkiye’nin Göç Politikası ve Ekonomik Bağımlılık

Türkiye’nin göç politikasında köklü bir değişiklik yapılmalı ve bu kriz, yalnızca dış yardımlara bağımlı bir şekilde yönetilmemelidir. Göç politikalarının uzun vadeli stratejilere dayandırılması, ulusal çıkarların korunması ve ekonomik bağımsızlığın sağlanması için hayati bir gerekliliktir. Avrupa Birliği’nden alınan geçici yardımlar yerine, sürdürülebilir ve milli bir yaklaşım benimsenmelidir.

Türkiye’de Göçmenlerin Kalıcılık, Uyum ve Geri Dönüş Hayalleri

Türkiye’deki göçmen krizinin çözümü, göçmenlerin kısa sürede geri döneceği düşüncesi üzerine kurulu olamaz. Suriyelilerin mevcut sosyal ve ekonomik bağları, çocuklarının eğitim durumları ve Suriye’deki istikrarsızlık, bu geri dönüş ihtimalini gerçek dışı kılmaktadır. Bu nedenle, Türkiye’nin politikalarını buna göre yapılandırması gerekir. Suriyeliler geri dönüyor algısı yaratmak kimseye bir şey kazandırmayacaktır.

Limanlarımızın Özelleştirilmesi ile Ekonomik Bağımsızlığa Darbe

Ekonomik kalkınmanın temeli, yerli kaynakların milli bir vizyonla değerlendirilmesinden geçmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün ekonomik bağımsızlık anlayışı, bugünkü kararlarımıza rehber olmalı ve milli politikalar öncelik kazanmalıdır. Bu, yalnızca ekonomik kazanç için değil, aynı zamanda ulusal onur ve bağımsızlık için gereklidir.

Hüseyin Baş ve Gerçek Muhalefetin Önündeki Engeller

Türkiye, demokrasisini korumak ve geliştirmek istiyorsa, eleştirenlere tahammül göstermeli ve muhalefetin sesini kısmak yerine bu sesleri dikkate almalıdır. Gerçek demokrasinin yolu, korkular ve baskılarla değil, ifade özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü ile çizilir.

Negatif Basınçlı Akciğer Ödemi ve Kardiyojenik Akciğer Ödemi: Temel Farklılıklar

Her iki durumda da akciğerde sıvı birikimi olsa da, mekanizmaları, nedenleri ve tedavileri tamamen farklıdır.
Negatif Basınçlı Akciğer Ödemi’nde ana neden, üst solunum yollarının ani obstrüksiyonuna (tıkanıklığına) bağlı olarak oluşan negatif intratorasik basıncın artışıdır.
Kardiyojenik Akciğer Ödemi’nde ise ana neden, kalbin pompalama yeteneğindeki bir bozulma nedeniyle pulmoner venöz basıncın artmasıdır.

Ortadoğu ve Elinde Ateşle Oynayan Türkiye

13 Aralık’ta ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Türkiye’ye geldi. Blinken, Erdoğan ve Fidan ile görüşmelerinde, ABD’nin IŞİD’e karşı YPG’nin öncülüğündeki SDG ile süren ortaklığını ele aldı. Türkiye ise ABD’nin YPG ile iş birliğini sonlandırmasını ve askerlerini Suriye’den çekmesini beklerken, Erdoğan PKK’nın güçlenmesine ve IŞİD’le mücadelede zafiyete izin vermeyeceğimizi vurguladı.

Orta Doğu’da Kurgulanan Oyunlar ve Türkiye’nin Geleceği

Büyük Orta Doğu Projesi 2004 yılında eş başkanlığı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a verildikten sonra adım adım, sistemli bir şekilde ilerledi. İlk günden beri Prof. Dr. Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi kadroları ne dediyse, bugün birer birer çıktı. Buna rağmen hala Büyük Orta Doğu Projesi’ni “Büyük Osmanlı Projesi” gibi göstermeye çalışanlar var. Ancak bu anlatılan Osmanlıcılığın, Büyük Orta Doğu Projesi’nden farkı yok.

3. Dünya Savaşı ve Türkiye’nin Pozisyonu

Eğer bir ülke, kendi tarihine, medeniyetine ve kurucu unsurlarına karşı bir kavga içerisindeyse ne bir proje üretebilir ne de çözüm sunabilir. Türkiye, uzun vadeli planlar yaparak ve geçmişiyle barışarak hareket etmelidir. Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” anlayışı, önce kendi içinde huzuru sağlamayı, ardından dünyada barışı hedeflemeyi işaret eder. Bu bakış açısı, Türkiye’nin yeniden güçlü bir lider ülke konumuna gelmesi için temel bir adımdır.

Türkiye’nin Orta Doğu Politikası ve BOP

Devlet adamlarının geçmişi ve geleceği hesaba katarak hareket etmesi gerekir. Günlük politikalardan uzak, ileri görüşlü bir devlet aklı geliştirilmelidir. Aksi takdirde Türkiye, sadece Suriye’nin değil, kendi bütünlüğünün de tehdit altında olduğu bir sürece sürüklenebilir.

Kısa Günün Karına Satmak mı?

Türkiye, maden kaynaklarını işlenmiş ürün olarak dünya pazarına sunarak, sadece ekonomik büyümesini hızlandırmakla kalmayacak, aynı zamanda dışa bağımlılığını azaltarak stratejik bir avantaj elde edecektir. Bu kaynakları hammadde olarak ihraç etmek yerine ülke içinde işleyip katma değerli ürünlere dönüştürmek, gelecek nesiller için daha güçlü ve bağımsız bir Türkiye bırakmamızı sağlayacaktır.

Madenlerin Özelleştirilmesinin Ekonomik ve Sosyal Yansımaları

Türkiye’nin yer altı kaynakları, sadece bugünkü nesiller için değil, geleceğimiz için de kritik öneme sahiptir. Özelleştirme süreçleri, kamu yararı ve çevresel sürdürülebilirlik ilkeleri gözetilerek yürütülmelidir. Unutulmamalıdır ki, madenler bu ülkenin sadece zenginliği değil, aynı zamanda bağımsızlık sembolüdür.

Madenler: Türkiye’nin Stratejik Zenginliği ve Özelleştirme Tartışmaları

Madenler, bu ülkenin sadece yer altındaki zenginliği değil, aynı zamanda bağımsızlığı ve geleceğidir. Bu mirası nasıl yönettiğimiz, Türkiye’nin yarınlarını doğrudan etkileyecektir.

Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi