9 Kasım 2025 Pazar

Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi

Atatürk ve Demokrasi

Mustafa Kemal Atatürk’ün yönetim anlayışı, demokratik değerler ve çoğulculuk üzerine inşa edilmişti. Tek bir görüşün egemen olmasını değil, farklı fikirlerin özgürce ifade edilmesini savunan Atatürk, bir ülkenin sağlıklı yönetilmesi için kuvvetler ayrılığı ilkesinin temel alınması gerektiğine inanıyordu.

Devletin Homeostazisi

Vücutta bir hücre, “ben yönetirim” diyerek kontrolsüz büyümeye başlarsa, buna “kanser” diyoruz. Ancak tüm hücreler uyum içinde çalışırsa organizmanın homeostazisi, yani dengesi korunur. Sağlıklı bir organizmada beyin düşünmeli, göz görmeli, kol hareket ettirmeli, ayak yürütmelidir. Eğer beyine “Tüm görevleri sen yapacaksın” dersek sistem çöker; ya da göze tüm sorumlulukları yüklersek göz işlevsiz hale gelir.

Türkiye’nin Bölünmez Bütünlüğü

Hiçbir oyuna gelmeden Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını korumak ana amacımız olmalıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan ulus-devlet yapısı bağımsızlığımızın, birlik ve beraberliğimizin en büyük teminatıdır. İşte bugün de benzer bir duruşa, toplumsal birlikteliğe ve ortak bir mücadele ruhuna ihtiyacımız var.

Tam Bağımsız Türkiye, Milli Birlik ve Ekonomi

Atatürk’ü anlatacağız, milli ekonomi modelini dillendireceğiz, dini ve milli birliğimizi güçlendireceğiz. Prof. Dr. Haydar Baş’ın dediği gibi, “Milli birliğimiz, dini birliğimizdir; dini birliğimiz, milli bütünlüğümüzdür.” Milli birliğimiz, dini birliğimizle güçlenir ve bu birlik bizim bağımsızlığımızın teminatıdır.
Bağımsız bir ekonomi modeli olmadan, siyasi bağımsızlığımızı korumamız mümkün değildir.
Şimdi üzerimize düşen, millet olarak bu gerçekleri hatırlamak ve anlatmaktır. Atatürk’ün bize öğrettiği bağımsızlık ruhuyla hareket ettiğimizde, bu zorlukların üstesinden geleceğimizden hiç şüphemiz yoktur.

Terörsüz Türkiye Sürecinin Başrolünde Kim Var?

Bugün yaşanan gelişmeler yalnızca PKK’nın silah bırakması meselesi değildir; bu süreç, bölgeyi yeniden şekillendirme projesinin bir parçasıdır. Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı, sistemli bir şekilde hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Eğer siyasi irade, Türkiye Cumhuriyeti’nin milli ve üniter yapısını koruyacak kararları almazsa, ülkemiz belirsiz ve kontrol edilemez bir sürece sürüklenebilir.

Türkiye’nin tarihinden aldığı derslerle, milli birlik ve beraberliğini koruyarak bu planlara direnç göstermesi hayati önem taşımaktadır. Ekonomik bağımsızlık sağlanmadan siyasi bağımsızlık da tam anlamıyla mümkün olmayacaktır.

Silah Bırakma Açıklaması Stratejik Bir Hamle mi, Yeni Bir Plan mı?

Türkiye’nin bugünkü siyasi yapısında, bu bölücü planlara nasıl karşı durulacağı büyük önem taşıyor. Milliyetçi ve muhafazakâr kesimler, bu projelere karşı bilinçlendirilmelidir. Özellikle 2015 sonrası dönemde, siyasi partilerin pozisyonları bu süreçte belirleyici olacaktır. Türkiye’nin ulusal bütünlüğü için, geçmişten ders alarak ortak değerler etrafında birleşmek gerekmektedir.

Vatandaşın cebine para koyarsak enflasyon artar mı?

