Komisyon Mu, İllüzyon Mu? Yüklenme tarihi 5 Ağustos 20255 Ağustos 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi TBMM’de kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”, iktidarın “Terörsüz Türkiye” süreci kapsamında yapılandırıldı. Ancak geçmişte halkın lehine olan 11 farklı komisyon önerisini reddeden siyasi iradenin bugün bu komisyonu kurması, ciddi bir çelişki yaratıyor. BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, bu durumu şu sözlerle eleştiriyor: “Yanlış bir proje Meclis’e taşınıyor, böylece sorumluluk millete yıkılmak isteniyor. Devletin anayasasına aykırı projesi olamaz.” CHP dahil bazı partiler sürece temkinli katılırken, İYİ Parti henüz üyelik bildirmedi. Bu tablo, gerçek bir toplumsal mutabakat üretmekten çok, siyasi meşruiyet arayışına işaret ediyor. Sorulması gereken soru açık: Birlik görüntüsü mü istiyoruz, yoksa gerçekten birlikte çözüm mü? Devamını oku
Devletin Ebediyet Ufku ve Bugünün Siyasi Gerçekliği Yüklenme tarihi 4 Ağustos 20254 Ağustos 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Bugün Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu şey, komisyondan komisyona sürüklenen siyasi uzlaşı arayışı değil; ebedi devlet şuuruyla şekillenmiş, milletin müşterek değerlerini esas alan, ferasetli ve cesur bir devlet politikasıdır. Bu vizyonu hatırlatanlara kulak verilmeden, “terörsüz Türkiye” yalnızca bir slogandan ibaret kalacaktır. Devamını oku
CHP’nin Kırılma Hikâyesi: SHP’den “Terörsüz Türkiye” Sürecine Yüklenme tarihi 4 Ağustos 20254 Ağustos 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi CHP’nin Kürt meselesine yaklaşımı, SHP döneminden itibaren kimlik siyasetini meşrulaştıran adımlarla şekillenmiş; bu çizgi, günümüzde “Terörsüz Türkiye” sürecine verilen zımni destekle devam etmektedir. Devamını oku
İstikamet Kaybı: Sapma Küçük Başlar, Kayıp Büyük Olur Yüklenme tarihi 2 Ağustos 20252 Ağustos 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Bir okçu, yayını çektiğinde niyeti hedeftir. Ama ok yaydan çıkarken yönünden sadece bir derece sapsa bile, mesafe ilerledikçe hedefi tamamen ıskalar. Ve o sapma, ilk anda fark edilmez. Ne var ki yüz metre sonra, artık geri dönüşü olmayan bir kopuş başlar. Bu hem bireyin hem de toplumun davası için geçerlidir. Sapmalar küçük başlar, kayıplar büyük olur. Devamını oku
PKK Bitti mi, Yeni Anayasa Gerçek Gündem mi? Yüklenme tarihi 28 Temmuz 202528 Temmuz 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi “PKK bitti” söylemiyle kamuoyu oyalandı, ama gerçek sahada başka türlü gelişti. Türkiye içindeki silahlı varlık sınır ötesine kaydırılırken, ABD destekli yapılar kurumsallaştı. İktidar cephesinden gelen çelişkili açıklamalar, halkın geçim ve adalet beklentilerinin önüne “yeni anayasa” tartışmalarını koydu. Oysa toplumun asıl ihtiyacı, güçlü bir anayasa değil, güven veren bir yönetim anlayışıdır. Devamını oku
Zaman Makinesiyle Geri Gitsek, Neleri Değiştirirdik? Yüklenme tarihi 26 Temmuz 202526 Temmuz 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Bu yazı, Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı kimlik temelli bölünmelerin, mezhep merkezli çatışmaların ve toplumsal refleks kayıplarının arka planına ışık tutuyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün millî birlik ve barış eksenli politik vizyonu zamanla aşındı; Prof. Dr. Haydar Baş’ın uyarıları ise dikkate alınmadı. 1990’lardan itibaren mezhepçi vekâlet savaşlarına zemin hazırlayan gelişmeler, Suriye kriziyle birlikte derinleşti. Bu süreçte Dinlerarası Diyalog projeleri, toplumun dinî reflekslerini zayıflatırken, millî-manevî değerlerin altı oyuldu. Haydar Baş’ın Ehl-i Beyt merkezli tevhid çağrısı, sadece inanç değil aynı zamanda toplumsal barış için de stratejik bir çıkıştı. 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan gerçekler, bu uyarıların ne kadar isabetli olduğunu göstermiştir. Şimdi geriye dönüp sormak gerekiyor: Zaman makinesiyle geri gitsek, gerçekten bir şeyler değiştirir miydik? Devamını oku
Yeni Anayasa: 400 Vekil mi, Referandum mu? Yüklenme tarihi 25 Temmuz 202525 Temmuz 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi 1 Mart Tezkeresi örneği, geçmişte Meclis’in halk iradesiyle çelişmeyen bir tutum takınarak Türkiye’yi krizden kurtardığını gösteriyor. Bugün yürütülen “Yeni Anayasa” süreci, teknik açıdan disiplinli ama halkın çıkarları açısından tartışmalıdır. İktidar, 400 vekil sayısına ulaşmak istiyor; Uçum’un “referandum” açıklaması ne anlama geliyor? Bu süreç, psikolojik ve toplumsal mühendislik yöntemleriyle halkı ikna etmeyi hedefliyor olabilir. Son gelişmeler, halkta tedirginlik yaratmakta; bu nedenle süreçte şeffaflık ve toplumsal meşruiyet şarttır. CHP’nin tavrı muğlak; hem direnç gösteriyor hem de yer yer iktidarın söylem alanına sıkışıyor. Saraçhane örneği, halkın siyaset sınıfının önüne geçtiğini gösteriyor. Asıl görev, halkın taleplerini önceleyen, ilkeye dayalı, özgün bir siyaset üretmektir. Devamını oku
Zamanı Gelince Konuşanlar: Vakit Geldi mi? Yüklenme tarihi 24 Temmuz 202524 Temmuz 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Bu yazı, Bahçeli’nin “Kürt/Alevi Cumhurbaşkanı Yardımcısı olabilir” sözünün aylar sonra gündeme taşınmasını ve ardından gelen örtük teyitleri değerlendirerek, siyasette planlı bir senaryonun parça parça işletildiğini tartışmaktadır. Yazı, çözümün millet iradesinde ve üniter devlet çizgisinde olduğunu savunmaktadır. Devamını oku
Kimlik Değil Millet, Proje Değil Gerçeklik Yüklenme tarihi 23 Temmuz 202523 Temmuz 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Bu yazı, Türkiye’de “Kürt sorunu” adı altında yürütülen tartışmaların aslında etnik bir kimlik meselesi değil, tüm vatandaşları etkileyen yapısal sorunların istismarından ibaret olduğunu savunuyor. Adalet, liyakat ve ekonomik eşitsizlik gibi sorunlar etnik kökenden bağımsız şekilde herkesi etkilerken, bazı odaklar bunları özellikle “Kürt sorunu”na indirgemekte. Bu yaklaşım, dış destekli projelerle çok kimlikli anayasa, özerklik ve federasyon taleplerine zemin hazırlamakta. Oysa çözüm, etnik pazarlıklarla değil; Atatürk’ün, Prof. Dr. Haydar Baş’ın ve Hüseyin Baş’ın savunduğu eşit yurttaşlık ilkesine dayanan milli projelerle mümkündür. “Kürt ile Türk’ün arasında bir sorun yoktur; sorun bu kardeşliği projelere kurban etmek isteyenlerdedir.” Devamını oku
Kürt Kalemiyle Çizilen Harita: Irak’ta Oldu, Türkiye’de Neden Olmasın? Yüklenme tarihi 23 Temmuz 202523 Temmuz 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Irak’ta 2005 Anayasası’yla Kürt kimliği resmî düzeyde tanındı, Kürtçe resmî dil oldu. Ancak bu süreç, federalizm maskesi altında Irak’ın parçalanmasına, Türkmenlerin silinmesine ve etnik kimliklerin anayasal kurucu unsur haline getirilmesine yol açtı. Türkiye’de de benzer söylemler (“ana dilde eğitim”, “sivil anayasa”, “kimlik temsili”) devreye alınıyor. Dış destekli vakıflar ve STK’lar, görünürde kültürel çoğulculuk üzerinden etnik merkezli projeler yürütüyor. PKK ve diaspora yapıları Lozan’a karşı açık pozisyon alıyor. ABD ise Kürtleri değil, Kürt kimliğini kalem gibi kullanarak Ortadoğu’yu yeniden şekillendiriyor. Harita “Kürt kalemiyle” çiziliyor, ama eldeki yön ABD’nin. Türkiye’de asıl sorun etnik kimlikler değil, herkesin ortak yaşadığı adaletsizlik ve eşitsizliktir. Çözüm; ayrışma değil, hukuk içinde eşit vatandaşlıktır. Irak’ta olan, “sivil anayasa” bahanesiyle Türkiye’ye taşınmak isteniyor. Devamını oku
Mezheple Değil, Vicdanla Yürüyelim Yüklenme tarihi 21 Temmuz 202521 Temmuz 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Bu yazı, Türkiye’de son dönemde öne çıkan ümmetçilik ve mezhebi temsiliyet tartışmalarını ele alıyor. Erdoğan ile Özgür Özel arasında geçen “ümmet” merkezli polemik üzerinden başlayan değerlendirme, mezhepler üzerinden yapılan yeni siyasi tasarımların tehlikelerine dikkat çekiyor. Suriye’de uygulanan modelin Türkiye’ye uyarlanmak istenmesi, “Lübnanlaşma” benzeri bir sürecin habercisi olarak görülüyor. Yazı, çözümün mezheple değil, vicdan temelli bir adalet anlayışıyla mümkün olabileceğini vurguluyor. Devamını oku
Bahçeli’nin “Alevi Kürt Temsili” Önerisi Yüklenme tarihi 21 Temmuz 202524 Temmuz 2025 Yükleyen Ali Bestami Kepekçi Bu yazı, son dönemde Türkiye’de dillendirilen “temsiliyet” odaklı siyasi önerilerin, yüzeyde bir hak arayışı gibi görünse de aslında Türkiye’nin bir sistem değişikliğine doğru adım adım sürüklendiğini ileri sürmektedir. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Alevi ve Kürt Cumhurbaşkanı Yardımcıları önerisi, Sevr Antlaşması’ndaki etnik-temelli temsiliyet modelini çağrıştıran bir zihniyete işaret etmektedir. Yazının merkezinde, 2013–2015 Akil İnsanlar sürecinde yer almış olan KYB Politbüro üyesi Abdurrahim Semavi’nin 2024–2025 yıllarında yaptığı açıklamalar yer almakta; bu açıklamalar, Suriye’de hazırlanmakta olan anayasanın, Türkiye’deki bazı yerel yönetim reformlarıyla paralel olarak kurgulandığını ortaya koymaktadır. Semavi, Kürtlerin temsiliyet adı altında Suriye’de kabineye dahil edileceğini ve Türkiye’de düşünülen modelle benzerlikler taşıyan bir yapının oluşturulacağını açıkça belirtmektedir. Bu bağlamda valilerin seçimle gelmesi, meclislerin güçlendirilmesi gibi başlıkların Türkiye’de gündeme taşınması, “laboratuvar” olarak nitelendirilen Suriye’den “ithal” bir modelin işaret fişekleri olarak yorumlanmaktadır. Devamını oku