Enflasyonu düşürmenin en önemli yollarından biri üretim maliyetlerini azaltmaktır. Yerli üretimin teşvik edilmesi, enerji maliyetlerinin düşürülmesi ve tüketicinin desteklenmesi gibi adımlar, maliyet enflasyonunu kontrol altına almak için gereklidir. Eğer sadece tüketimi kısarak enflasyonu düşürmeye çalışırsak, ekonomik durgunluk kaçınılmaz hale gelir. Oysa üretim odaklı ve tüketimi teşvik eden bir ekonomik model, enflasyonu düşürmede daha sürdürülebilir bir yaklaşımdır.

66. Madde Tartışmaları ve Türkiye’nin Üniter Yapısı

Bugün Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri, geçmişte hayal gibi görünen ancak zamanla adım adım gerçekleştirilmeye çalışılan planlardır. Bu nedenle vatandaşların bilinçli olması, anayasa değişiklikleri gibi kritik süreçleri yakından takip etmesi ve olası tehlikeleri görmesi gerekmektedir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan Cumhuriyet, Türkiye’yi Ortadoğu’daki diğer ülkelerden ayıran en önemli faktördür. Eğer bugün hala güçlü bir devlet olarak varlığımızı sürdürebiliyorsak, bu Atatürk’ün ortaya koyduğu vizyon sayesindedir. Bu nedenle, vatandaş olarak bizlere düşen en önemli görev, Atatürk’ün fikirlerini iyi anlamak, Türkiye’nin geleceğine sahip çıkmak ve üniter yapıyı korumaktır.

Sevr’den Günümüze Bölgesel Planlar

Türkiye’nin anayasa değişikliği sürecinde, PKK ile ilgili yapılan açıklamalar ve perde arkasında yürütülen görüşmeler, kamuoyunda büyük soru işaretleri yaratmıştır. Silah bırakma süreci gerçekten Türkiye’nin bütünlüğüne hizmet eden bir adım mı, yoksa bölgesel ayrışmanın hukuki temelinin atılması mı?

Geçmişte yapılan hatalar, gelecekte daha büyük sorunlara yol açabilir mi?

Silah bırakma çağrısı ve BOP

Dijital hayatın belki daha ön plana çıkması ve yapay zekanın hayatımızın merkezine oturması ile artık kararlar daha hızlı alınmaya başlandı. Yetmedi bu kararların yankılarının bir anda tüm dünyayı sarabildiğine de şahitlik ediyoruz. Bu yeni yapılanmada herkes kendi pozisyonunu alıyor. Adeta, ideal sahipleri ideallerine ulaşmak için zamanla yarışıyor. ABD Lideri Trump’ın son günlerdeki hareketliliği de bu fikri destekleyen bir delil olarak gösterilebilir.

Adalet Toplumsal Güvenin Temelidir

Bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemi, her vatandaş için en büyük teminattır. Hukukun, toplumun tüm kesimlerine eşit ve adil bir şekilde uygulanması, ülkenin huzuru ve geleceği açısından hayati bir öneme sahiptir. Adaletin sağlanabilmesi için, hukuk sisteminin tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalması gerekmektedir. Bu sayede, toplumsal güvenin temeli güçlendirilir ve adaletin sağlandığı bir ortamda herkesin hakları güvence altına alınır. Toplum, sadece bugünü değil, geleceği de güven içinde inşa edebilir.

Demokrasilerde Eleştirinin Yeri ve Türkiye’deki Hukuksal Durum

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, demokrasi ve hukukun üstünlüğü açısından ciddi bir açmaz yaratmaktadır. Bu durum hem ifade özgürlüğünü kısıtlamakta hem de halkın siyasi tartışmalara katılımını engellemektedir. Halkın eleştiri hakkını kullanması, demokrasinin işlerliği açısından önem taşımaktadır. Yürütme, yasama ve yargı arasındaki bağımsızlık ilkesinin zedelenmesi, demokratik bir toplumda olması gereken denetim mekanizmalarını işlevsiz hale getirmektedir.

Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi